Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 92 |
Tarih: | 28.05.2025 |
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde konuştuğumuz maddeyi olumlu bulmakla beraber iki noktada çekincemiz vardır, izninizle onu arz etmek istiyorum. Birincisi, dinî yayınların talep üzerine incelenmesi konusu. Bu yayınlar talep üzerine değil Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından resen incelenmelidir yani vatandaşın talebine bırakılmamalıdır. Mahzurlu, hatalı bir yayının şurada durması ve bir talep olmazsa incelenmemesi toplumda sıkıntı yaratabilir.
Diğer konu, bu incelemenin gerekirse özel kişiler ve özel kurumlarca yapılabilmesi; bunu da İYİ Parti olarak mahzurlu buluyoruz. Din İşleri Yüksek Kurulunun riyasetinden, incelemesinden geçmeyen çalışmaların tartışmaya neden olacağı kanaatindeyiz.
Sayın milletvekilleri, bu vesileyle Diyanet İşleri Başkanlığı Kurumu hakkında da görüşlerimizi yine müsaadenizle ifade etmek isteriz. Diyanet İşleri Başkanlığı toplumun tamamına hitap eden yani Emniyet Genel Müdürlüğü nasıl Türkiye'nin 86 milyon nüfusuna hitap ediyorsa Diyanet İşleri de sadece Müslümanları değil ülkemizde yaşayan Hristiyan olan vatandaşlarımızı da aslında ilgilendiren bir kurumdur tutumlarıyla, tavırlarıyla, yayınladığı genelgelerle ve mensuplarının beyanatlarıyla.
Bir Diyanet İşleri düşünün ki önemli günlerde, kurucusu olan Atatürk'ü anmaktan imtina eder. Ya, bu sadece AK PARTİ dönemine mahsus da bir şey değildir. AK PARTİ döneminde bu biraz artmıştır ama geçmişte de böyledir. Bir Diyanet İşleri düşünün ki müftüsü halkımızın önemli oranda, önemli bir bölümünün sevdiği bir sanatçının cenazesinden sonra, cenazesinin arkasından edebe aykırı laflar eder. Bir Diyanet İşleri düşünün ki imamı, Hatay'da biz deprem yaralarını sarmaya uğraşırken ve acı içinde günlerimizi geçirirken, depremdeki cenazelerin hangisinin kokup hangisinin kokmadığını ifade eder sanki kendini çok ilgilendiriyormuş ve de biliyormuş gibi. Yani daha başka şeyler de söylüyor da bunu burada söylemeye terbiyem müsaade etmiyor. Bir Diyanet İşleri düşünün, bir başka imamı hatta vaizi Hatay'ın Fransızlar tarafından yirmi yıl işgal edilmesini kutsar ve döner, bu da yetmezmiş gibi "Hatay Araplarındır." der, "Hatay bir Arap şehridir." der. Bu, vaiz; bu, Diyanetin vaizi.
Sayın milletvekilleri, Hatay'da yüz binlerce Arap vardır, doğrudur. Bu Arapların kendisi Türk milletinin bir ferdi olduğunu söyler, hiçbir zaman hiçbir Arap çıkıp da "Hatay Araplarındır." dememiştir ve Araplar da aynı Aleviler gibi Hatay'ın kurtuluşuna emek etmiş insanlardır, yüksek vatan sevgisiyle donanmış insanlardır. Bu insanlar ağzını açmazken bu densizin bu sözlerine karşılık ne yapar Diyanet İşleri? Soruşturma açar, başka bir şey yok. Bunların hiçbirinin görevden atıldığını ne gördük ne duyduk. Sayın milletvekilleri, bunların hepsi Müslümanlara ve Müslümanlığa ve kabul ediniz ki AK PARTİ'ye mal edilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bunun yanı sıra şunu da ifade etmek isterim: Diyanet Kur'an kursları açmakla övünür; açsın, övünsün; çocuklara açtığı Kur'an kurslarına biz de çocuklarımızı gönderdik ama oradaki fahri eğiticilerin hakkını vermez, bunların sigortasını yatırmaz, bunları 8-9 bin lira maaşla çalıştırır. Bu vicdani midir? Değildir. Bu, esasen Allah bilir ama devasa bir bütçenin içinde bizce haramdır sayın milletvekilleri, hak yemektir ve kul hakkıdır.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)