GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:92
Tarih:28.05.2025

SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, Diyanet İşleri Başkanlığımızın sorumluluklarına dair maddeler içeren bir kanun teklifini görüşüyoruz. Değerli bir mütefekkirimiz var, İsmail Kara, Diyanet İşleri Başkanlığını tanımlarken "din ile devlet arasında sıkışmış bir kurum" olarak tanımlar ve kuruma dair meselelerin varlığından, çeşidinden ziyade meselelerin konuşulma zemininin sakıncalarına işaret eder. Diyaneti ilmî bir kavram olarak tartışmamız gerekir, siyaset kurumunun ideolojik mücadele aracı olarak tartışılmaktan uzak tutulması gereken bir kurum. Bu yaklaşımla da kanun teklifinde özellikle 2'nci maddenin yeniden değerlendirilmek üzere, ilmî bir zeminde tekrar tartışılmak üzere metinden çıkarılmasını teklif ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önceki gün siyonist işgalin baş mimarı Netanyahu, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın altına kazdıkları tünellerin başında kameraların karşısına geçti ve oradan âdeta İslam dünyasına meydan okuyarak Kudüs'ün tamamını işgal edeceklerini ilan etti; evet, tünellerin altından bu ümmete gözdağı vermeye kalktı. Uzmanlar diyor ki: Mescid-i Aksa artık her an yıkılabilir. Peki, dört yüz yıl boyunca Kudüs'ü adaletle, izzetle yöneten bir medeniyetin mirasçıları olarak bizler ne yapıyoruz? Ne yazık ki cevabı hüzünle ve öfkeyle veriyoruz: Hiçbir oyun değiştirici hamlemiz yok maalesef. Netanyahu'nun tünellerin başında yaptığı konuşmada arkasında görülen çelik yapılar dikkat çekiyor ve bir soru hepimizin içini yakıyor: O çeliğin hammaddesi acaba Türkiye'den mi gitti? Ve daha da canımızı yakan cevap: Bu soruya hiç kimse gönül rahatlığıyla "hayır" diyemiyor, siz de diyemiyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, dışarıda Kudüs parçalanırken içeride neler oluyor peki? Millet yüreğindeki yangını söndürmek için karınca misali elimden ne gelir diye çabalıyor. Peki, devletin kolluk kuvvetleri nasıl muamele ediyor? İsrail'e mühimmat taşıdığı iddia edilen gemiyi protesto eden Anadolu Gençlik Derneği mensubu gençler bir geceyi nezarette geçiriyor. Adana'da ABD Konsolosluğunu protesto eden kadın gözaltına alınıyor. Ankara'da İsrail Büyükelçiliği önünde oturma eylemi yapan bir kadın yerlerde sürükleniyor ve bunun gibi daha nice örnekler her gün karşımıza çıkıyor bu protestolarda. Soruyorum size, bu eylemlerden hangisi şiddet içeriyor? Hiçbiri. Peki, bu müdahalelerin sebebi ne? Filistin'i sadece siz mi konuşmak istiyorsunuz arkadaşlar, sadece sizin seçtiğiniz zamanda, sizin uygun gördüğünüz mekânda, sizin ağzınızdan ve sizin belirlediğiniz dozda mı getirilecek Filistin'le alakalı olan zulüm? Batı başkentlerinde Filistin lehine eylemler yapılıyor, alkışlıyorsunuz; aynı protestolar Ankara'da olunca kadınları yerlerde sürüklüyorsunuz. Batı'da polis müdahale edince kınıyorsunuz, bizde olunca sessizliğe gömülüyorsunuz. Bu çifte standardı gören milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz? Bu ülkenin kadınları sadece vicdanlarıyla, sadece elindeki pankartlarıyla direniyorlar ama gördükleri muamele sanki onlar savaş suçlusu. Bu tavır İsrail'e güven, Filistin'e korku vermekten başka hiçbir işe yaramıyor. Açıkça soruyorum: Bizim ülkemizde İsrail'in güvenliğini teminat altına alan yasalar mı uygulanıyor? Gazze'den gelen görüntülerle zaten milletimizin yüreği paramparça, bir de siz kendi evladına cop, biber gazı ve kelepçeyle yaklaşıyorsunuz ve sakın kimse çıkıp "Bunlar münferit hadiselerdir." demesin. Ortada sistematik bir el, karanlık bir el, kirli bir niyet var; Filistin'e destek vermeyi kriminalize etmek isteyen, bu ülkenin vicdanını susturmak isteyen bir akıl var. Ben buradan o akla sesleniyorum: Bedeli ne olursa olsun bu milletin kalbi Filistin'le bir atmaya devam edecek. Yapacağınız hiçbir şey bu öfkenin önüne geçmeyecek, bu toprakların her karışında siyonist terör devleti telin edilmeye devam edilecek çünkü biz Kudüs'ü miras sayan bir milletin çocuklarıyız ve biz susarsak tarih susar, konuşursak ümmet ayağa kalkar diye inanıyoruz. İnsanlık bizden ayağa kalkmamızı bekliyor, sessizliğimizi değil. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)