GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:92
Tarih:28.05.2025

MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Teklifin 5'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyor, Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum.

5'inci madde hac menâsikini düzenliyor ama onun öncesinde doğrusu birkaç şey söylemek isterim. Diyanet İşleri Başkanlığının yetkililerine Kur'an-ı Kerim meallerini inceleme yetkisi veriliyor, "İslam'ın temel nitelikleri açısından sakıncalı olduğu kurul tarafından tespit edilmesi" gibi bir şey söyleniyor fakat bu maddeler buraya yazılırken "Kıstas nedir, bunun kıstası nedir?" diye bir belirleme yapılmamış yani bu, şu anlama geliyor: Diyanet İşleri Başkanlığı herhangi bir müfessirin tefsirini ya da herhangi bir alimin mealini kafasına göre işine gelmediğinde yasaklayabilir demektir. Bu, aslında resmî bir din anlayışı oluşturmaktır. Resmî din anlayışı nedir? Benim gibi inanacaksın, benim cümlemle inanacaksın, benim tarzımla inanacaksın dayatmasını birlikte getirir, aynı zamanda düşünce özgürlüğünü kısıtlamaktır.

Şimdi değerli arkadaşlar, Kur'an-ı Kerim'de muhkem ayetler var, müteşâbih ayetler var ama daha önemlisi "nas" denilen bir şey var. Nas nedir? Apaçık olan, emir olan şey demektir. Şimdi bunun üzerinden daha geçen sene çokça konuşulan bir konuyu gündeme getirmek istiyorum ama "nas" denilen şeyi çiğnemek akidevi olarak insan için çok tehlikelidir ve dinden çıkar. O nedir? Örneğin hepinize öneriyorum, diyorum ki: Bakara suresi 279'uncu ayeti açın okuyun, diyor ki: "Eğer faizcilikten vazgeçmezseniz Allah'a ve Peygamberine savaş açmış olursunuz, onlar da size savaş açmış olur." Peki, ne oldu? Hayrettin Karaman diye birisi çıktı, dedi ki: "Kur korumalı mevduat denilen şey faiz değil." Bu resmen... Hatta Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp "Faiz dediğimiz şey nastır ve ben burada durdukça bunu kabul etmiyorum." diyecek ama en nihayetinde çıktınız "nas"ı neshettiniz. Eğer Diyanet İşleri Başkanlığının burada konuya dair söyleyeceği bir şey varsa Hayrettin Karaman'a söylemesi gerekirdi, "Bu senin bahsettiğin konu nastır, o tartışma konusunun dışındadır." demesi gerekirdi.

Şimdi, buradan başka bir konuya daha gireceğim. Yani Diyanet İşleri Başkanlığı dini nasıl anlamış? Ben size bir anlaşmadan bahsedeceğim: Hudeybiye Antlaşması. Peygamber (AS) 1.400 sahabesiyle Medine'den Mekke'ye Hacca gider. Tabii, öncesinde farklı şeyler var, Hazreti Osman'ın gittiği, şehit edildiği haberleri var ama Mekkeliler bunu duyunca diyor ki: "Ya, bir gidin söyleyin. Bir gidin konuşun, bu şekilde Mekke'ye girerse Mekke kan gölüne döner." Giderler, Hudeybiye'de otururlar, Peygamber (AS) otururlar, Mekkeli heyet, diyor ki: "Bu şekilde olmaz, biz bir anlaşma yapmak durumundayız." Adı İslam tarihinde Hudeybiye Antlaşması olarak geçer, çok temel maddelerini buradan sıralayabiliriz. Peki, bu antlaşmaya sahabe gönül koyar, der ki: "Ya, bu antlaşmada bize hiçbir şey yok, biz bu antlaşmayı kabul etmiyoruz." Antlaşmanın altına "Muhammed Resulullah" yazmış. Mekkeli heyet diyor ki: "Eğer biz seni Muhammed Resulullah olarak tanısaydık buna gerek yoktu zaten." Peygamber (AS) diyor ki: "Doğru söylüyorlar, aslında doğru diyorlar, beni peygamber kabul etselerdi zaten bu kadar şeye gerek yoktu; silelim burayı." Hazreti Ali diyor ki: "Ben silmem." Hazreti Ömer diyor ki: "Ben bunu silenin kellesini uçururum." Peygamber ümmidir, okuma yazma bilmiyor, diyor ki: "Bana gösterin, ben silerim." Ve gösteriyorlar, Peygamber (AS) o ibareyi siliyor, antlaşma imzalanıyor. Sahabe gönül koyuyor Peygambere. Peygamber eşine soruyor, diyor ki: "Ben ne yapayım?" Diyor ki: "Kurbanını kes, ihramdan çık, onlar senin sahabelerin, sana uyarlar." Bunu yapmasına rağmen sahabe gönül koyuyor ve onun üzerine ne iniyor biliyor musunuz? Fetih suresi iniyor...

(Hatip tarafından Fetih suresinin 1'inci ayetikerimesinin okunması)

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Peki, bakın, değerli arkadaşlar, Fetih suresi nerede okundu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Fetih suresi camilerde okutuldu, Kur'an'ın 114 süresinin içerisinde savaşa alet edilebilecek en son sure Fetih süresidir çünkü bir barış antlaşmasının üzerine inmiş, Peygamberin sahabesini uyaran bir suredir. İçeriğinde ne var? Savaş kaçkınlarını yazıyor orada, siz giderken geride kalanların durumunu yazıyor ama Afrin'e girerken bütün camilerde Fetih suresi okundu. Diyanet İşleri Başkanı şunu diyemez miydi? "Ya, arkadaş, Fetih suresinin savaşla bir alakası yok. Bu bir barış suresidir, bu bir antlaşma suresidir." diyemedi. Niye? Dün de burada konuştum çünkü Diyanet İşleri Başkanlığının bu yetkisi yok; edilgendir, iktidarın memuru bir Diyanet İşlerinden bahsediyoruz. Ondan dolayı da diyoruz ki: Bağımsız bir Diyanet İşleri Başkanlığını savunuyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)