Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 92 |
Tarih: | 28.05.2025 |
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Evet, 6'ncı madde üzerine söz aldım. 6'ncı maddede esasen olay "özel kişi veya kuruluşlarca" yerine aslında "kamu kuruluşlarını" demesi lazım. Bence o "kuruluşlar" kelimesi yetersiz "kamu" ibaresinin eklenmesi lazım. "Kamu kuruluşlarınca incelenmesi talep edilen dinî yayınların Din İşleri Yüksek Kurulunca incelenmesi karşılığında elde edilen gelirler" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Doğru ibare çünkü Anayasa Mahkemesinin kararı bu yönde, bunu iptal etmişti çünkü burada "Devlet kurumu ticari işletme mantığıyla hareket edemez." deniliyor, buna alet edilmemesi lazım. Bu anlamda doğru ama orada "kamu" kavramı eksik, o "kamu" kavramının o kurumların önüne getirilmesinde fayda var. Onun için bence bunun bu şekilde düzeltilmesi gerekir. Bunun bu şekilde düzeltilmesinin bir pratik faydası daha var: En azından Diyanetin gelir sağlama motivasyonu açısından onun bağımsızlık ilkesine de aykırı düşer. Bu anlamda bu sakıncalar bu şekliyle giderilmiş durumda.
Ama esasen biz baktığımız zaman gerçekten Diyanet görevini yapıyor mu, amacı doğrultusunda bu amaca hizmet ediyor mu? Öncelikle, Diyanet İşleri yetkilileri burada, millet hacca gittiği zaman oradaki Türk vatandaşlarımızı neden şikâyet ettiniz de o otellerin sığınak yerlerinde, çatılarda gizlendiler? Bu insanlar, vizelerini alarak bir sene öncesinden, altı ay öncesinden -Diyanetin hac bedeliyle ilgili belirlediği rakamlar çok yüksek olduğu için- gidiyor, vizelerini alıp gittikten sonra siz Diyanet olarak diyorsunuz ki: "Efendim, Türkiye'nin yüzde 10 hacca gitme kotası var. Bu yüzde 10 kotasını siz aşmışsınız, siz -onun için- bizden izin almadan gitmişsiniz." Siz kalkıyorsunuz, Türk vatandaşını orada şikâyet ediyorsunuz. Bu, Diyanetin varlığıyla bağdaşır mı; bu, inanç özgürlüğüyle bağdaşır mı? Yani onun için ben sizi halka şikâyet ediyorum. Öncelikle, vatandaşımıza takdir ettiğiniz o hac ücretleri çok yüksek. Çok yüksek olduğu için vatandaş altı ay öncesinden gidiyor, orada ev kiralıyor, orada otelde kalıyor; sizin takdir ettiğiniz, tespit ettiğiniz o değere yine yanaşmıyor yani o değeri siz nereden buluyorsunuz? Burada kota nedeniyle koymuş olduğunuz o değerlere Diyanet ticari kâr mantığıyla bakıyor. Diyanet Kurumumuz ticari kâr mantığıyla yönetilecek olan bir kurum değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu anlayışınızdan vazgeçmenizi istirham ediyorum.
İkinci bir sorun: Orada gözaltına alınıyor o insanlar. Mekke'den uzaklaştırılıp sınıra kadar getiriliyor, orada aç susuz, sefil bırakılıyor; dinimiz buna izin verir mi? Bu yapılan iş dinle bağdaşır mı? Yani sizin en hassas olmanız gereken bu konuda maalesef gereğini yapmıyorsunuz.
Başka bir konu şu: Bizim taşımış olduğumuz nüfus cüzdanlarımızda "Dini: İslam" ibaresi yazıyordu. AK PARTİ tarafından... "Dini: İslam" ibaresi eski nüfus cüzdanlarında varken yeni nüfus cüzdanlarından "Dini" ibaresini çıkardılar. Diyanet olarak niye karşı çıkmadınız? Varlığınız ne?
Bir başka konu: Domuz etini bu ülkede kasaplık et hâline getirdiniz, domuz etini kasaplık et hâline getirdiniz. "Tek tırnaklı çiftlik hayvanı" dediniz. Peki, Diyanet bu konuda nerede? Niye hareket etmiyorsunuz? Siz kalkıp... "Tek tırnaklı çiftlik hayvanı" diye domuzun eti kasaplık et hâline geldi, benim Diyanetim bu konuda bir açıklama yapmıyor.
Türkiye'de ahlaki anlamda çürüme oldu, yolsuzluk var, rüşvet var; cuma hutbelerinde bunu işlemiyorsunuz. Siyasi iktidarın ancak borazanlığı yapılıyor burada. Bu bizim güzide olan Kurumumuz, Diyanetimiz bu değil. Biz Diyanetimizin eski hâline dönmesini bekliyoruz. AK PARTİ döneminde Diyanet hakikaten irtifa kaybetti. Sizden istirham ediyorum yani dinin gereklerinde rüşvet, yolsuzluk nerede uygun görülüyor? Diyanetin cuma günkü hutbelerinde bunlar maalesef işlenmiyor.
Ve bir sorun daha: Diyanet görevini yapmış olsaydı 15 Temmuz darbesi olmazdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Diyanet İşleri tarikatlara ve cemaatlere göz yummamış olsaydı 15 Temmuz darbesi olmazdı. Sizden istirham ediyorum, Diyanet, bu konuda, cemaat ve tarikatların Diyanet içerisine, kamu kurumları içerisine... Buna dikkat etmesi lazım.
Yolsuzlukları dillendirmesi açısından... Bu kavramları maalesef ama maalesef siyasi iktidar meşru hâle getirdi. Diyanet nerede? Bu konuyla ilgili bir tutum, tavır takınması gerekmez mi? İsrafla ilgili tavır takınması gerekmez mi? Ama biz bunları görüyoruz, maalesef üzülüyoruz, Diyanetimiz bunları yapmamalı, kendine bir çeki düzen vermeli. Siyasi iktidarın söylemleri doğrultusunda cuma hutbeleri hazırlamamalı.
Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Umarım ve dilerim Diyanet bundan sonra herhâlde kendine düşeni yapar.
Saygılar. (CHP, İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)