GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:92
Tarih:28.05.2025

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kıymetli halkımız ve cezaevlerinde umutla bizleri izleyen tüm yoldaşlar; hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Bugün, halkımızın kıymetli bir evladı, Kürt siyasal mücadelesinin öncülerinden Hamit Geylani'yi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bir ömür adanmıştı halkının diline, kimliğine, özgürlüğüne. Rojhilat'ın Urmiye kentinde doğan, Şemzinan'dan sürgüne gönderilen ama asla köklerinden kopmayan Hamit Geylani'yi, hepimizin Hamit amcasını yitirdik. O, şiiriyle, siyasetiyle, savunmalarıyla Kürt halkının onurunu yüreğinde taşıyan bir yoldaştı. HEP'ten DEM'e uzanan partilerde en ön safta yürüdü. Cezaevlerinden mahkeme salonlarına, barıştan yana her sözde onun imzası vardı. Ankara'dan Şemdinli'ye kadar bir halkın hafızası oldu, iradesi oldu. Şimdi bizler onun bıraktığı bu onurlu mirasın taşıyıcılarıyız. Hamit Geylani'nin sadece bir ardılı değiliz; onun fikri, direnci ve davası bizlerin omuzlarında yaşamaya devam edecek. Halkımıza başsağlığı diliyor; ailesinin, dostlarının ve tüm Kürt halkının acısını yüreğimizde hissediyoruz. Mirasın onurumuzdur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir konu var ki geleceğin sorumluluğuyla konuşmak istiyorum. Kürt ve Türk ilişkileri etnik ya da kültürel bir meselenin ötesinde, bu toprakların barış iklimine duyduğu tarihsel özlemin aynasıdır. Bugün artık yeni bir eşikteyiz. Silahlı mücadeleye son verildiğinin ilan edilmesi en derin meselemiz olan Kürt meselesinin demokratik ve siyasal yollarla çözümüne dair önümüzü açan tarihsel bir fırsattır. Kanımca bu, yalnızca bir örgütsel karar değil aynı zamanda yeni bir toplumsal sözleşmeye çağrıdır. Gelinen bu aşamada Meclisin sorumluluğu daha da büyümüştür. Devletin toplumsal çözüm iradesine katkı sunabilecek tüm aktörlerin, sivil toplumun, siyasi partilerin bu süreçte elini taşın altına koyması gerekmektedir. Bu sürecin oluşmasında kuşkusuz en çok öne çıkan figürlerden biri Sayın Abdullah Öcalan'dır. On yılları bulan mücadele sürecinde siyasal öngörüsü, entelektüel derinliği ve çözüm iradesiyle hem Kürt halkının taleplerini evrensel haklar zemininde yeniden tanımlamış hem de Türk kamuoyuna barış dilini mümkün kılacak kavramsal bir çerçeve sunmuştur. Sayın Öcalan'ın diyalog, demokratik siyaset ve halkların ortak geleceği konusundaki ısrarı bugün barışa dair her adımın zeminini hazırlayan bir birikim olarak karşımızdadır. Bu feraset ve sabır tarihsel olarak kayda geçmiştir. Bizler halkın vekilleri olarak eşitliğe ve barışa olan inancımızla bu sürecin taşıyıcısı olmaya hazırız çünkü barışı inşa etmek kaybettiklerimize, annelerin gözyaşına, halkların umuduna karşı sorumluluğumuzdur. Sayın Erdoğan'dan Sayın Bahçeli'ye süreçte yer alacak tüm aktörlerin katkısı önemlidir ve bu katkı tarihsel hafızada barışa dair irade beyanı olarak yerini alacaktır. Barış, halkların ortak geleceğine duyulan inançla mümkündür. Bu inancı taşıyan herkesin katkısı değerlidir. Bu uğurda emek veren herkesin emeğine sağlık diyorum ve teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; barış sadece susan silahlarla değil özgürleşen hakikatlerle mümkündür ve bu hakikatlerden biri şudur: Türkiye'de cezaevleri artık düşüncenin, kimliğin ve örgütlü iradenin cezalandırıldığı siyasal tecrit mekânlarına dönüşmüştür. Bugün itibarıyla Türkiye'de 403 bini aşkın tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Bunların önemli bir bölümü özellikle Kürt siyasal hareketinin mensupları, gazeteciler, kadın özgürlükçüler, devrimciler ve akademisyenler yalnızca fikirlerinden dolayı rehin alınmış durumdadır. Cezaevlerinde en az 1.412 hasta mahpus bulunmakta, bunların 651'i ağır hastalıklarla mücadele etmektedir. Bu tablo sadece bir hak ihlali değil barışın önüne çekilmiş bir duvardır. Gelinen bu eşikte Sayın Abdullah Öcalan'ın rolü hayati derecede belirleyicidir. On yıllardır süren mücadelesiyle Kürt halkının demokratik çözüm iradesini ve halkların ortak geleceğini savunmuştur. Her şeye rağmen barış, diyalog ve demokratik siyaset çağrılarından vazgeçmemiştir. Bu nedenle. barışın yolu Sayın Öcalan başta olmak üzere tüm siyasi tutsakların bir an önce özgürleşmesinden geçmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - "Bebek katili" diyoruz. Tutanaklara girsin de millet şaşırmasın.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, buyurun.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - Siyasi saiklerle tutulan mahpuslar serbest bırakılmadan, Kürtçe yasaklı bir dil olmaktan çıkmadan; kadınlar, gençler, yazarlar fikirlerinden dolayı yargılanmadan; hasta mahpuslar tedavi hakkına ulaşmadan bu ülkede barıştan söz edilemez. Her biri bu topraklarda hakikat için bedel ödeyen mahpusların sesi susturuldukça toplumsal vicdan kanamaya da devam edecektir. Barışın sesini daha da yükseltmeye ve bu iradeyi büyütmeye ihtiyacımız var. Ben buradan bu Meclisin vicdanına sesleniyorum: Kürt ve Türk halkları arasında güven bağları çokça örselendi, çokça kırıldı ama bizler eşitçe ve kardeşçe yaşayabileceğimiz yeni bir toplumsal sözleşmeyi birlikte inşa edebiliriz, yeter ki barışa samimiyetle yaklaşalım, yeter ki rehin alınmış iradeleri özgürleştirelim. Barış, sabırla ve sorumlulukla yeniden kurulabilir. Bu toprakların barışa dair birikmiş bir özlemi vardır, o özlemi gerçeğe dönüştürmek artık hepimizin boynunun borcudur. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)