GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:29.05.2025

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; mektup zamana bırakılan duadır aslında. Kalpten kalbe uzanan sessiz çığlık, mürekkebe sığınan hasrettir mektup ve mektup her harfiyle bir hatıra, her cümlesiyle bir umut, her satırıyla da bir vuslat düşüdür.

Bugün size çok kısa ama çok samimi, çok içten, bir o kadar da anlamlı bir mektubu okuyacağım.

"Öncelikle herkese sevgiler, selamlar ederim. Sizlere tabiri caizse esir tutulduğumuz Silivri Cezaevinden sesleniyoruz: Cumhuriyetin çocukları olarak hak, hukuk, adalet için verdiğimiz mücadele neticesinde buradayız. İşlemediğimiz bir suçun cezasını 'tutukluluk' adı altında çekiyoruz. Ailemizden, sevdiklerimizden, okul sıralarımızdan ve en önemlisi özgürlüğümüzden mahrum bırakıldık. Koğuşun her köşesine astığımız Türk Bayraklarının altında, Atatürk'ün izinde, geleceği için mücadele eden biz gençler dört duvar arasında bir an önce adaletin yerini bulmasını temenni ediyoruz. Bizim burada dört duvar arasında yankılanan çığlıklarımızı milletimizin duymasını ve sesimiz olmasını istiyoruz. Yapılan suçlamalardan hüküm giysek bile bir gün dahi cezaevinde olmamamız gerekirken bugün itibarıyla 65'inci gündeyiz. 30 Mayıstaki yani yarınki mahkememizde özgürlüğümüze kavuşma umuduyla artık gün sayıyoruz.

Sevdiklerimize, bizi sevenlere özgür günlerde kavuşmak dileğiyle herkese sevgi ve saygılar.

Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu B2 Koğuşu

Sami Ayberk Ünlü, Marmara Üniversitesi Öğrencisi"

Kim bu gencimiz? Kamuoyuna yansımıştı; işte, bu bayrağı dalgalandıran Sami Ayberk Ünlü yazdı bu mektubu sizlere ve burası aracılığıyla bütün millete. İşte, bugün bu kürsüye Silivri Cezaevinden yükselen bu çığlığa ses olmak için, susturulmak istenen tertemiz genç yüreklerin haykırışını Türkiye'nin vicdanına taşımak için geldim. Tek suçları canlarından da çok sevdikleri vatanlarını, atalarının emaneti cumhuriyeti sevmek olan bu gençlerimizin kendi elleriyle ve kendi el yazılarıyla şahsıma yazdıkları bu mektubu size iletmek için çıktım. Bilmeliyiz ki Silivri Cezaevinde tutulan o gençler sadece dört duvarın arasına hapsedilmedi, aynı zamanda bu ülkenin umudu, yarını, geleceği de o duvarların içine sıkıştırılmak isteniyor. Ama unutmayalım ki taş duvarları aşan bir şey vardır, o da milletin vicdanıdır. İşte o vicdan şimdi yangın yeri.

Kıymetli milletvekilleri, kısmetse yarın ben de Silivri'de o gençlerin duruşmasına katılacağım. Soruyorum: Bu çocuklar adam mı öldürdüler? Bu çocuklar hırsızlık mı yaptılar? Bu gençler yolsuzluğa mı karıştılar? Hayır. Bu gençler yalnızca anayasal haklarını kullandılar. Bu gençler yalnızca fikirlerini söylediler. Bu gençler ellerinde -tıpkı işte burada gördüğünüz fotoğraftaki gibi- ay yıldızlı al bayrağı taşıdılar.

Çelişkiye bakın ki bir tarafta, memleketin kırk yılından, kanından sorumlu olan bölücübaşı, eli kanlı katile övgüler, sevgiler düzüp onu çıkarmaya çalışıyorsunuz; bir tarafta, dağdaki teröristi affetmeye çalışıyorsunuz; diğer tarafta, bu gençleri Silivri'de aklınızca terbiye etmeye çalışıyorsunuz. Bu vicdansızlıktır, bu insafsızlıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Yarınki mahkemeye, duruşmaya 17 genç çıkacak Sami Ayberk Ünlü'yle birlikte. Bayramda sevdikleriyle buluşmaları temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)