Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 93 |
Tarih: | 29.05.2025 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle ilgili konuşacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi bir karar vermiş. Gerçi birileri "Bu Anayasa Mahkemesini kapatalım." diyor, birileri de bu Anayasa Mahkemesi çalışanlarıyla ilgili olarak zaman zaman "Terörle iltisaklı." diyerek haberler yayıyor. Oysaki kendilerinin atamış oldukları hâkimler, yüksek hâkimler bunlar ve kanun hükmünde kararnameyle işler yapıyorsunuz. Kim yapıyor? Sayın Cumhurbaşkanı yapıyor. Peki, Sayın Cumhurbaşkanı bilmiyor mu kanun hükmünde kararnameyle olmayacağını? Biliyor kendisi. Hukukçuları yok mu? Var, biliyorlar ama "ben yaptım oldu" mantığıyla hareket ediyorlar. Buna rağmen, Anayasa Mahkemesinin üyelerine de teşekkür ediyorum. Zaman zaman da onlarla farklı düşünüyoruz ama genellikle de doğru kararlar veriyorlar, diyorlar ki: "Bunu yasamayla yapacaksınız, kanunla yapacaksınız." Peki, kanunla yaptığınız zaman buna gücünüz yetmiyor mu? Yetiyor. Sayısal çoğunluğunuz var ve niçin böyle bir yola tevessül ediyorsunuz? Hani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber bu Parlamento çok güçlü olacaktı? Hani kuvvetler ayrılığı ilkesi tam ve kâmil manada tecelli edecekti? Etti mi? Etmiyor ki. Bakın, şimdi, yine bir kanun teklifi getirdiniz buraya "torba yasa teklifi" dedik, birileri, bu kanun teklifinde imzası olanlar geldi, burada "Yahu 'torba yasa' diyorsunuz, 'çuval yasası' diyorsunuz 'bilmem ne' diyerek alınganlık gösteriyorsunuz. Mevzuatta var bu." dedi. Doğrudur, ama istisnadan bahsediyor mevzuat. Ama siz ne yapıyorsunuz? Bunu sürekli olarak bir teamül hâline getiriyorsunuz; istisnalar var. Aynen ne gibi yapıyorsunuz? 21/f'li ihaleler gibi yapıyorsunuz, davetiyeli ihaleler gibi yapıyorsunuz, oysaki pazarlık usulü yapacağınız ihaleleri davetiyeli yapacağınız bir ihale hâline dönüştürüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiye'de şunu yapıyorsunuz aynı zamanda: Çoğu kurumları Sayıştay denetiminin dışına çıkarıyorsunuz. Gerçi bu Sayıştayla ilgili de konuştum, bu Sayıştay da görevini yapamıyor. Neden yapamadığını bilmiyorum, artık onu tarih yazacak, onunla ilgili olarak siyaset bilimciler konuşacaklar. Eskiden bilgisayarlar üzerinden yapıyordu bu denetçiler ve başdenetçiler, şimdi ise bunları defterler üzerinden yapıyorlar, yukarıda kırpıyorlar, sonra aşağıya indiriyorlar. Allah aşkına ya, hangi devlet böyle bir şey yapabilir! Demokratik devletlerde böyle bir şey olabilir mi? Olmaz. Afrika'da olur bunlar, belki Güney Amerika ülkelerinde olabilir, belki Orta Asya ülkelerinde olabilir, Türkiye'de olması gerekmiyor ki. Yapmayın Allah aşkına! Bu, modern devletlerde, çağdaş devletlerde, demokratik devletlerde asla kabul edemeyeceğimiz bir şey. Sonra bunu Müslümanlıkta da kabul etmeyeceğiz. Yani İslam'da böyle bir şey var mı Allah aşkına! Kul hakkı değil mi bu? Sayıştayın üniversiteleri denetlemesinden, Sayıştayın belediyeleri denetlemesinden, Sayıştayın bakanlıkları denetlemesinden daha tabii ne olabilir? Neyi kaçırıyoruz biz buralarda?
Şimdi, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı burada. Diyanet İşleri Başkanlığı bizim göz bebeğimiz, Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulurken Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları doğru bir kurum kurmuşlardır, bu doğru kurumla ilgili olarak, işleyişiyle ilgili olarak eleştirilerimiz olabilir. Şimdi, burada bakıyorsunuz, o Sayıştay, beğenmediğim Sayıştay, zaman zaman yanlış yapan Sayıştay burada Diyanetle ilgili bir karar vermiş. Ne demiş? Bakın, Necip Fazıl Kısakürek'in Gençliğe Hitabesi'nde çok güzel bir söz var. Ne diyordu o gençliğe hitap ederken? Şöyle diyordu: "Zifirî karanlıkta, ak sütün içerisindeki ak kılı görebilecek kadar keskin bir göze sahip olan bir gençlik istiyorum." Ben de aynı şekilde, zifirî karanlıkta, ak sütün içerisinde ak kıl olabilecek bir Diyanet İşleri Başkanlığı arıyorum. Niye arıyorum onu? Bütün kurumlar çürüse bile Diyanet İşleri Başkanlığı çürümeyecek, o Diyanet İşleri Başkanlığı örnek olacak, çalışanından kurumlarına kadar, kurumlarından hesap vermeye kadar, denetlenmeye kadar şeffaf bir yapısı olacak. Sayıştay burada bir tespit yapmış, birkaç defa söyledim burada, bütçesinde de konuştum ben; diyor ki burada Sayıştay: "Bakın, siz bunu davetiyeli yapmışsınız, pazarlık usulü yapmanız gerekir." Burada, yine, Diyanet İşleri Başkanlığının savunmasına bakın Allah aşkına, savunmaya güler misiniz, ağlar mısınız; ağlanacak hâlimiz bizim burada. Diyor ki: "Ramazana çok kısa bir zaman kalmıştı. O nedenle, ben bu ihaleyi davetiyeli yaptım." Ramazanın ne zaman geleceği on yıl, yirmi yıl, otuz yıl, elli yıl, yüzyıl öncesinden belli arkadaşlar. Kur'an kurslarıyla ilgili ihaleleri de aynı şekilde yapmışsınız ve ardından "Okullar kapanır kapanmaz Kur'an kurslar açıldığı için de acele ettik." demişsiniz. Ya, bu aceleyi yanlış anlıyorsunuz, 21/f'li ihaleler olağanüstü hâllerde yapılır, 21/f'li ihaleler çok acil konularda yapılır. Acil mi bu ramazanın ne zaman geleceğini bildiğiniz hâlde? Buna rağmen, bakın, bu hata ama bu hatadan sonra bu şekilde bir savunma yapmış olmak aynı zamanda -kusura bakmasınlar, beni bağışlasınlar- günah, günah; hatanın da dışına çıktığınız bir şey.
Şimdi, bir diğer hususa geldiğimiz zaman, bu teklif gelmiş buraya... 1'inci madde geldi. Komisyona geldi mi? Geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Peki, diğer komisyonlardan geçti mi? Burada 7 tane bakanlığı ilgilendiren husus var, 7 tane bakanlığın bunu görüşmesi lazım. Niye Plan ve Bütçe Komisyonuna getiriyorsunuz? Konuşturun kardeşim, muhalefet konuşsun; konuşan bir Türkiye isteyin. 1'inci maddeye itiraz ettik burada, geçirdiniz bunu, hepiniz "evet" oyu verdiniz. 2'nci maddeye de itiraz ettik "evet" oyu verdiniz. Ben bu konuyu istismar edebilirdim çok rahat bir şekilde, Türkiye'de meallerle ilgili olarak istismar edebilirdim, etmedim arkadaşlar ama şimdi geliyoruz "Bir değişiklik yapalım." diyoruz. Hep beraber oturduk, bir fikir jimnastiği yaptık. Fikirlerin çarpışmasından hakikat şimşeği doğar çünkü fikirler çarpışır, orada barikayıhakikat müsaademeyiefkârdan doğar ama siz diyorsunuz ki: "Efendim, biz yaptık oldu." Eğer kamuoyunda tepki olmasaydı, eğer muhalefet bu noktada direnmeseydi bu hakikati kabul etmeyeceksiniz.
Aynı şekilde, 5'inci maddeyle ilgili olarak da biz dedik ki: Bu 5'inci madde doğru değil. Niye doğru değil dedik? Siz hac ve umre işlemlerini niye Sayıştay denetiminin dışına çıkarıyorsunuz Allah aşkına! Ne var, neyi kaçırıyor oradakiler? Ya, bırakın, denetleyin arkadaşlar, denetleyin!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlayacağım efendim.
BAŞKAN - Tamamlayalım.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Bu denetimi önce siz isteyin, AK PARTİ'liler, siz isteyin! Siz deyin ki: "Bir dakika, Sayıştay, ne yapıyorsunuz? Bir dakika, Diyanet, üniversiteler; ne yapıyorsunuz?"
Vallahi, billahi, tallahi, Türkiye'de bir gün milletvekilliğimiz biter, başkalarının bitip evine gittiği gibi. Bu hesaplardan kaçabiliriz, vicdanımız bizi rahatsız etmeyebilir ama "vel basü badel mevt"e inanıyoruz, bir gün büyük din gününe inanıyoruz, "yevmiddin"e inanıyoruz, bir gün hesap vermeye inanıyoruz, o büyük güne inanıyoruz. Hesap vermeyeceğinizi mi zannediyorsunuz? Hesap vereceğiz, siz de biz de hesap vereceğiz burada.
Onun için, burada 5'inci maddeyi şimdi niye değiştiriyorsunuz? Baktınız ki pabuç pahalı "Değiştirelim." diyorsunuz, doğru yapıyorsunuz. Doğru yaparsanız sizi alkışlarız ve burada, 9, 10 tane maddeye "evet" oyu vereceğiz biz YENİ YOL Grubu olarak ama nasıl vereceğiz? Torba yasa olursa nasıl "evet" oyu vereceğim ben? Vermem mümkün değil ki!
Yapmayın, gelin, çalışın burada, çalıştırın bu Parlamentoyu. "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." yazıyor burada, hâkimiyet kayıtsız şartsız tembelliğin değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Hâkimiyet kayıtsız şartsız kanunları dolanmak değildir.
O nedenle, bu kanun teklifine "ret" oyu vereceğiz.
İnfaz Yasası'yla ilgili de tekrar düşünün, 31 Temmuz meselesini, Covid meselesini lütfen düşünün, mağduriyetleri giderin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)