Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 94 |
Tarih: | 03.06.2025 |
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025-2029 Yargı Reformu Strateji Belgesi 23 Ocak 2025'te Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı. Bunun içinde ne var? Bunun içinde 5 amaç, 45 hedef ve 264 faaliyet var ve başlığı da şu: "Türkiye Yüzyılı Adaletin Yüzyılı" yani "Türkiye Yüzyılı Adaletin Yüzyılı."
Şimdi, şuradan başlayalım: Şimdi, adalet; Türkiye'de adaletin nerede olduğu; yargıda adalet, sağlıkta adalet, vergide adalet, eğitimde adalet; bakıyoruz, nerede adalet? Yani yazı yazmakla, kitap basmakla, 4 kere yargı strateji belgelerini açıklamakla Türkiye'de yargıda adalet sağlanamıyor yani çıkıp da Adalet Bakanının basın toplantılarıyla bu işler olmuyor arkadaşlar. Bir şey söyleyeceğim şimdi, Adalet Komisyonu Başkanı diyecek ki "Ya, böyle bir şey olabilir mi?" Evet, evet, Türkiye'de şu anda düşman ceza hukuku uygulanıyor arkadaşlar, düşman ceza hukuku uygulanıyor; açık ve net. Ne demektir düşman ceza hukuku? Yurttaş ceza hukuku herkesin hukukudur, düşman ceza hukuku ise düşmana karşı duranların hukukudur. Bunu kim demiş? Bunu Alman hukuk felsefecisi, Alman ceza hukukçusu ünlü filozof Günther Jakobs demiş. Ne zaman demiş? 1985'te demiş. Muhaliflere karşı, kendinden olmayanlara karşı uyguladığın hukuk. Nerede var? İşte, burada var, bugün var. Siz halkın oyuyla, milletin iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarını ve belediye meclis üyelerini alıyorsunuz, iki tarafına polis diziyorsunuz, ondan sonra elleri bağlı olarak kollarından tutup çekip televizyonlarda yayınlıyorsunuz. Yahu, arkadaş, siz değil miydiniz AKP Grubu olarak, 2017 yılında "Lekelenmeme hakkını getirdik. Biz demokrasiyi getirdik." diyen? Siz değil miydiniz AKP Grubu olarak masumiyet ilkesinden bahseden? Nerede? Nerede adalet? O insanların çocukları yok mu? O insanların aileleri yok mu? Halk TV'nin Genel Yayın Yönetmenini o kadar iddialarla aldınız, ondan sonra otuz gün sonra beraat ettirdiniz. Ne oldu? Demek ki insanları düşman ceza hukukuna göre yargılamayacaksınız, yargılamayacaksınız çünkü bu işin yarını var. Ne demiş Ekrem Bey bugün yaptığı açıklamada? "Yarına kalır ama yanlarına kalmaz." demiş. Evet, yarına kalacak ama yanlarına kalmayacak. (CHP sıralarından alkışlar) Yani bir iftiracının sözleriyle, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanını ve bürokratları sabahın köründe gözaltına alacaksınız, ondan sonra çıkacaksınız, savaş suçlusu gibi polislerin arasına dizeceksiniz, fotoğraflarını çekeceksiniz; basına, medyaya vereceksiniz ve televizyonlarda yayınlayacaksınız, ondan sonra çıkacaksınız, sivil anayasa, özgür anayasa; çıkacaksınız, demokrasi ve özgürlüklerden bahsedeceksiniz. Neyin özgürlüğü, neyin demokrasisi? Türkiye'de hukuk devleti mi var? Hukukun "h"si yok memlekette. Bir milletvekilinin dahi hukuki güvenliğinin olmadığı, vatandaşın can güvenliğinin olmadığı bir memlekette, anayasal haklar konusunda toplantı ve yürüyüş hakkının, ifade özgürlüğünün, örgütlenme özgürlüğünün olmadığı, muhaliflere cezaevi kapısının gösterildiği bir ülkede demokrasi mi olur, özgürlükler mi olur? Yahu, arkadaşlar, bir baktım cezaevi inşaatlarına yani mümkün değil; Türkiye'de cezaevi yapmaktan dolayı müjde veren bir iktidarın mensupları var. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'de cezaevi yapmanın müjdesi veriliyor. 2025'te 11 tane cezaevi yapımı için 1 milyar 253 milyon TL ayrılmış durumda. Bu 11 tane cezaevini 2027'ye kadar yapacaklar, 25 milyar TL harcayacaklar. Kimin için harcayacaksınız? Demokrasi için mi harcayacaksınız, özgürlükler için mi harcayacaksınız? Adil yargılanma ihlalleri var, mahkemelerin bağımsızlığı yok, tarafsız mahkemeler yok, yargı bağımsız değil, yargı; yasama bağlanmış saraya, yürütmeye, iki dudak arasında verilen kararlarla işler yürüyor, ondan sonra çıkacaksınız, hukuk devletinden bahsedeceksiniz. 138 açık. Ne diyor 138 arkadaşlar? "Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz." Nerede, Türkiye'de mi? Türkiye'de mi? Haksız, hukuksuz yere tutuklanan millî iradenin temsilcilerine yönelik Cumhurbaşkanının söylediği sözlerden sonra hangi hâkim tutuklama kararı vermekten kaçar, hangi hâkim kaçar? (CHP sıralarından alkışlar) Nerede hâkimlerin teminatı, 138, 139 nerede? Nerede oldu coğrafi teminatla ilgili düzenlemeler? Ama şu var: 25 bin hâkimin 7 bin hâkimini bir partinin ya da partilerin üyesi yapıp üyesi olanlardan hâkim, savcı tayin ederseniz, mülakatlarda hukuk fakültelerinde başarılı öğrencileri Hakyol gibi belirli derneklerin kişileri olmadığı için elerseniz ondan sonra yargı bağımsızlığından, yargı tarafsızdan bahsedemezsiniz.
Arkadaşlar, bakınız, infaz çok önemli; infazda adalet, eşitlik çok önemli ama cezasızlık da çok önemli. Cezasızlık... Şimdi, bakıyorum gerekçeye, infazla ilgili düzenlemenin gerekçesinde "Cezasızlık konusunda koşullu salıverilmenin onda 1'ini yatıracağız, ondan sonra denetimli serbestliği vereceğiz." deniyor. En az beş gün olacakmış ve cezasızlık halledilecekmiş. Yahu, arkadaşlar, bizim aklımızla mı alay ediyorsunuz siz? İki yıla yönelik suçlar hangi suçlar, hangi suçlar? İfade özgürlüğüyle ilgili suçlar, hakaretle ilgili suçlar, muhaliflerin açıklamalarıyla sosyal medyada işlenen suçlar; yine muhalifleri mi cezaevine yatıracaksınız? İlk önce toplum vicdanında sizin cezasızlık olgusunu şöyle anlamanız lazım, cezasızlık olgusu şudur: Madımak'ta zaman aşımını uygulamak. Cezasızlık olgusu 10 Ekim katliamında 100 kişinin katledildiği memlekette kamu görevlileri hakkında yargılama izni vermemektir. (CHP sıralarından alkışlar) Güvenpark'taki olayda yargılama izni vermemektir. Yani "cezasızlık olgusu" dediğiniz zaman bunlar anlaşılır. Bir de cezasızlık olgusu...
Şu da önemli: Bakınız arkadaşlar, çocuğa yönelik istismar suçlarında açıkça cezasızlık olgusu ihlal ediliyor. Kim ihlal ediyor bunu? Biz ihlal etmiyoruz, rakamlar bunu gösteriyor. Rakamlarda bakınız, 2023 yılında karara bağlanan dosyaların yüzde 34'ünde soruşturma evresinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı veriliyor çocuğa yönelik istismarlarda, 2013'te ise kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararların oranı yüzde 21.
Ayrıca, 2023'te mahkemece karara bağlanan çocukların cinsel istismarı davalarında 7.088 sanık için mahkûmiyet kararı verilirken 2013'te 13.925 sanık hakkında mahkûmiyet kararı veriliyor. Ya, bu nedir? Cezasızlık algısı sadece ceza infaz kurumlarında yatacak güne göre değildir. Çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları yaygınlaşmaya devam ederken kovuşturma sayısı azalmakta, mahkeme aşamasında mahkûmiyet kararı verilen sanık sayısı hızla düşmektedir. Bir diğer deyişle, çocuğa yönelik cinsel istismar suçu artarken cezasızlık oranı da ciddi biçimde artmış durumdadır. Faillerin cezalandırılmadığı bir sistem ise her gün daha fazla vaka ve mağdur üretmeye mahkûmdur. İşte bu, cezasızlık olayı bu. Nedir? Kolluk kuvvetlerine ulaşan şikâyetlerde ne yapılıyor? İşleme alınmıyor. "Ya, siz karı kocasınız, anlaşırsınız." diyor yani haksızlığa tazmine çare olmayacağı yönünde telkinlerde bulunuluyor. Şikâyet gerçekleştiği takdirde mağdura ait bilgilere -adres, telefon- ulaşılacağını ifade ediliyor ve daha çok büyük mağduriyetler doğuyor. Yani cezasızlık olgusu beş gün içeride yatırmak değildir, cezasızlık olgusu sizin yirmi iki yılda yarattığınız infazda geçirilen sürelerin oynanması değil şikâyetlerin işleme konulmamasıdır. Cezasızlık olgusu büyük katliamlarda, faili meçhul cinayetlerle ilgili davalarda kamu görevlilerini mahkeme önüne getirmeye izin vermemektir; cezasızlık olgusu budur, yirmi iki yılda geldiğimiz nokta da budur. Bu nedenle müjde gibi çıkıp da 21'inci maddede "İki yıla yakın ceza alanlar en az beş gün yatacak." diye bir şey söyleyemezsiniz.
Değerli arkadaşlar, zulüm, zulüm artıyor. Zulüm artıyor ama artırdığınız her zulüm gidişinizin yani iktidardan gidişinizin temel taşları olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bülbül, lütfen tamamlayın.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Bugünün yarını var. Bu zulmün içerisinde... Anayasa’nın 137'nci maddesine göre, kanunsuz emri veren, suçu işleyen ve TCK 24'e göre de bu suça iştirak eden kamu görevlileri, kim olursa olsun hesap verecektir; bugünler de gelecektir.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)