GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:94
Tarih:03.06.2025

BURAK AKBURAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kamuoyuna "onuncu yargı paketi" olarak tanıtılan "reform paketi" olarak sunulan bu düzenlemenin içeriğine dikkatli bakıldığında bazı maddelerinin Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümler doğrultusunda teknik olarak yeniden düzenlendiğini görüyoruz. Özellikle Noterlik Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu ve ifade özgürlüğüne ilişkin bazı hükümler, daha önce verilen iptal kararlarının doğurduğu hukuki boşlukları doldurmak üzere hazırlanmış. Teklifin 5'inci maddesiyle Noterlik Kanunu'nun 157'nci maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır. Yeni disiplin hükümleriyle birlikte bu maddenin işlevsiz hâle geldiğini görüyoruz. Bu madde üzerinden şunu ifade etmek isterim ki: Adalet dediğimiz şey, sadece mahkeme salonlarında şekillenmiyor; uygulanan disiplin cezasından infaz süresine, yargı kararlarının zamanlamasından Mecliste çıkan her yasanın diline kadar adalet duygusu her yerde sınanıyor. Bizler de milletin temsilcileri olarak bu sınavdan sorumluyuz.

Toplumda artık yaygın bir kanaat var: "Suçlular ya ceza almıyor ya da verilen ceza maalesef infaz edilmiyor." Cezanın ne kadar verildiğinden çok uygulanıp uygulanmadığı konuşuluyor. Bu durum yalnızca hukuki değil, aynı zamanda toplumsal bir kırılmadır. Bu kırılmayı en çok hisseden, adaleti günlük hayatında yaşayamayan vatandaşlarımızdır ve bu noktada unutulmaması gerekir ki vatandaşı devlete olan güveni cezaevinin duvarı kadar kalın hâkimin cübbesi kadar ağır olmalı ama bugün o güven maalesef sarsılmış durumda.

Trafik cezalarına dair düzenlemeler de bu teklifin içinde ancak aynı durum burada geçerli, ceza miktarı artınca çözüm bulunmuş sanılıyor. Mesele sadece cezanın varlığı ya da miktarı değil, mesele devletin vatandaşa eşit mesafede durup durmadığı. Adalet, yalnızca yasada ne yazıyor sorusuyla değil, kime nasıl uygulandığı sorusuyla ölçülüyor. Bir vatandaş gece hastaneye giderken hız sınırını aşınca binlerce ceza ödüyor; düğün konvoyu yapıp trafiği engelleyen başka biri hukuki bir yaptırımla karşılaşmıyor. Eğer ceza sadece belli bir kesimlere işlerse, güç ve statü sahibi olanlara dokunmuyorsa orada artık hukuk değil kayırmacılık vardır.

Değerli milletvekilleri, kamuoyuna "onuncu yargı paketi" olarak sunulan bu teklifin bazı teknik yönleri olumlu olabilir ancak bu paketin toplumda karşılık bulabilmesi için güçlü bir vizyon ortaya koyması gerekirdi. Cezaların miktarını artırmakla adalet sağlanmaz; vatandaş hukukun tutarlılığına, uygulamanın eşitliğine ve devletin samimiyetine bakar. Aylardır beklenen düzenlemeler var; özellikle pandemi döneminde oluşan infaz adaletsizlikleriyle ilgili bir düzenleme bu pakette yer almıyor, ehliyet cezaları da yer almıyor, tutuklama tedbirlerine ilişkin revizyon yok, denetimli serbestliğe dair kamuoyunda oluşan kafa karışıklığını giderecek netlik yok. Kısacası, vatandaş için bu paket yeni değil eksik çünkü yargımızın hâlen adaleti eksik, adalet terazisi ne yazık ki düzgün tartmıyor. Adaletin terazisi düzgün tarttığında bu ülkenin ekonomisi de düzelir, toplumsal huzuru da güçlenir. Güven duygusu cezaevinin duvarlarıyla değil, adaletin diliyle inşa edilir.

Sözlerime son verirken, yaklaşan mübarek Kurban Bayramı'nın aziz milletimize sağlık, huzur ve bereket getirmesini temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)