Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 94 |
Tarih: | 03.06.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, onuncu yargı paketi 10 değişik kanunda, 30 maddede değişiklik içeriyordu ancak bugünkü düzenlemeyle itirazlarını yaptığımız maddelerin büyük çoğunluğunun çekildiğini gördük.
Şimdi bugün, aslında olumlu gördüğümüz ama eksik bulduğumuz yasalara bir kez daha değinmek istiyorum. Özellikle ikinci bölümde düzenlenen konutta infaz durumuna ilişkin arkadaşlarım detaylı açıklamaları yaptılar. Bu olumlu bir düzenlemedir. Ceza üst sınırının kaldırılması -daha önce beş yılla sınırlandırılmıştı- olumlu bir düzenlemedir, biz Komisyon aşamasında da bunu dile getirdik. Ancak eleştirdiğimiz nokta şurasıdır: Konutta infazda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olan hasta tutsakların vareste tutuluyor olması olumsuz bir gelişmedir. Bu, kanunun, Anayasa’nın ruhuna da aykırılık teşkil etmektedir. Bunun da düzeltilmesi gerektiği eleştirimizi tekraren Genel Kurulda sunalım.
Yine, mükerrerlere ilişkin bir düzenleme var; infazın tamamını yatmak zorunda kalanlara, tekerrür nedeniyle "4/4" olarak adlandırdığımız kişilere ilişkin düzenlemeyi de olumlu görüyoruz ama burada TMK 17'ye ilişkin itirazımızı ve eleştirimizi bir kez daha tekraren dile getirmiş olalım.
Sayın Başkan, aslında onuncu yargı paketi neyi içerdiğiyle çok gündeme gelmedi, neyi içermediği üzerinden bir gündemleşme durumu söz konusu. Onuncu yargı paketinde bütün toplumun beklentisi olan Covid yasasının eşitlenmesi konusunda bizler Komisyonda da önergelerle bunun bayram öncesi topluma bir müjde olarak verilmesi ve burayı, Meclisi bekleyen gözü yaşlı ailelerin bayramının sevincine ortak olmayı, bir nebze elimizden geldiyse birilerine özgürlüğü hediye etmeyi diliyorduk ama maalesef ki onuncu yargı paketinde bu gelmedi. Biz Meclisin bu yönde bayramdan hemen sonra harekete geçip olumlu düzenlemeleri hayata geçirmek üzere gerekirse gece gündüz çalışması gerektiği inancındayız.
Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dedim ya, içermedikleriyle çok gündemleşti bu onuncu yargı paketi. Aslında içermediği kısım sadece Covid yasasına ilişkin düzenlemeler değil içermediği kısım Adalet Komisyonunda tartışamadığımız adalet. Bizim bu ülkeye adalet borcumuz var, 600 milletvekilinin tamamının bu ülkeye, bu ülkede hukukun üstünlüğüne ilişkin hukuku, adaleti gündemleştirme boynunun borcu var. Bizler bu paketle başlayıp bu yolda emin adımlarla ilerleyebiliriz. Bugün demokrasiyi, adaleti, hukukun üstünlüğünü hep beraber, ortak iradeyle bu kürsüye taşıyabiliriz. Bu konuda onuncu yargı paketindeki eksikliğe bu yönüyle de bir değinmiş olayım.
Sayın Başkan, defaaten cezasızlık konusu tartışıldı burada. Cezasızlığın ne olduğunu arkadaşlarımız bütün muhalefet partileri dile getirdi. Ben de birkaç örnekle bu cezasızlık algısının yıkılması gerektiğinin, tabutuna bir çivi çakılması gerektiğinin burada bir kez daha tescil edilmesi için örnekler vermek istiyorum. Sayın Başkan, 8 Ekim 2016'da "Cobra" tipi zırhlı aracın kule kısmında bulunan silahın ateşlenmesiyle Yüksekova'da 4 yurttaş hayatını kaybetti. "Cezasızlık ne?" diye sorarsanız, onları katleden o polis memuruna ilişkin verilen gerekçeli kararda bölgenin koşullarının psikoloji üzerinde etkisi olduğu, yorgunluk ve bitkinlik hâllerinin bu ve benzeri olaylara sebep olabileceği değerlendirilerek taksirle cezalandırılma yoluna gidildi; cezasızlık tam da budur.
Yine, 2 Mayıs 2019'da Onbaşılar Çobanpınar mevkiinde Sertip Şen isimli bir çoban askerî alandan açılan ateş sonucu katledildi. Dosyası hâlâ sürüncemede, hâlâ dosyada bir karar yok ama babasının söylediği söz hepimizin kulaklarındadır, hepimizin vicdanını yaralamıştır, yaralamaya da devam ediyor. "Hakkari'de bir çoban ölmüş, kimin umurunda?" demişti babası. Sayın milletvekilleri, eğer bizler adaleti getireceksek hepimizin umurunda ve hepimizin boynunda borç olarak kalmaya devam ediyor.
Yine, Sayın Başkan, 30 Kasım 2020'de Özcan Erbaş isimli çocuk Derecik'te pikniğe gitmişti, sınırdan açılan ateşle katledildi. Çocuğun bedeninden çıkan mermi çekirdeği Adli Tıbba sevk edildi, mermi çekirdeği Adli Tıpta kaybedildi. "Cezasızlık ne?" diye sorarsanız, bu 3 örnek özelinde size bu faili meçhul bırakılmaya çalışılan cinayetlerin faillerinin cezalandırılmaması derim. Yine, binlerce kadın katlediliyor, erkek egemen zihniyet, erkek egemen akıl kadın katliamlarına bir "Dur!" diyemiyor; bu da cezasızlığın bir başka yansıması.
Sayın Başkan, süremi sınırlı kullanmaya çalışıyorum. Son bir örnek de cezaevlerinin cenaze evlerine dönüşmesi üzerine vereyim: 2024 yılından 2025'in bu sürecine kadar yanlış hatırlamıyorsam 1.056 cenaze çıktı cezaevlerinde yani beş yüz günde günde her gün 2 cenaze çıktı. Bu Adli Tıp Kurumunun kesin hayati tehlike barındırma üzerine verdiği raporları eleştirir noktada söylüyorum, eğer bir ülkede cezaevinden günde 2 cenaze çıkıyorsa oranın adı artık cezaevi değil, cenaze evidir. Bizim de cezaevlerine ilişkin yapacağımız bütün düzenlemelerde bu gerçekliği görür noktada düzenleme yapmamız gerekmektedir. Bunun da yine boynumuza asılı bir borç olarak kaldığını hatırlatmak istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)