GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:29.03.2012

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Son söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Aslında bugün bu kanun tasarısı geri çekilmelidir. Hâlâ bu konuda şans var. AKP Hükûmeti zorla, dayatarak, emekçilerin, Türkiye halklarının sesini dinlemeden bir kanun teklifi çıkartıyor. Dün de ifade etmiştik: Bu, 2013-2014 yılında en erken uygulanabilir, dolayısıyla hâlâ zaman var, hâlâ tartışılabilecek zaman var. Dolayısıyla bunu çekip gerçekten sağlıklı bir tartışma yürütmek gerekiyor. Çünkü bizim meselemiz sadece 4+4+4 değil; bizim meselemiz, bu ülkede eğitim sistemi; bizim meselemiz, bu ülkede barış, bu ülkede özgürlük. Yani biz yeni anayasa tartışmaları yapıyoruz, Türkiye'yi yeni baştan, tamamen değiştirmeyi düşünüyoruz eğitim sisteminden sağlık sistemine, ekonomik sisteme karşı ama burada bu yasanın değiştirilmesinin kavgasını veriyoruz. Ne uğruna? "AKP dedi, yaptık." uğruna.

Burada bu yasanın başlığı bile problemli; 4+4+4 yani sadece bölüyoruz, binalar yapmaya çalışıyoruz, ilköğretimi, ortaöğretimi, liseyi bölüyoruz. Yani burada bile ticari bir yaklaşım var; yeni binalar yapacağız, yeni eğitim kurumları kuracağız, buradan nasıl daha çok kâr elde edeceğiz?

İçeriğine baktığımızda, mesela parasız eğitim talebi burada yok. Parasız eğitim talebini değil, aksine "Dershaneleri kaldıracağız.", "Sınav sistemini kaldıracağız." deyip süslü sözler altında Türkiye'de eğitim sisteminin nasıl ticarileştirildiğini görüyoruz. Önümüzdeki dönem göreceğiz, özel okullar açılacak. Zaten yoksul, emekçi insanların çocukları zar zor okula gidiyor, şimdi özel okullar aracılığıyla bu meseleyi, diyelim ki zenginlerin eğitim alabileceği noktaya getireceğiz.

İkincisi: Hep bu kürsüde söyledik, neoliberal politikalar doğrultusunda ara eleman yetiştirilecek. Sınıfsal noktada baktığınızda bile bu problemdir yani yine zenginlerin çocukları okuyacak, akademik kariyer yapacak, yoksullar ara eleman olarak çalışacak. Bunun bile yani bu eğitim sisteminin kendisinin ne kadar problemli olduğunu ve tartışılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.

Yine, ana dilde eğitim meselesi hiç gündeme bile alınmıyor. Biraz önce burada yapılan tartışmaları gerçekten büyük bir hayretle izliyoruz.

Şimdi, kültürel farklılıklardan, zenginliğimizden bahsediliyor ama bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Ermeni, Gürcü -burada hep sayıyoruz- halkların hak ve özgürlükleri, eğitim talepleri burada yok. O zaman, ona gelince, burada, onların ortak değerleri, burada nasıl yaşayacağı meselesi olmuyor, daha çok, işte, güncel politika üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Ana dilde eğitimi olmayan, düzenlemeyen bir yasanın Türkiye'ye bir faydası yok. Gelin, baştan bu yasayı geri çekin çünkü buradan sorunları çözemeyeceğiz.

Bu ülkenin temel sorunlarından birisi olan çatışmalı sürecin ortadan kalkmasının temel şeyi de, barış meselesi de bununla bağlantılıdır. Eğer siz birlikte yaşadığınız halkın ana dilinde eğitim yapmasına bile tahammül edemiyorsanız nasıl birlikte bir gelecek kuracağız? Bunları düşünmeden bir eğitim sistemi yapmak mümkün değil. Kaldı ki burada yaptığımız konuşmalar sadece kamuoyuna bir şey oluyor. Biraz önce Sayın Binnaz Toprak söyledi, bir tiyatro meydanınızdayız çünkü AKP Hükûmeti el kaldır, indir? Hatta izliyorum, bazı milletvekilleriniz iki elini kaldırıyor, dün bir sayın bakan da iki elini kaldırıyordu, herhâlde zafer edasıyla? Burada bir zafer falan meselesi yok, burada bir hezimet var yani halkının, emekçilerinin, muhalefetin sesini dinlemeden "nasıl bastırabiliriz" meselesi üzerinden bir yaklaşım. Bu kabul edilebilir mi? Neden korkuyorsunuz, neden çekiniyorsunuz?

Biraz önce milletvekillerimiz söyledi, yanı başımızda, Kızılay'da emekçileri, öğretmenleri, gazla, copla yaralıyorsunuz. Bir öğretmen arkadaşımız şu an hastanede. Bundan çok mu memnunsunuz?

Bakın, yarın 30 Mart, Kızıldere katliamının yıl dönümü. Otuz yıl önce de bu sistem farklı düşünenleri, bu ülkede demokrasiden, devrimden, sosyalizmden bahsedenleri yok etmek istedi. Sadece 30 Mart 1972'de değil, aslında, Dersim'de, Zilan'da, Sivas'ta, Madımak'ta, biz her yerde gördük bunu. Ama bu zihniyet başarılı olamadı, yok edemezsiniz. Şimdi, bugün oradakiler direniyor. Şimdi, Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kürkcü, bugün, burada, bu kürsüde konuşuyor.

Siz gelişecek olan mücadelenin önünde engel olamazsınız, bu mümkün değil. Tek sizden ibaret değil bu dünya. Dolayısıyla, bunun karşısında yapmanız gereken şey, farklılıkları dinlemek. En farklı olduğunuzu söylüyorsunuz, en farklı açılımlar yapıyorsunuz. Açılımlar yaptığınız yerde yani nasıl bir politika yürüttüğünüzü en iyi biz biliyoruz. Şimdi, bunu kabul etmeden burada yapacağınız bir değişikliğin hiçbir anlamı yok sayın milletvekilleri. Biz biliyoruz ki 4+4+4 bu ülkenin gündemlerini kapatmak için kurulmuş, bizi de burada oyalayan, bu tiyatroya alet eden bir yaklaşımdan başka bir şey değildir yani. Gerçekten eğitim sistemini değiştiriyor olsaydık, köklü olarak bu ülkenin eğitim sisteminde yaşanan sorunları, üniversitelerdeki ırkçı, faşist saldırıları, üniversite yönetimlerinin daha, öğrenciler bir eyleme katıldılar diye, basın açıklamasına katıldılar diye, mahkemelerde bir sonuç almadan kendilerinin hemen karar verip okuldan atılmasını tartışabilirdik. İlkokullardaki milliyetçiliği, ırkçılığı tartışabilirdik. Kürt çocukları ile Türk çocuklarının artık bir arada nasıl duygu kırılması yaşadığını, bir arada yaşayamaz hâle geldiğini, özellikle batıda, İstanbul'da, Edirne'de, Trakya'da, onları konuşup buradan bu konu üzerinde nasıl çözüm bulacağımızı tartışabilirdik. Ama yok burada sadece "Eğitimi böleceğiz, bunun üzerinde istediğimizi yapacağız ve bu sistemle de biz dedik oldu, olacak? " Dolayısıyla bunun hiç kimseye hayrı yok, yani AKP'ye de hayrı yok. Bugün AKP kendi hayrına kullanabilir bunu ama hiç kimseye hayrı yok diyorum, önergemizi desteklemenizi istiyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tuncel.