GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vefat eden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e ve Profesör Doktor Gazi Yaşargil’e, Gaziosmanpaşa Belediyesinde yapılan seçime, bayramda kesilen trafik cezalarına ve İtalya’dan Gazze’ye giden gemiye ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:96
Tarih:12.06.2025

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ferdi Zeyrek, Ferdi Başkanın babası benim gençliğimde tıraş olmaya gittiğim berberimdi, bir noktada berberimizdi, Manisa'da çok sevilen bir insandı, "tıraşçı Ahmet" olarak temayüz ediyordu kendisi. Ferdi Zeyrek'le beraber belediye başkan adaylığı yaptık, ben de 31 Mart Seçimlerinde büyükşehir belediye başkanı adayıydım. Kendisini belediye meclis üyeliğinden, kendisini aynı zamanda Mimarlar Odası Başkanlığından, kendisini aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisinin İl Başkanlığından tanıyorum. Sevilen, takdir edilen, mütevazı bir kardeşimizdi. Belediye Başkanlığını kazandıktan sonra da yine hukukumuz devam etti, bir ağabey kardeş gibi, bir arkadaş gibi, bir hemşehri gibi devam etti kendisiyle. Hani diyor ya Şehriyar: "Bir insan göçerse dünyadan eğer/Sen öyle bilme ki bir tek can gider/Her sönen bakışta sayısız dilekler/Her küçük tabutta bir cihan gider." Dede Korkut da diyordu ki: "Gelimli gidimli dünya, son ucu ölümlü dünya." Bir ölümlü dünyada yaşıyoruz hepimiz, doğar doğmaz da ölüm için sıraya giriyoruz ama sıramızı bilmiyoruz. Allah bize "irci" diyor, "dönün" diyor ve biz de...

(Hatip tarafından Bakara suresinin 156’ncı ayetikerimesinin okunması)

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - ...inanıyoruz yani "Allah'tan geldiniz ve yine Allah'a döndürüleceksiniz" ayetikerimesine inanıyoruz.

Ferdi Başkanımızın ömrü kırk sekiz seneymiş ama hem ailesine karşı, babasına karşı, babasının tevazusuna karşı Manisalıların göstermiş olduğu bu vefa, aynı zamanda kendisinin bu on beş aylık Belediye Başkanlığında insanlara dokunması, mütevazılığı, dürüst ve çalışkan oluşunun bir sonucuydu. İşte, bu dünyada gelirsiniz ve gidersiniz; önemli olan, baki kalan bu kubbede hoş bir seda bırakabilmektir. Ferdi Zeyrek hoş bir seda bıraktı, ben inanıyorum ki Manisa'da her yıl anılacak. İnsanların ömrü yaşadıkları kadar değildir, insanların ömrü anıldıkları kadardır diye çok sık söylüyorum; Ferdi Zeyrek anılmaya devam edecek, anıldıkça da yaşayacak. Bir kez daha Manisalılara başsağlığı diliyorum, ülkemize başsağlığı diliyorum. Gelecek vadeden bir siyasetçiydi, bir kumaşı vardı kendisinin, ömrü buraya kadarmış; ailesine, hanımına, çocuklarına, annesine, Cumhuriyet Halk Partisi camiasına da başsağlığı diliyorum. Binlerce kez rahmet olsun Ferdi Zeyrek Başkanıma, Ferdi Zeyrek kardeşime.

Bir diğer ölüm ise Gazi Yaşargil. Biliyorsunuz, Profesör Doktor Gazi Yaşargil dünyanın en önemli beyin cerrahlarından biriydi ve Yüzyılın En İyi Beyin Cerrahı ödülünü de kazanmış olan bir insandı. Demek ki bizim insanımıza değer verildiği zaman, onlar gittikleri ülkelerde, özellikle Batı dünyasında, Amerika'da, Kanada'da, Avustralya'da, Benelüks ülkelerinde, İskandinav ülkelerinde veya Avrupa'da kendilerini gösteriyorlar. O zaman, bize bir ders veriyor bunlar, ne diyorlar? "Beyin göçünü durdurun." diyorlar, "Beyin göçünü beyin gücüne çevirin." diyorlar yani iktidara sesleniyorlar, "Bunu yapın, ekonomiyi düzeltin, hukuk devleti yapın." diyorlar. İnanç hürriyetinin, teşebbüs hürriyetinin ve aynı zamanda da fikir hürriyetinin, basın özgürlüğünün olduğu bir ülke hâline getirirsek bizim insanlarımız göç etmezler, göç edenler de tekrar ülkesine dönerler veya ülkemizi terk ederek yani burslarla Avrupa'ya gidenler de "Tazminat ödeyeyim, orada kalayım." demezler ki kimi şikâyetler de gelmeye başladı.

Bir diğer hususa gelince değerli arkadaşlar: Biliyorsunuz, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı görevden alınmıştı ve tutuklanmıştı. Burada bir seçim oldu, bu seçimde 16'ya karşı 21'le Adalet ve Kalkınma Partili üyeler orada kendilerinden bir arkadaşı belediye başkanı seçtiler. Ben isterdim ki... Adalet ve Kalkınma Partisinin buna ihtiyacı yok, Adalet ve Kalkınma Partisi bunu hukuki bulabilir, hukuki de olabilir ama aynı şekilde Sayın Recep Tayyip Erdoğan Belediye Başkanlığından alındıktan sonra tutuklanmadı, ta Yargıtay sonucu gelinceye kadar da kesinlikle belediye başkanlığından el çektirilmedi. Yargıtaydan geldikten sonra, Ali Müfit Gürtuna vekâleten atandı ve ardından da orada bir seçim oldu. Orada 2 sağ, 2 sol parti ve bir de Refah Partisi vardı, o 4 dört parti çok rahat bir şekilde orada istediklerini Belediye Başkanı seçebilirlerdi; seçmediler, centilmenlik yaptılar, dediler ki: "Bu belediyeyi siz kazandınız, biz size bırakıyoruz. Ali Müfit Gürtuna devam etsin."

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Nerede olmuş bu olay ya, nerede olmuş, nereden bahsediyorsun?

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bu bir irade gasbı yani millet iradesinin gasbı arkadaşlar. Lütfen, Türkiye'ye bir centilmenlik getirelim. Lütfen, Türkiye'ye bir siyasi ahlak getirelim. Bu siyasi ahlak çok önemlidir, bugün size lazım olur, yarın bize lazım olur; bugün bize lazım olur, yarın size lazım olur. Türkiye'de, böyle yaptığımız sürece bu ülkeye ne demokrasi gelecek ne insan hakları fevkine çıkacağız ne de hukukun üstünlüğü üstünlerin hukukuna doğru dönecek, üstünlerin hukuku hukukun üstünlüğüne evrilmeyecek. O nedenle, hepimiz çok dikkat etmek mecburiyetindeyiz. "Ben iktidardayım..." Ee... "Burada bu seçimi yaparım ve alırım..." Alabilirsiniz ama bu yargının ne kadar bağımsız olduğu, ne kadar tarafsız olduğu, ne kadar objektif olduğu da tartışmalı arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bugün yargı, bazı davalarda özellikle Demokles'in kılıcı gibi siyasi iradenin kendisinin üzerinde olduğunu görüyor ve gördüğü için de burada vesayetçiliğe soyunan bir iktidara karşı ya korkuyor ya korkutuluyor veyahut da zaman zaman durumdan vazife çıkaran insanlar orada peyda oluyor geleceklerini inşa etmek adına ve özellikle "Bu işi yapayım ve buradan da bir makam, mansıp devşireyim." diyenler olabiliyor. Bu olduğu süre içerisinde kesinlikle Türkiye'ye bir demokrasi gelmeyecek, kesinlikle yargı bağımsız olmayacak ama hep beraber Türkiye Büyük Millet Meclisinde, iktidar-muhalefet, gelin -bugün varız, yarın yokuz- bu ülkeye Avrupa Birliğinin standartlarında bir demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü hediye edelim dersek o zaman -baki kalan bu kubbede- aynen Ferdi Zeyrek gibi veya ebedî dünyaya irtihal edip bugün hayırla anılan geçmişteki siyasetçilerimiz gibi hayırla anılmış olacağız.

Değerli arkadaşlar, bir diğer husus ise biliyorsunuz bayramda trafik cezalarıyla uyandık, neydi trafik cezaları? Ramazan Bayramı'nda da bu insanlar izinliydiler ve seyahat ettiler, bu bayramda da insanlar seyahat ettiler, bir noktada seyahat etme özgürlüklerini kullanmak istediler; bakıyoruz trafik kazalarına, bu trafik kazalarının aynı olduğunu görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Yani burada maksat hasıl olmamış, cezalarla insanları tedip edemezsiniz, bir noktada -tırnak içinde söylüyorum- terbiye edemezsiniz. Sayın Bakan, bayramdan sonra burada çok büyük infialler oldu biliyorsunuz; çok büyük, ciddi şekilde itirazlar oldu, infialler oldu. Buradan diyoruz ki: Otoyol, köprü ve tünellere kademeli zam, buralardan geçenlere katmerli ceza yapmaktan haz duyar oldunuz; ülkeyi vergi, zam ve nihayet ceza ülkesi hâline getirdiniz. Sayın Bakan "Şimdi bir komisyon kuruyoruz." diyor. Ne için? Tabelalar için efendim. Bu tabelalar, 120 kilometre hızla gidiyorsunuz, 90'a düşüyor, 70'e düşüyor, 50'ye düşüyor, Sayın Bakan "Nasıl düşecekler bu insanlar?" demiyor. Ama Bakan görmüş bunu. Niye? Uyarılarla, muhalefetin uyarılarıyla, vatandaşın infialiyle, vatandaşın sosyal medyayı kullanmasıyla beraber. Şimdi, komisyon kuruyormuş. O zaman Sayın Bakan, size sesleniyorum ben: Bu cezaların hepsini silin bakalım. Demek ki burada senin hatan var, siz Ulaştırma ve Altyapı Bakanıyla beraber ciddi hatalar yapmışsınız, trafik levhalarını düzenlememişsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, 8'inci dakikadayız...

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Ve trafik cezalarıyla ilgili, önce bir kere yollarınızı doğru yapacaksınız, tabelalarınızı düzgün yapacaksınız, ardından da diyeceksiniz ki: "Ben size ciddi bir eğitim veriyorum, bu eğitim okullardan başlayacak." Ardından da diyeceksiniz ki: "Buna uymazsanız ben size ceza veririm trafik polislerimle beraber, siz de buna katlanırsınız." Şimdi, yine, aynı şekilde, trafik cezalarıyla ilgili buraya bir kanun teklifi geliyor, bakıyorsunuz 80 bin lira, 200 bin lira. Ya, siz Avrupa Birliğini hiç okumuyor musunuz; görmüyor musunuz, duymuyor musunuz Norveç'i, Almanya'yı? Ne yapıyorlar orada? Maaşlarıyla doğru orantılı cezalar veriyorlar, önce uyarıyorlar.

Diğer bir husus... Gazze'ye bir gemi çıktı İtalya'dan biliyorsunuz. Neydi? "Madleen" adlı bir gemi. Bu gemide 2 Türk, 10 da yabancı vardı, eski bir milletvekili vardı, burada hak arıyorlardı, bir farkındalık yaratmak adına yapıyorlardı bunu. Bizim Dışişleri Bakanlığımız, bizim İletişim Başkanlığımız ve bizim aynı zamanda Hükûmet sözcümüz şöyle diyor efendim: "Şiddetle kınıyoruz, şiddetle kınıyoruz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Son cümle efendim müsaade ederseniz eğer... Özür dilerim, arkadaşlar da beni bağışlasınlar.?

BAŞKAN - Buyurun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Ya, ben şiddetin karesiyle kınıyorum, ben şiddetin küpüyle kınıyorum ve ben şiddetin "n"iyle kınıyorum. Ya, kınamakla olacak iş mi Allah aşkına bu işler? Kınıyorsa ben de kınıyorum ama siz iktidarsınız. Gelin, bununla ilgili olarak, şimdi, bizim 2 Türk vatandaşımızı, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşını gözaltına aldı İsrail, hadi sesiniz çıksın bakalım, İsrail'e "Ne yapıyorsun?" diye seslenin. Diyemezsiniz, diyemezsiniz. 540 milyar dolar borcunuz varsa ve onların bankalarından, bu Yahudi lobilerinin bankalarından kredi alıyorsanız, Batı'nın bankalarından alıyorsanız size "Konuşma, sus." derler ve siz buradan çok rahat bir şekilde yakıt ikmaline devam edersiniz, ticarete devam edersiniz, Kürecik Üssü'nü kapatmazsınız... Gelin, şu Kürecik Üssü'nü kapatalım, hadi gelin. Niçin yaptılar burayı? Niye yapamıyormuşuz? Geçmişte Ecevit yapmadı mı? Geçmişte Demirel yapmadı mı? Bedeller ödediler, siz de bedel ödeyin. O nedenle ben diyorum ki bir an önce oradaki Türklerin hakkını savunun ve Gazze'deki drama karşı da iktidar partisinin bütün muhalefetle iş birliği yapmasını -nasıl ki terörsüz Türkiye konusunda iş birliği yapma noktasında bir gayret sarf ediyorsanız bu konuda da- sizin bir gayret sarf etmenizi bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Gazze, Gazzelilerindir; asla İsrail'in olmayacaktır, siyonistlerin olmayacaktır.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.