GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SPORDA ŞİDDET VE DÜZENSİZLİĞİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN VE ANAYASANIN 89 UNCU VE 104 ÜNCÜ MADDELERİ GEREĞİNCE CUMHURBAŞKANINCA BİR DAHA GÖRÜŞÜLMEK ÜZERE GERİ GÖNDERME TEZKERESİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:32
Tarih:09.12.2011

MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, üzerine özel anlamlar yüklenerek belki bazı amaçlar doğrultusunda toplumu geren, ayrıştıran, cepheleştiren ve bazı değerleri de yıpratan bir kanunun sonuna geldik. Bu kanunun öncelikle spor camiasına, Türk futboluna hayırlı uğurlu olmasını yüce Allah'tan diliyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz, bu kanunun birincisine, 6222 sayılı Kanun'a muhalefet ettik ve bazı uyarılarda bulunduk, ama Hükûmet tasarısıydı, İktidar Partisi grubunun sahiplenmesiyle geçti.

Buradan çıkan kanunların tamamı Meclisin kanunları. İktidarıyla muhalefetiyle, burada muhalefet de yapsak sonuç bizim, hepimizin, ama o burada birlikte kabul ettiğimiz kanunun spor camiasına huzur getirmediğini gördük. Onun üzerine, onu gerekçe göstererek yapılan uygulamaların -operasyon demeyeyim, ama- o camiada çok ciddi rahatsızlıklara sebep olduğunu gördük.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz, sporu toplumun en değerli ortak paydalarından biri olarak görüyoruz. Bugün özellikle futbol toplumun yarıdan fazlasının aidiyet duyarak ilgilendiği bir alan. Bir spor kulübünün 20 milyon üyesi veya taraftarı olduğu söyleniyor. Bu kadar büyük bir toplumsal kitleyi ilgilendiren bir olayı, biz kaos içerisinde, belirsizlik, gerginlik, sıkıntı içerisinde bırakamazdık. Bakın, bu yaşanan sıkıntıların sonunda Türk Millî Futbol Takımı Avrupa kupalarına katılamadı. Ee, bunun düzeltilmesi ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinde daha önce çıkartılan ve uygulamalarıyla yanlışa sebep olan kanunun düzeltilmesiyle mümkündü.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, spor camiasının bu yöndeki talebini ciddiye almak mecburiyetindeydik ve ciddiye aldık. Bize geldiler, Kulüpler Birliği Vakfı bize geldi, Sayın Genel Başkanımıza geldi, grubumuza geldi, bu ihtiyacı ifade etti. Biz onlara inanmak mecburiyetindeyiz. O inancımız doğrultusunda destek olacağımızı ancak bunun bir mutabakatla çıkması gerektiğini ifade ettik. Sonuç itibarıyla, Kulüpler Birliği Vakfının hazırlayıp getirdiği metni komisyonda, yetkin 25 tane hukukçu, 26 tane Adalet Komisyonu üyesi tartıştı, birtakım değişiklikler de yaparak buraya getirdi ama mesele öyle noktalara çekildi ki, Sayın Cumhurbaşkanı tartışmanın içine çekildi, partilerin içiyle oynanmaya başlandı, üstüne özel anlamlar yüklenerek, toplumda bir ayrışmaya, bir gelecek projeksiyonuna dönüştürüldü. Bunun kime ne faydası var? Bu konuda, bu Meclis her defasında daha önce çıkarılmış kanunları değiştirerek hukuk kuruyor. Görevimiz bu, işimiz bu. Bir yerde ihtiyaç varsa, bir yerde yanlışlık varsa, eksiklik varsa bunu kim düzeltecek? Biz düzeltmeyecek miyiz? Şimdi, bunun üzerine özel anlamlar yükleyerek "Şikeye arka çıktılar. Suçluyu korudular." ve çok talihsiz bir beyan olarak "Kişiye özel yasa çıkardılar." Ben bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine haksızlık olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanının böyle bir kastı olmamıştır ama topluma yansıması, algılaması bu. Meclisimize yazık. Bu Meclisi her defasında suçlayarak, her defasında çıkardığı kanunları arkasına bazı anlamlar yükleyerek suçlarsak, tuz kokarsa nereye gideceğiz? Bu toplum sorunlarının çözümü için nereye güvenecek?

Bu Kanun'la cezalar kaldırılmıyor. Bu Kanun, uluslararası hukuka aykırı değil. Bir yanlışlık yapılırsa yine biz düzelteceğiz. Dünyanın sonu değil. Ama bu konuyu, bu Meclisin ortak çalışmasını da dinamitleyecek şekilde böyle sorgulamaya kalkar, bunun üzerinden birbirimize hakaretler yaparsak yanlış olur. Benim biraz önceki konuşmamda "Sayın Canikli'ye düşer." dememin sebebi, iktidar grubu, büyük olana düşer.

Yanlışın terazisinde tartılarak doğruyu bulamayız. Biri yanlış yaptıysa bizim de o yanlışı gerekçe yaparak yanlışı büyütmemizin anlamı yok. Ben, Sayın Canikli'nin ve Grubunun duyarlılığına saygı gösteriyorum. Hiç kimse kimseyi bir hüküm cümlesi kurulmadan, yargı ortaya çıkmadan ilzam edecek bir ithamın altında bırakmak hakkına sahip değil. Bunun adı ne siyasettir ne hitabettir ne hukuktur. Sayın Kaplan'ın da böyle bir kastı olmadığını ümit etmek istiyorum. Ama dikkatli olmak lazım, duyarlı olmak lazım. Bütün toplumun dikkatlerinin toplandığı bir noktada bir kişiyi iddianamede bulunmakla -Çünkü o iddianame şikecilik suçuyla hazırlanmış ve birilerini ilzam ediyor- orada isminin bulunmakla, onun bulunuşunun gerekçesini anlatmadan geçiştirmekle oluşan hava güzel olmamıştır, şık olmamıştır, doğru olmamıştır. Bu noktada Sayın Canikli'nin duyarlılığına, duygusal tepkisine hak vermek mümkün ama Şeyh Edibali'nin sözünü tekrar hatırlatıyorum: Büyük olmanın sorumluluğu önemli. "Yanlışın terazisinde tartılarak doğruyu bulamayız." Bu sözü tekrar tekrar söylüyorum.

Bu Meclisi çalıştırmak mecburiyetindeyiz, bu Meclisi birlikte çalıştırmak mecburiyetindeyiz; tüm farklılıklarımızla, tüm azlıklarımızla. Hiç kimse kendini burada dışlanmış, farklı görmemeli. İkide bir bunu öne sürerek "Gücünüz yetmez." tehdidinde de bulunmak hiç kimseye bir fayda getirmez ki. Biz hep beraber burada çalışacağız Sayın Kaplan. Dolayısıyla, hiç kimse sizi burada dışlamıyor, yok saymıyor yani bunu varmış gibi göstermek bu Meclise haksızlık olur; bu sebeple söylüyorum.

Bir şey daha söylemek lazım, bir değerli milletvekilimiz söyledi. "Bu aciliyete ne ihtiyaç var?" Biraz daha geç bırakırsak bu tartışmalar daha çok büyüyecek, daha başka noktalara çekilecek. E bu tartışmayı bitirelim. Bu tartışmanın üzerinden bazı değerlerimizin zarar görmesini engelleyelim. Bunu bitirelim. Dolayısıyla, gecenin bu yarısında veya işte, bütçe kanunlarının arkasında görüşülmesinin sebebi bu. Bu zararı aza indirmek, bunu durdurabilmek için, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bunun bu gece görüşülmesini talep ettik, onay verdik ve katkı veriyoruz.

Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, ümit ederim ki bir daha bu yanlışlıklar, bu olumsuzluklar yaşanmaz. Aynı düşünmeyebiliriz, farklılıklarımız olacak, farklı düşünebiliriz ama birbirimize tahammül etmeyi, birbirimize sabretmeyi, olgunlukla karşılamayı da başarmamız gerekiyor.

Bu kanunun, tekrar, Türk spor camiasına hayırlı, uğurlu olmasını, Meclisimize de hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.