GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:97
Tarih:17.06.2025

TAHSİN BECAN (Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 212 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime şu tespitleri yaparak başlamak istiyorum: Birinci tespit olarak, teklif 28'inci Yasama Döneminin 41'inci teklifi, 28'inci torbası, adsız olarak getirilerek sunuldu. İşte bu bile yasamaya verilen önemin üzücü bir göstergesidir.

İkinci tespit olarak Meclisin geçen iki yıllık uygulamasına baktığımızda, yasalaşan 40 kanun teklifiyle 1.300 madde yürürlüğe girdi. Bu maddenin neredeyse yarısı yani 472 maddesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü, âdeta Meclisin torba komisyonu diyebiliriz. Mecliste 19 ihtisas komisyonu var. Yaklaşık 40 kanun teklifi bugüne kadar 9 komisyon aracılığıyla gerçekleşmiştir. Bunlardan yasalaştırılan 19'u Plan ve Bütçeden, 4'ü İmar, 5'i Adalet, 4'ü Sanayi, 3'ü Sağlık, 2'si Millî Savunma, 1'i Tarım, 1'i İçişleri ve diğeri de Millî Eğitim Komisyonlarındandır; kalan 10 komisyonun ise hiçbir çalışması henüz mevcut değildir.

Üçüncü tespit olarak, teklifin esas komisyonu Plan ve Bütçe Komisyonu, tali komisyonları ise Anayasa, İçişleri, Millî Eğitim ve Millî Savunma Komisyonları. Peki, tali komisyonların görüşlerine başvuruldu mu? Maalesef hayır. Ben, Millî Savunma Komisyonu üyesiyim; ilgili maddelere ilişkin, Komisyonumuzdan bizlere bir çağrı olmadı. Gerçekten yazık. Mecliste demokratik katılımı sağlayamıyorsak toplumda müşterek uzlaşmayı nasıl sağlayacağız?

4'üncü tespit olarak da 32 maddelik bu teklifte 17 kanun ve 5 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılıyor. 4 maddesi Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine dönüştürülen Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı konusunda uyum düzenlemeleri, ancak geri kalan 26 madde ise -burası çok önemli- 703 sayılı KHK'nin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesiyle ilgilidir. Tam yedi yıl önce, 2017 yılındaki OHAL ortam ve koşullarında yapılan referandum sonrasında Anayasa'da yapılan değişikliklerden sonra uyum sağlaması amacıyla çıkarılmıştı; maddeleri konuyla alakasız bir düzenlemeydi. Bugün, Anayasa Mahkemesi iptal gerekçesi olarak o düzenlemelerin Anayasa değişikliğine uygun kapsamda olmadığı, Anayasa'ya aykırılık içerdiği ve KHK'yle düzenlenemeyecek olması kararını geç de olsa vermiştir. Şimdi ise görüştüğümüz bu teklifle ne yapılıyor? O düzenlemeler aynen yazılarak kanuna işlenmek suretiyle tekrar Anayasa'ya aykırı hareket edilmektedir.

Sayın milletvekilleri, bu tespitler çerçevesinde, adsız olan bu teklifin Millî Savunma Komisyonunu ilgilendiren maddelerine geçmeden bilinmesini isterim ki CHP'nin misyonu, özellikle 2017 Anayasa değişikliği sonucu oluşan anayasal düzenin bekçiliğinden çok, Anayasa’nın üstünlüğüne olan inancın gereğini her zaman yapmasıdır çünkü Anayasa'ya bağlılığımıza şerefi ve namusu üzerine ant içen milletvekilleri olarak bunu önemsiyor ve yürekten inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, 703 sayılı KHK'ye o gün yaptığımız itirazla, yıllar sonra da olsa, AYM'nin iptal kararı vermesi sonucu getirilen bu adsız teklifin Millî Savunma Komisyonunu ilgilendiren maddelerinden komisyon aşamasında 4'üncü, 9'uncu ve 10'uncu maddeler çıkarıldı. Bunlar; TSK'de, Sahil Güvenlik Komutanlığında ve Jandarma Genel Komutanlığında görevli teğmen, albay rütbeleri arasındaki subayların Cumhurbaşkanlığınca ihraç edilebilmesine yönelik yetkilerdi. Teklif metninden çıkarılmasını olumlu bulmakla beraber, 3'üncü maddenin de çıkarılması gerekmekteydi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel konusunda tüm kriterleri tanımlıdır. Subayların görev sürelerinin uzatılması, kısaltılması şartları bellidir. Tüm bu şartlarda hangi eksik vardı da bir başka merciye tek yetki verme ihtiyacı doğmuştur? Bu durum da şimdiye kadar bu kararı veren üst düzey askerî personeli hiçe sayarak bir şekilde onları yok görmek değil midir? Yapılacak her şeyin, alınacak her kararın Anayasa'ya ve hukuk kurallarına göre alınıp hiçbir askerî personelin hak gasbına sebep verilmemesi gerekmektedir. İşte, bu, hukuk yoluyla siyaset değil, siyaset yoluyla hukuk yapmanın bir sonucudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

TAHSİN BECAN (Devamla) - Tartışmasız, askeriye, hiyerarşik yapıya dayanır ve uzmanlık gerektiren bir meslektir. Savaş ve barış hukuku bu nedenle kendine özgü özellikleri bulunan alanlardır. Bu bakımdan, bizlerin görevi, yasama üyeleri olarak askeriyenin uzmanlık ve liyakat temelinde hiyerarşik yapısına uygun yasalar yapmak olmalıdır. Ancak esasen askeriyenin sorunu hiyerarşik yapının 15 Temmuzdan sonra giderek bozulmasıdır; önce kuvvet komutanlarının en üst düzeyde hiyerarşik komuta kademesi olan Genelkurmay Başkanlığından alınarak Millî Savunma Bakanlığına verilmesi, daha sonra da Millî Savunma Üniversitesi Rektörlüğüne de bir sivilin getirilmiş olmasıdır. Bırakalım, askeriye kendi kurallarına tabi olsun, siviller de kendi kurallarına.

Bu bağlamda, başta Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetin kurucularının bize bıraktıkları tarihsel mirasa sahip çıkarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde yeniden yapılandırıcı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanıyoruz.

Saygılarımla.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)