| Konu: | AZERBAYCAN'IN HOCALI KENTİNDE YAPILAN SOYKIRIM VE TÜRKİYE'DE ERMENİLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN KATLİAMLARA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 09.02.2012 |
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, maalesef, bizim burada konuştuklarımızı halkımız izleyemiyor. Dün de burada olanları halkımız izleyememişti. Halkımızın bizim burada ne yaptığımızı izleme hakkı vardır ve lütfen, gelin, Meclise daha fazla sansür uygulamayın, Meclis TV bu konuşulanları yayınlasın. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
Erzincan'ın düşman işgalinden kurtuluşunu, düşmana karşı kazandığı zaferin 94'üncü yıl dönümünü burada tebrik ediyorum. Sadece Erzincan'ımız değil düşman işgalinde olan, sadece Erzincan'daki vatandaşlarımıza katliamlar yapılmadı, o tarihlerde Iğdır'da, Kars'ta, Van'da ve Türkiye'nin birçok şehrinde katliamlar yapıldı ve artık bu Meclisin şimdi bir tarihsel görevi vardır, bu katliamları bu Meclisin şimdi bir gündemle değerlendirmesi lazım.
Yurt dışında bize karşı onlarca suçlama var ama Ermenilerin Türkiye'de yaptıkları katliamlar maalesef bu Meclisin gündemine gelmiyor. Yüz sene önceydi bunlar, bunları tarihçilerden oluşan komisyonlarla tartışalım ama yüz sene önceye gitmeye gerek yok, yirmi sene önce bütün dünyanın gözü önünde Azerbaycan'ın Hocalı kentinde bir katliam yapıldı ve bu katliamda yüzlerce insan öldürüldü; kadın, çoluk çocuk demeden öldürüldü ve yüzlerce insan savaşarak ölmedi, işkence edilerek öldürüldü; kafa derisi soyuldu yüzlerce insanın, hamile kadınların karnındaki bebekleri hançerlendi. Bu manzaralar bize yabancı değil çünkü Iğdır'da da aynı manzaraları yüz sene önce yapmıştı bunlar.
Bakınız değerli milletvekilleri, birkaç şeyi okumak istiyorum. İzvestiya gazetesi 4 Mart 1992 tarihinde şunu yazmış: "Kamera kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Bir kadının yüzünün yarısı kesilmiş, erkeklerin kafa derisi soyulmuştu." Bu, Türk basınının değil veya bizim yazdığımız bir şey değil, Rus İzvestiya gazetesi.
Le Monde gazetesi, bugünkü Ermeniler üzerinden prim yapmaya çalışan Le Monde gazetesi 14 Mart 1992 tarihli yazısında "Ağdam'da bulunan basın mensupları Hocalı'da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış insanlar gördüler. Bunlar Azerilerin bir propagandası değil." diye yazmış. Daha onlarca -elimde var- okuyabileceğim bütün dünya basınının yazdığı bir soykırımla karşı karşıyayız. Bu soykırımı Azerbaycan Parlamentosu soykırım olarak değerlendirdi. Biz bununla ilgili olarak yüce heyetinize, Meclise bir teklifte bulunduk ve "26 Şubat" tarihinin soykırım olarak kabul edilmesi için girişimde bulunduk. Umut ediyorum ki, inanıyorum ki, yüce Meclisimiz siyaseti bir tarafa bırakacak ve 26 Şubat tarihinde Hocalı'da yaşananlara "soykırım" diyecektir. Sadece "soykırım" demek yetmez, 26 Şubat gününün "Hocalı Soykırımı Günü" olarak da Türkiye'de anılması lazım.
De Gaulle Caddesi var Türkiye'de. Bize "soykırımcı" diyen Fransızların De Gaulle Caddesi var ve bu caddenin isminin değiştirilmesi, Hocalı'da hayatını kaybetmiş insanlarımızdan birinin isminin verilmesini de yine teklif ediyoruz. Bu manada bu sabah Dışişleri Komisyonunda bu konuyu gündeme getirmeye çalıştık ve Dışişleri Komisyonu olarak da bir açıklamada bulunalım istedik ancak maalesef Dışişleri Komisyonumuz gündemine almadı. Komisyonumuzun bu hatasını ümit ediyorum ki burada yüce Meclisiniz tekrar etmeyecektir. Bu meselenin önemini burada tartışmamız lazım ve değerli milletvekilleri, Meclisimizin özel bir oturumla, 26 Şubatın hemen öncesinde veya sonrasında özel bir oturumla bu konuyu konuşması, enine boyuna tartışması lazım.
Biz tabii bir yandan "Bir millet-iki devlet" diyorsak, Atatürk eğer "Azerbaycan'ın acısı bizim acımız, sevinci bizim sevincimiz." diyorsa, yüce Meclisimize düşen görev de, özel bir oturum yaparak Azerbaycan'ın acısını paylaşmaktır.
Ve elbette ki Türk dünyasının bütün köşesinde, hangi köşesinde olursa olsun, yapılmış olan soykırımları artık gün yüzüne çıkarmanın zamanı gelmiştir diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oğan.