GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:18.06.2025

BURAK AKBURAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 8'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce Tekin Bingöl'e ve yeni Divan üyelerine başarılar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, 8'inci maddeyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda bulunan listede yer alan "Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı" ibaresi "Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri" şeklinde değiştirilmiştir yani bu madde bu unvan değişikliğinden ibarettir.

Değerli milletvekilleri, kürsüye bu değişikliği değerlendirmek için çıkmadım. Sadece bugünün değil geleceğimizin de en kritik tehlikelerinden biri hakkında konuşma yapmak istiyorum. Konumuz çocuklarımız ama bu sefer okul başarısı, burslar, spor olanakları, yurtsuzluk gibi problemleri konuşmayacağım. Bugün çocuklarımızı görünmeyen ama çok güçlü bir tehditten, sosyal medyanın kontrolsüz ve zehirli etkisinden korumak zorunda olduğumuzdan bahsetmek istiyorum.

Sosyal medya platformları artık yalnızca birer paylaşım ve izlem mecrası değildir. Özellikle çocuklar için algoritmaların şekillendirdiği karanlık bir tünele doğru gidiyoruz. Bugün Türkiye'de 8 yaşında, 10 yaşında çocuklar Tiktok'ta, Instagram'da, Youtube'da her türlü şiddet, cinsellik, sapkınlık ve istismar içeriğine birkaç tıklama uzaklıkta. Ebeveyn kontrolünde olmayan dijital platformlardaki içerikler çocuklarımız için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu içerikler özellikle cinsellik ve kimlik üzerinden yürütülen, çocuğun zihinsel, duygusal gelişimini olumsuz etkileyebilecek bazı ideolojilere hizmet ediyor ki bunların başında LGBT propagandası geliyor. Ne yazık ki çocuklar bu içeriklere sınırsız ve filtresiz biçimde ulaşabiliyor. Bu tür içeriklerin aile değerlerimize ve Türk toplumunun kültürel yapısına uygun olmayan mesajlar taşıması, çocukların sağlıklı gelişimini gözeten ailelerde ciddi endişelere yol açıyor. Bir. çocuğun gelişimi yalnızca fiziksel değil, zihinsel, duygusal ve ahlaki yönleriyle de bir bütündür. Maalesef, bugün, bu bütünsel gelişimin gözümüzün önünde eriyip gittiği bir döneme tanıklık ediyoruz. 13 yaşında sosyal medya fenomeni olmak isteyen çocuklar, güzellik filtreleriyle beden algısı bozulan ergenler, cinsel kimlik karmaşasını teşvik eden içeriklerle yönlendirilen savunmasız çocuklar, siber zorbalığa uğradığı için içine kapanan ya da hayatına son veren gençler; bunlar artık münferit değil, sistematik bir dijital şiddetin parçalarıdır.

İşte bu gerçekleri görerek 12 Aralık 2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine Çocuk Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair bir teklif verdim; teklifle "13 yaş altı çocukların sosyal medya kullanımı yasaklanmalı, 16 yaşına kadar olan erişim ebeveyn onayına bağlanmalı, sosyal medya şirketlerine yaş doğrulama sistemlerini kurma yükümlülüğü getirilmelidir." dedim çünkü artık yalnızca bilgilendirme broşürüyle yetinmenin, ailelere görev yüklemenin de bir anlamı yok, devletimiz çocukları koruyacak refleksi ortaya koymak zorundadır.

Bu kapsamda, geçtiğimiz günlerde hazırladığım teklifin içeriğini ve uluslararası örnekleri detaylı biçimde aktardığım bir mektubu siz değerli milletvekillerimize gönderdim. Orada da vurguladığım gibi, bu konuda benzer düzenlemeler bugün Avustralya'dan Fransa'ya, ABD'den Endonezya'ya birçok ülkede hayata geçiriliyor. Biz bugün önlem almazsak birkaç yıl sonra sosyal medya kaynaklı bağımlılık, intihar, cinsel istismar vakaları karşısında sadece taziye yayınlayan, ailelere sabır dileyen ve "Bir daha yaşanmasın diye çalışacağız." diyen bir Meclis hâline geliriz. O noktaya gelmeden konuşarak, yasa çıkararak, denetleyerek yani görevimizi yaparak bu felaketi önlemek bizim elimizde.

Değerli milletvekilleri, çocuklarımızın ekran başında değil oyun parklarında, kütüphanelerde, spor salonlarında sanat ve de sporla iç içe büyümesini istiyoruz. Ebeveynin sırtına yüklenen sorumluluğu tek başına bırakmadan devletin çocuklara dijital bir koruma kalkanı oluşturması için hep birlikte çalışmalıyız. İktidar, 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etti; üzerinden altı ay geçti. Peki, biz aileye yönelik, ailenin korunmasına yönelik ne yaptık veya daha neyi bekliyoruz? Bahsettiğim konu ne muhalefet meselesi ne de iktidar; bu mesele, ülkemizin geleceği evlatlarımızın meselesi.

Bu çağrıyı sadece bir vekili olarak değil ülkenin geleceğini düşünen bir baba, bir vatandaş olarak yaptığımı ifade etmek istiyorum: Lütfen çocuklarımızı koruyalım. (İYİ PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)