GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Birleşimi yöneten Başkan Vekili Pervin Buldan’a, vefat eden eski Manisa Milletvekili İsmail Bilen’e, İstanbul’da düzenlenen “Barışın Yolunu Açmak” isimli konferansa, Şam'da Mar İlyas Rum Ortodoks Kilisesi'ne düzenlenen saldırıya, tutuklanan Avukat Mehmet Pehlivan’a ve Çağlayan Adliyesi önünde avukatlara yönelik müdahaleye ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:100
Tarih:24.06.2025

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Pervin Buldan, öncelikle sizi kutlamak istiyorum. Yeniden bu koltukta oturmanız bizim için moral ve umut kaynağı oluyor. Kolay gelsin.

Sayın vekiller, maalesef, geçmiş dönem birlikte çalıştığımız, hem nezaketi hem de diyaloğa açık tutumuyla hatırlarımızda kalmış olan Manisa Milletvekili Sayın İsmail Bilen vefat etti; gerçekten üzüldük. Bugün Meclisten uğurlandı kendisi. Kendisine Allah'tan rahmet; ailesine, sevenlerine ve AK PARTİ Grubuna başsağlığı diliyoruz.

Sayın vekiller, bu hafta sonu İstanbul'da bir konferans gerçekleşti, konferansı "Barış İçin Toplumsal Girişim" isimli bir organizasyon gerçekleştirdi. İçinde aydınların, yazarların çizerlerin, sanatçıların, akademisyenlerin buluştuğu bir toplumsal girişimden söz ediyoruz. Konferansın adı "Barışın Yolunu Açmak"tı. Gerçekten, son derece önemli tartışmalar oldu; çok farklı siyasi görüş ve toplumsal kesimleri "barışın tartışılması" ortak paydasında buluşturan bir konferans oldu yani bir yandan Sayın Bülent Arınç'ın, diğer yandan Sayın Hikmet Çetin'in tartışmalara katıldığı ve katkı sunduğu, Sayın Rıza Türmen'in açılışını yaptığı bir konferans oldu. Gerçekten, barış meselesinin demokrasiyle, adaletle, adalet alanında hukuk, yargı alanında reformla birlikte düşünülmesi önemli; bu vurgulandı bütün konferans boyunca.

"Barış" dediğimiz, sadece silahların susması değil elbette ki; farklı kimliklerin eşit ve özgürce yaşayabildiği, geçmişin acılarından ders çıkararak ortak geleceği inşa etme çabasıdır aynı zamanda ve cesaretidir aynı zamanda. Bu nedenle, bu tür çabaların, bu tür girişimlerin, bu tür konferansların, toplantıların; sivil toplum örgütlerinin, kadınların, gençlerin, derneklerin, vakıfların buluştuğu bu tür organizasyonların gelişmesi tüm toplumun ortak çabasıyla barışın filizlenmesine ve gelişmesine, kalıcı olmasına da yol açacaktır. Hem Türkiye açısından hem Orta Doğu bölgesi açısından baktığımızda bu böyle bir gerçekliktir. 10 maddelik bir sonuç bildirgesi yayınlandı bu konferansta ve özellikle Orta Doğu'da savaşın, âdeta üçüncü dünya savaşının adımlarının atıldığı bir dönemde gerçekleşmesi son derece önemliydi.

Konferansın temel mesajı kendi ifadeleriyle şöyle oldu, dediler ki: "Ülkemizin karşı karşıya olduğu bölgesel savaş tehlikesine karşı demokratik siyaset alanının geliştirilmesi, barış ve refah içinde bir arada yaşayan bir toplumun varlığı en büyük, belki tek güvencedir. Yanı sıra, Kürt sorununa Türkiye'nin demokratikleşmesi çerçevesinde çözüm öngören somut bir projenin hazırlanmasına ihtiyaç vardır. Güvenlikçi zihniyeti değiştirecek çoğulcu, katılımcı bir demokrasi projesine ihtiyaç vardır. Konferansımız sadece terörsüz Türkiye değil; mutlu, eşit, özgür barış ve refah içindeki bir Türkiye'nin ülkede yaşayan herkesin hakkı ve umudu olduğu inancıyla barış ve demokrasiyi kazanmak için bütün toplum kesimlerine, barış talebine sahip çıkma çağrısı yapmaktadır. Umudumuz ve dileğimiz odur ki bu kadim topraklara barış gelsin, hoş gelsin, sefalar getirsin." Bizler de aynı dilekleri paylaşıyoruz bu konferansı düzenlemiş olanlarla ve bu tür çalışmaların artmasını özellikle destekliyoruz.

Sayın vekiller, Şam'da Mar İlyas Rum Ortodoks Kilisesi'ne yönelik düzenlenen ve en az 30 kişinin yaşamını yitirmesine, onlarcasının da yaralanmasına neden olan saldırıyı derin bir üzüntü ve öfkeyle karşıladığımızı özellikle ifade etmek isterim. Bu menfur saldırı IŞİD tarafından üstlenilmiştir ancak bu saldırı sadece bir ibadethaneye, bir topluluğa ya da belli bir inanca yönelmiş değildir; bu saldırı, halkların birlikte barış ve eşitlik içinde yaşama umuduna, ortak yaşam tahayyülümüze yönelmiş açık bir saldırıdır. Biz bu zihniyeti tanıyoruz, bu karanlık yapıları tanıyoruz; halklara, inançlara, kimliklere düşman bu örgütler bölge halklarının barış, özgürlük ve eşitlik taleplerine karşı emperyalist çıkarlarla beslenen taşeron yapılar olarak faaliyet sürdürdüler. IŞİD ve benzeri yapılar yalnızca bölge ülkelerinin değil tüm insanlığın ortak düşmanı oldular.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.

Bugün Şam'da kiliseye saldıranlar dün Sincar'da Ezidi kadınları kaçıran, Kobani'de çocukları katleden Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldıranlardır esas itibarıyla. Bu saldırı Orta Doğu'nun çok kimlikli, çok inançlı yapısını hedef almıştır. Dini, dili, mezhebi ne olursa olsun halkların birlikte yaşama iradesi bugün en ağır biçimde sınanmaktadır hem Suriye'de hem İran'da hem Irak'ta hem Orta Doğu'nun bütün ülkelerinde. DEM PARTİ olarak bizler halkların iradesine, ortak yaşama, barışa ve demokrasiye düşman olan her türlü karanlık yapının, her türlü savaş politikalarının karşısında durmaya devam edeceğiz; bunu bir kez daha ifade ediyoruz. Bölgedeki barış çabalarını baltalayacak her tür ilişkiden radikal gruplara, örtük ya da açık destekten, savaş politikalarını teşvik eden ilişkilerden vazgeçilmesi çağrısını bir kez daha yapıyoruz. Orta Doğu'da gerçek bir barış ancak halkların eşitliğine ve iradesine, kimliğine, kültürüne saygı gösterilerek sağlanabilir. Bunu bir kez daha söyleyelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Toparlıyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Şam'daki Mar İlyas Kilisesi'nde yaşamını yitiren tüm insanları saygıyla anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Acıları acımızdır diyoruz.

Geçtiğimiz hafta İstanbul'da Sayın İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan tutuklandı. Tutuklama gerekçesini okuduk. Hiç kimse bu tutuklamanın hukuki olduğunu, avukatlıkla ilgili olmadığını söyleyemez. Bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz. Avukatların savunmanlık yaptığı için tutuklanmasını kabul etmiyoruz. Yurttaşın savunma hakkının kalmadığı yerde hukuktan bahsedilemeyeceğini bir kez daha vurguluyoruz.

Türkiye Barolar Birliğine yönelik Çağlayan Adliyesi önündeki polisin sert müdahalesini kınıyoruz. Avukatlara yönelik bu tutumun yanlış olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.

Tutuklanmayı bir cezalandırma aracı olarak gören yargıçların hukuk insanı olamayacaklarını bir kez daha vurguluyoruz.

Bir kez daha şunu 3 maddede toparlayalım ve vurgulayalım: Tüm, şu anda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Sayın Başkan, son cümlem, izin verirseniz.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Tutuksuz yargılama esas olandır, adil yargılama esas olandır ve masumiyet karinesi mahkeme kararı ortaya çıkana kadar geçerli olan ve buna uygun davranılması gereken bir ilkedir. Bunlara uygun davranmamak demek, hukuk alanında, yargı alanında gerçekten büyük adaletsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmak demektir. Bir kez daha iktidarı bu konuda uyarıyoruz ve bu krizden, hukuk alanında yaşanan adalet krizinden çıkmanın yolunun hızlı bir reform olduğunu ifade ediyoruz. Hukuku üstün kılacak, yargıyı bağımsızlaştıracak, savunmayı güçlendirecek ve halkın adalet talebini esas alacak bir iradeye ve reforma ihtiyaç var. Bunun yakıcı bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha vurgulayalım ve bu konuda Meclisin adım atması gerektiğini bir kez daha söylemiş olalım.

Teşekkür ediyorum.