| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 10.12.2011 |
BDP GRUBU ADINA ADİL KURT (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere, ülkemiz çok yakın dönemde, yakın tarihlerde büyük afetler yaşadı. Ülkemiz aktif deprem kuşağı üzerinde kabul gören bir ülke ve sıkça depremlerle yüz yüze kalıyoruz. 99 depreminden bugüne kadar ülkemizde muhtelif zamanlarda çok sıkça depremler oldu ve bu depremlerde maalesef insanlarımız yaşamlarını yitirdiler.
Tabii ki 1970'li yıllarda Lice'de meydana gelen depremi, aslında bizim depremler karşısında, sonraki müdahalelerde ne kadar adaletli, ne kadar insancıl yaklaştığımızın bir göstergesidir diye düşünüyorum.
Tarihi yanlış hatırlamıyorsam 1976'da Lice'de meydana gelen deprem sonrasında, o günden bugüne kadar, Lice'de yaşayan insanlar geçici konutlarda yaşıyorlar. O günler Lice'de yapılan geçici konutlar -yaklaşık otuz küsur yıl geçti- hâlâ geçici olmaktan çıkmadı, Lice'nin mağduriyeti ortadan kaldırılmadı.
Lice örneğini niye veriyorum biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Lice örneği, o dönem, o dönemin siyasal mülahazaları açısından çok önemli bir dönemdir. Lice'ye dönemin iktidarı -ki dönemin Başbakanı Sayın Süleyman Demirel'dir- Liceliler kendisine oy vermediği için, Sayın Ecevit'e oy verdikleri için cezalandırılmak şartıyla o günden bugüne kadar geçici konutlarda yaşıyorlar.
99'da ülkemizde meydana gelen depremde biz elbette ki olumlu bir sınav vermedik. 99'da meydana gelen depremde de biz aynı tabloyu yaşadık; enkaz altında insanlarımız can verdi, biz yine siyasi mülahazaları konuşmak durumunda kaldık. Bolu'da, Gölcük'te, Sakarya'da deprem felaketini yaşayan bu ülkenin vatandaşlarının yaraları hâlâ sarılmış değil.
23 Ekim 2011'de Van'da bildiğiniz üzere bir deprem meydana geldi. Bu depremde, bugüne kadar? "Yaklaşık rakam" diyoruz çünkü ne yazık ki 23 Ekimden bugüne kadar, hâlâ, Van depreminde -peş peşe meydana gelen iki depremde- kaç vatandaşımızın yaşamını yitirdiği konusunda net bir rakama sahip değiliz. O nedenle diyoruz ki yaklaşık 700 civarında Vanlı yaşamını yitirdi bu depremde. Cenazeler karıştırıldı, insani bir durumdur, olabilir diyoruz ama Van depreminde hâlâ kaç vatandaşımızın yaşamını yitirdiğini bilmiyorsak yaşayan Vanlıların durumunu düşünmek gerekir.
Değerli arkadaşlarımız, Van depreminden sonra biz, bariz bir bölücülük vakasıyla karşı karşıya kaldık, bariz bir ayrımcılık vakasıyla karşı karşıya kaldık. Van depreminden iki gün sonra bu Meclis kürsüsünde gerçekleştirilen konuşmaları hepiniz hatırlarsınız, hep birlikte buradaydık. Bakınız, arkadaşlar, biz kırk sekiz saat sonra bazı köylere ulaşılabildiği bilgisini burada verirken Sayın Bakan: "Abartıyorsunuz, siz Van'a gitmediniz." dediler bize. Olabilir, kürsüden bu tarz siyasi atışmalar olur, hoş karşılarız. Bir gün sonra Van Valisinin açıklaması oldu: "Efendim, ulaşamadığımız köyler var." dedi. Biz de çıkıp Sayın Bakana sorduk: "Sayın Bakan, biz sizin sözünüze güveniyoruz, sizin sözünüze inanıyoruz ama Valinin yaptığı açıklama neyin nesi?"
Şimdi, polemik konusu edilen birçok sorun var ama hakikaten biz onun polemik konusu olmaktan çıkarılmasını istiyoruz. Van -maazallah, Allah göstermesin- "İstanbul'da bir deprem olursa müdahale kabiliyetimiz ne kadardır?" diye onun ölçümü için kobay kent olarak orada uygulama baş gösterildi. Sayın Bakan kendisi ifade etti: "Kapasitemizi görmek için." Kapasitenizi niye görecektiniz? Van depreminde niye ihtiyaç duydunuz o kapasite ölçümüne? "Maazallah, İstanbul'da bir deprem olursa reflekslerimiz nelerdir onu bilelim." diye.
Değerli arkadaşlarım, bugün bile Van'da yardım eden yardım kuruluşlarıyla ilgili Valilik raporlar yayınlıyor, Barış ve Demokrasi Partisinin, ki mevcut durumda Van'ın her mahallesinde kümeler hâlinde belediyelerimiz acil durum çadırları kurmuş, acil müdahale çadırları kurmuş ve orada insanlara yardım ediyor, Van Valiliği yayınladığı raporda hâlâ "Barış ve Demokrasi Partili belediyeler de buraya yardımda bulunmuştur." demeyi kendine yediremiyor. Böyle bir ifadeden imtina ediyor.
Değerli arkadaşlarım, Van üzerine çok tartışmalar yapılacak. Sayın Bakan da çıktığında eminim ki bu konuya değinecek ve Van'ın durumuna ilişkin gerçek tablo bugün nedir bizimle paylaşacak. Öğreneceğiz, hakikaten de öğrenmek istiyoruz ama iki önemli şeye dikkat çekmek istiyoruz: Değerli arkadaşlar, Erciş'in il olması Van'ın sorunlarını çözmez. Dolayısıyla bu teklife, bu öneriye sıcak bakmadığımızı ilk günden itibaren ifade ettik. Bu tablo içerisinde Van'ın büyükşehir olacağını ilan etmek de gerçekçi değildir. Yine soruna çözüm olmaz, buna da mesafeliyiz. Van'ın sorununu gerçekçi bir zeminde tartışmamız gerekir diye düşünüyoruz.
Sayın Atalay için Meclis gündemine getirilen gensoru önergesine karşı olduğumuzu da ifade ettik çünkü Van'ın politik mülahazaların malzemesi yapılmasını da istemiyoruz, arzulamıyoruz. Farklı zeminlerde birbirimizle tartışırız, varsa eleştirimizi de sonuna kadar yaparız ama insani bir durumu politik mülahazanın malzemesi yapmayız, buna taraf olmayız en azından. Dolayısıyla, eğer bugüne kadar Van afet bölgesi ilan edilmemişse, bu Hükûmetin ayıbıdır. Yasal olarak, 7 üstü depremlerde deprem felaketi yaşayan bölgeler afet bölgesidir değerli arkadaşlarım ama afet bölgesi ilan edilmedi. Hadi, her söylenen sözden nem kapmayalım ama Sayın Başbakan çok açık, net söyledi: "Afet bölgesi ilan etmemizi istiyorlar. Nedenini size söyleyeyim değerli vatandaşlarım çünkü belediyelere çok para vermek durumunda kalacağız, onlar da malum yerlere aktaracaklar." diyor. Yenilir, yutulur cinsten laflar değil değerli arkadaşlarım, yenilir, yutulur cinsten laflar değil bunlar. Evet, siyaset yapıyoruz, birbirimizi eleştireceğiz, rekabet edeceğiz ama bu lafları da, insani durumlar üzerine, sarf etmememiz gerekiyor. Herhangi bir belediyemiz bir yere tek kuruş para göndermişse -ki her gün inceliyorsunuz- cezasını kesersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL KURT (Devamla) - Sayın Başkan, sanırım süreler bitti. Bu konuyu herhâlde çok tartışmak durumunda kalacağız.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kurt.