Konu: | Çocukların iktidara verdiği karneye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 101 |
Tarih: | 25.06.2025 |
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum saygıdeğer milletvekilleri.
Geçtiğimiz günlerde öğrencilerimiz karne aldı; hepsini tek tek tebrik ediyorum, alınlarından öpüyorum, başarılar diliyorum. Peki, biz öğrencilere karne verdik ama öğrenciler iktidara nasıl bir karne verdi, çocukların karnesi nedir? Bir ona göz atmak istedim bugün bazı rakamlarla, bazı bilimsel verilerle.
Bakın, dünyada çocuklarına bayram hediye etmiş tek ülkedir Türkiye Cumhuriyeti, tek devlettir Türkiye Cumhuriyeti devleti fakat maalesef çocuklarını ihmal eden bir ülke hâline geldik. 720 bin çocuk işçimiz var, tam 720 bin. 1 milyon yavrumuz okula gidemiyor ve her yıl maalesef 70'ten fazla çocuğumuz iş kazalarında hayatını kaybediyor. Cumhurbaşkanlığı raporlarında var, 50 bin yavrumuz sokaklardan toplanmış dilencilik yaparken. Türkiye'nin düştüğü hâle bakın ve maalesef rakamlara baktığımız zaman suça karışan çocuklar, istismara uğrayan çocuklar, inanılmaz rakamlarla karşı karşıyayız. 2024'ün rakamları henüz elimizde yok ama 2023'ün rakamları korkunç: 537.583 çocuğumuz maalesef 2023 yılında adli makamlarla tanışmış o ya da bu gerekçeyle. 178.834 yavrumuz suça sürüklenmiş, 242.875 çocuğumuz da mağdur edilmiş ve ne yazık ki -bu rakam son derece vahim- 25.700 çocuğumuz cinsel istismara maruz kalmış, bir daha söylüyorum, 25.700 çocuğumuz cinsel istismara maruz kalmış, her Allah'ın günü 70 çocuk demek bu. Biz nasıl böyle bir ülke olduk ya, nasıl bu hale geldik biz? Bakın, geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığı bir operasyon yaptı, 110 çocuk torbacılık yaparken sokaklardan toplandı. Biz bunların üzerine gitmeyeceğiz de neyin üzerine gideceğiz Allah aşkına!
Şimdi, elimde bir rapor var, hani, "Niye bu kadar çok cinsel istismar artıyor?" diye konuşuyoruz veya konuşmamız gerekiyor ya; bir istismarcı, Diyarbakır'da, kendisi TRT Bölge Müdürlüğünde güvenlik görevlisi ve bir yavruya istismarda bulunmuş, cinsel tacizde bulunmuş. İstismara maruz kalan bu yavrunun ailesi mahkemeye vermiş, bununla ilgili dava süreci görülmüş ve mahkûm olmuş. Alınan ceza son derece yetersiz, son derece yetersiz bir cezadan bahsediyorum. Başka bir medeni ülkede olsa ömrü boyunca cezaevinden çıkamaz. Araştırdım "Ne var arkasında?" diye, baktım ki çok önemli bir AK PARTİ'li milletvekilinin yeğeni ve daha vahimi ne, biliyor musunuz? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı bütün vakalarda müdahil olarak girer mahkemeye, o çocuğun, o mağdurun hakkını savunur ama bu olayda, maalesef, mahkemeye müdahil olmamış.
Buradan Sayın Bakana sesleniyorum: O mahkemeye gidip niye müdahil olmadın, tecavüz edilen o yavruya niye sahip çıkmadın; acaba, tecavüz eden kişinin arkasında bir siyasi güç vardı, ondan mı? Bu Genel Kurul kapanmadan Sayın Bakandan bununla ilgili cevap bekliyorum.
Tabii, genel olarak baktığımızda, çocuklarla ilgili 2025'in ilk beş ayındaki raporlara göz attığımızda son derece vahim bir gerçekle karşı karşıya kalıyoruz. Bakın, 365 yavrumuz, 365 çocuğumuz önlenebilir sebeplerden dolayı hayata veda etmiş. Korkunç rakamlardan bahsediyoruz, inanılmaz bir tablodan bahsediyoruz. 7'si akran şiddetinden can vermiş, 10'u ev içi şiddetten hayata veda etmiş -vahamete bakar mısınız- 4 yavrumuz cinsel şiddetten hayata veda etmiş beş ayda bu ülkede -2025'in ilk beş ayından bahsediyorum- ve 9'u da çocuk cinayeti. Kadın cinayetlerinden konuşuyoruz; Allah aşkına, "Türkiye Yüzyılı" dediğiniz bu yüzyılda çocuk cinayetlerinden de mi bahsedeceğiz? Ve böyle bir tablo; bakın, 2 çocuğumuz motokurye kazasında hayata veda etmiş, demek ki motokuryelik yapıyor. Bahsettim ya az önce, 720 bin çocuk iş yapıyor, işçi olarak çalışıyor diye.
Bakın, bu tablolarla Türkiye'nin yoluna devam etmesi mümkün değil. Çocuklara sahip çıkmak mecburiyetindeyiz, çocukların karnını doyurmak mecburiyetindeyiz.
Elimde bir başka veri -TÜİK'in verisi- daha var: 2022'den 2023'e 0-5 yaş arası çocuk ölümlerinde tam yüzde 30 artış var. Yunanistan'a baktım, Bulgaristan'a baktım, ölüm oranları düşüyor; bizim ülkemizde yüzde 30 artış var. Bunun sebebini birilerinin izah etmesi lazım. Ben söyleyeyim hekim olarak: Açlıktan dolayı, sefaletten dolayı, yokluktan dolayı hayata veda ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bakın, bir başka çocuk, 7 yaşında yavrumuz. Geçtiğimiz günlerde Yozgat'ta beş yıldızlı şu otelde yüzerken hayata veda etti. Maalesef otelde hiçbir önlem alınmamış, can simidi dahi yok ve beş yıldızlı bir otel. Otel, oradaki Özel İdareden bazı siyasilere peşkeş çekilmiş. Bir daha söylüyorum: Bazı siyasiler var arkasında, tartışma yaratmamak için kimler olduğunu söylemeyeceğim iktidara ama bunun arkasına düşmek gerekir. Ve maalesef Turizm Bakanlığı bir sertifika vermiş, hani şu, Yunan sularında 1,5 milyar liralık yatlarla keyif çatan Bakan var ya "Güvenli oteldir bu." demiş, sertifika vermiş -Turizm Bakanı- ve bizim 10 yaşındaki yavrumuz göz göre göre beş yıldızlı otelde hayata veda etti. Şimdi, niye bunları anlattım? Turizm Bakanlığıyla ilgili söyleyecek şeylerim var da onun için anlattım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - İstirham ediyorum, tamamlayacağım, konu önemli Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bakın, Kartalkaya yangını olduğunda çok tartışıldı, buradan ifşa ettim ve ilan ettim, dedim ki Turizm Bakanına: "Sen o yangının olduğunu saat 03.40'ta öğrendin -biliyorum o saatte öğrendiğini- peki, yangın mahalline hangi saatte gittin?" Cevap veremedi. Ben biliyorum hangi saatte gittiğini. Ne yapıyordu biliyor musunuz? Sabah saat yedide, orada yangın olduğunu bilmesine rağmen, bizim Turizm Bakanı Marriott Otel'de "smoothie"sini içip "gym" yapıyordu, spor yapıyordu ve kalkıp da olay mahalline bile gitmedi. Peki, böyle bir Bakan geldi de o yangın komisyonunda bir kere olsun ifade verdi mi, bir kere olsun açıklama yaptı mı, bir kere olsun izahat yaptı mı? Hayır, Komisyona dahi gelmedi. Elimde o Komisyonun bilirkişi raporu var, yazdığı notlar var, diyor ki bilirkişi: "Birinci derece sorumlu Turizm Bakanlığının bürokratlarıdır, Çalışma Bakanlığının bürokratlarıdır." Bilirkişi yazmış buraya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitireceğim, istirham ediyorum.
BAŞKAN - Buyurun, lütfen tamamlayın.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Aynı şekilde, Komisyonda "Turizm ve Çalışma Bakanlığının bürokratları soruşturulsun." demiş, burada notları var, burada aynı zamanda mahkemenin talebi var, "Turizm Bakanlığının ve Çalışma Bakanlığının bürokratları soruşturulsun." demiş.
Şimdi, elimde bir yazı daha var, altında Mehmet Nuri Ersoy'un imzası olan bir yazı, geçen hafta yazmış bu yazıyı, diyor ki: "Ben bürokratlarımı soruşturtmam, izin vermem." Bakanlık bürokratlarının soruşturulmasına izin vermedi. Şimdi, niye vermedi, onu açıklıyorum, bütün Türkiye duysun niye verilmediğini. Bir isim var burada, işaretledim, bir isim var, çok önemli bir isim: Neşe Çıldık. Kimdir Neşe Çıldık, biliyor musunuz? Turizm Bakanının Etstur'daki kendi özel, şahsi şirketindeki müdürüydü. Aldı, bunu Turizm Bakanlığına getirdi, Yatırım Genel Müdürlüğünün başına getirdi; en önemli, en stratejik yerin başına getirdi. Peki, bu daire ne yapıyor? Bu daire ülkenin varlıklarını peşkeş çekiyor! Şimdi, size...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitireceğim, istirham ediyorum, bitireceğim. Ne olursunuz bağışlayın, bir daha söz almayacağım.
BAŞKAN - Sayın Başkan, lütfen tamamlayalım.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bakın, şurada görüyorsunuz, Bodrum'un en kıymetli koylarıdır bunlar; Kissebükü Koyu, "Halikarnas Balıkçısı"nın mavi turunu başlattığı yer, dünyanın en güzel koyudur. 95 bin metrekarelik arazi burada önce AKP iktidarının ilk yıllarında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Sayın Bakanın şirketine verildi. Daha sonra Bakan ne yaptı, biliyor musunuz? Kendisi Bakanlığa geldiği zaman oradaki arazilerin, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı orman arazilerinin tam 25 bin metrekarelik bölümünü Turizm Bakanlığına aktardı. Sonra ne yaptı? Turizm Bakanlığından kendi şirketine aktardı. Şu güzelim koyları Turizm Bakanlığı önce Bakanlığa, ardından da Bakanın şahsi şirketine aktardı. Peki, bunun altında kimin imzası var, biliyor musunuz? Hepsinin belgeleri burada, Neşe Çıldık'ın imzası var. Sayın Bakanın özel şirketinden getirip Bakanlığa atadığı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bir cümle istirham ediyorum, bitireceğim; söz veriyorum bitireceğim.
BAŞKAN - On dakika oldu Sayın Başkan.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bağışlayın beni, istirham ediyorum, bitireceğim.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Bakanın özel şirketinden getirip de daha sonra Bakanlığa Genel Müdür olarak atadığı Neşe Çıldık'ın imzaları var; buyurun, imzası da burada. Ve bu kişi oradaki mahkeme tarafından suçlu görülmüş ki, Komisyon tarafından suçlu görülmüş ki, aynı zamanda oradaki bilirkişi heyeti tarafından suçlu görülmüş ki, denmiş ki: "Bunu soruşturalım." Bakanlığa yazı yazmış kanun gereği. Bakan Bey'imiz de diyor ki: "Ben bunu asla soruşturmaya müsaade etmem çünkü o benim şirketimden getirdiğim kıymetlimdir çünkü o benim kendi şirketlerime Bakanlığımdan arazileri tahsis ettiğim müdürümdür." Tarihine de baktım; Sayın Bakan herhâlde bu ret yazısına kendisi Yunan sularında keyif çatarken, o 1,5 milyar liralık yatıyla jakuzisinde eğlenirken, millet aç ve sefilken, milletin karnı doymazken bu imzaları attı. Aziz Türk milletinin takdirlerine ve tensiplerine arz ediyorum bu manzarayı.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)