| Konu: | İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 02.07.2025 |
SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Siirt) - Teşekkürler Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizleri izleyen halklarımızı ve cezaevlerinde siyasi tutulan rehine arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Evet, iklim krizi günlerdir hepimizin gündeminde, haftalardır hatta. Maalesef, artık bu, geleceğe dair bir senaryo değil bugünün acı gerçeğidir çünkü kuraklık, sel, aşırı sıcaklık, orman yangınları; bu felaketler artık mevsimlerle sınırlı değil, her an, her yerde kapımızda. Hatta burada çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: 30 Haziranda, yazın ortasında Sivas'ta kar yağdı, artık gerisini siz düşünün diyeceğim ama eğer düşünseydiniz bugün bunları konuşmuyor olacaktık. Zira, yıllardır bilim insanları, çevreciler, ekolojistler "Doğayla inatlaşamazsınız." diyor, "Doğayla savaşamazsınız." diyor, "Kaybeden siz olursunuz." diyor ama kimse seslerini duymuyor maalesef. Nitekim, her doğal afetin bir felakete dönüştüğü ülkemizde kaybettiğimiz gün gibi ortadadır: Küresel sıcaklık artışı geri dönülemez bir eşiğe yaklaştı, gıda krizleri, su kıtlığı, biyolojik çeşitlilik kaybı dünyanın dört bir yanında yaşanıyor. Türkiye de bundan muaf değil, üstelik Türkiye iklim krizine karşı en kırılgan coğrafyalardan biridir ama ne yazık ki alınan önlemler göstermelik, hazırlanan yasalar ise şirketlerin kârını halkın ve doğanın önüne koyan yasalar olmaktan öteye gitmiyor.
Bugün burada tartıştığımız İklim Kanunu Teklifi de maalesef bu gerçeğin bir yansıması. "Paris Anlaşması" diyorsunuz ama ortada ne bir net sıfır emisyon hedefi var ne bir yol haritası ne de bir tarih. Sonra da "İklim Yasası" diyorsunuz. Bu yasa iklim yasası değil maalesef, bu yasa iklim krizini çözmek için de değil, doğa talanını hukuki kılıfa sokmak için hazırlanmış bir yasadır. Bu gerçeğin en acı örneklerini de Türkiye'nin her yerinde yaşadığımız gibi ilim olan Siirt'te de yaşıyoruz. Siirt'in suyunu, dağını, vadisini, yaşamını yok eden HES'ler, RES'ler ve GES'ler adı altında yapılan rant projeleri doğayı değil sadece şirketlerin kasasını besliyor. Siirt'teki Zorava Çayı -ki bir doğa harikasıdır- bunun en somut örneklerindendir. 2015 yılında köylülere sorulmadan, etkileri anlatılmadan, tüm itirazlara rağmen bir HES inşa edildi orada. Ne oldu? Orada doğal su kaynakları kuruma noktasına geldi, ekosistem çöktü, tarım ve hayvancılık neredeyse durma noktasına geldi, insanlar göçe zorlandı, yerinden edildi, doğanın dengesi altüst oldu ama halk susmadı; bu iktidar da durmadı tabii, ikinci bir HES inşa etmek istedi, bölge halkı da buna karşı hukuki mücadele başlattı ve kazandı ancak bu iktidar ne yaptı? Mahkeme kararını bile tanımadı, hukuku eğip büküp halkın kazandığı hakkı şirketlerin lehine çevirmeye çalıştı. İşte sizin iklim ve çevre anlayışınız tam olarak budur!
Siirt'te baraj üstüne baraj yaptınız, bölgenin mikroiklimini yok ettiniz, kuraklığı ve çölleşmeyi hızlandırdınız. Halk bundan ne kazandı? Ben söyleyeyim: Kocaman bir sıfır kazandı. Su yok, tarım yok, hayvancılık yok ama elektrik şirketlerinin kârı, sıfırları katlanarak devam ediyor. Bugün getirdiğiniz bu İklim Kanunu Teklifi halka şunu söylüyor: "Sen üretme, tüket; biz doğanı da suyunu da sattık, yakında havayı da sana parayla satacağız."
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Hiç de öyle bir şey demiyoruz.
SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Devamla) - Böyle bir iklim yasası olmaz, olur mu hiç? Olmaz. Yani bu iklim yasası doğayı koruyor mu? Hayır. Bu iklim yasası halkı koruyor mu? Hayır. Tarımı destekliyor mu? Hayır, hiçbiri yok. Dolayısıyla bu iklim yasası ancak patronların kasasını koruyor ve halkın hiçbir çıkarı yok bundan. Eğer gerçekten bir iklim yasası yapmak istiyorsanız, önce Zorava Çayı'ndaki halkın sesine kulak vereceksiniz. Yani öyle iklim yasası yapıyoruz deyip geçmeyeceksiniz, Siirt'in, Şırnak'ın, Dersim'in, Muğla'nın, Artvin'in derelerinin, vadilerinin, ormanlarının sesine kulak vereceksiniz. Aksi takdirde bu teklif bir yasa değil doğanın ve geleceğinin yok edilmesinin resmî belgesi olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Devamla) - Teşekkürler.
Biz buna asla sessiz kalmayacağız dün kalmadığımız gibi. Özetle; İklim Kanunu Teklifi, çevresel yıkımın bütüncül bir şekilde ele alınmaması nedeniyle, iklim değişikliğiyle mücadele etmektense, tam tersine, doğayı talan edecek diyoruz ve buradan bir kez daha söylüyoruz: Artık halkın, doğanın sesine kulak verin. Bu, her gün getirdiğiniz yasalardan biri diğerini aratıyor ve halkın sesine kulak kesilin. Bu halkı, doğayı gözetmeyen yasalardan bir an evvel vazgeçin diyoruz. Bu sadece bizim için değil; bu, yarın için; bu, herkes içindir. Bu sorumlulukla yaklaşın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)