GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:104
Tarih:02.07.2025

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; önce geri çekilip, sonra bir kez daha iktidarın "iklim" adı altında getirdiği ama özünde sermayenin çıkarlarını gözeten bu kanunla ilgili geçici maddeleri de aslında laf ebeliğinden ibaret ve kandırmacadır. Gayet açıktır ki bu iktidar, tabiatı değil hususen yandaş sermayeyi kollayan, halka değil ranta fırsat tanıyan kararların arkasına sığınmaktadır. Ne diyor bu geçici maddelerin 2'ncisinde? "Cumhurbaşkanının onayıyla iklim eylem planları süresiz uzatılabilir." Yani tam taslakta, yıl sonuna kadar hazırlanacak plan Cumhurbaşkanlığının iradesiyle bir yıla kadar uzatılacak, belki ikiyi de bulacak. Böylece hiçbir zaman net hedef belirlenemeyecek, hiçbir somut iş programı açıktan bağlanamayacak. Bunun asıl adı, taslağın gözettiği sermayeyi rahatlatma operasyonudur. Amaç net; taahhütleri şimdiden ertelemek, yükümlülükleri belirsiz yamaçta bırakmak. Böylece, yatırımcılar diyor ki: "Haydi; karbon ticareti geldi, ofset sistemi geliyor ama yükümlülük yok, yeşil taksonomi var ama bağlayıcı kriter yok." Bu niyet, sermaye için fırsat yaratmak, halk için ise belirsizlik ve gecikme yaratmaktır. Esasen şu ana kadar bütün konuşulanlar, görebilecek gözler, duyabilecek kulaklar, kabul edecek vicdanlar için bu iklim yasasıyla alakalı her şeyi apaçık ortaya koydu.

Efendim, kıymetli, muhterem milletvekilleri; bir başka konuyu, burada, yalnızca Bursa'mıza özel bir sorun olmaktan öte, topyekûn inşaat sektörünü yakinen ilgilendiren bir olumsuzluğu paylaşmak istiyorum. Efendim, umutla, hayalle, alın teriyle inşa edilmiş binlerce yuvanın betonla, demirle, çimentoyla nasıl kâbusa dönüştüğünü paylaşalım. Biliyor musunuz ki konkordato ilan eden Bursa merkezli Atış Yapı yalnızca iflas eden bir şirket değil aynı zamanda iflas eden bir sistemin aynasıdır. Şirketin özellikle Bursa'da "Smart" ve "Babylon" adı altında pazarladığı projeler binlerce aileye sıfır daire değil sıfır umut, bitmeyen borç, yıkılmış hayal satmıştır. Kimi peşin ödemiş, kimi senetle borçlanmış, bir ömür çalışmış, tırnağıyla kazımış bu insanlar şimdi ortada ne evlerini görebiliyorlar ne de muhataplarını. Ama ne ilginçtir, şirket konkordato hazırlığı yaptığı dönemde bile satışlara devam etmiş yani göz göre göre insanları yanıltmasına, aldatmasına, kandırmasına âdeta sistem göz yummuş. Bu, sadece bir konut dolandırıcılığı değil; bu yaşananlar, şeffaflıktan uzak belediyeciliğin, denetlenemeyen şirketleşmenin ve rant odaklı şehircilik anlayışının trajik sonucudur. Şimdi soruyorum: Özellikle Babylon'da teslim edilmeyen dairelerin ruhsatı gerçekten var mıydı? Belediyeler bu projelerin süreçlerinde nasıl bir rol oynadı? Şirketin kasasından çıkan paralar başka şirketlere aktarıldı mı? Kamu bankaları neden yalnızca alacağını koruma peşinde ama halkın hakkını gözetme derdinde değil? Ve en önemlisi, nerede bu devlet? Bu milletin hakkını kim koruyacak?

Bugün, Bursa'da Atış Yapı mağdurlarının sayısı aileleriyle birlikte 40 bine yaklaşmış. Bu, küçük bir ilçenin nüfusu demektir ve biz bu kadar insanı "ticari risk" deyip kaderine terk edemeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Bu kürsüden, özellikle buradan Bursa'nın iktidar milletvekillerine sesleniyorum: Kadim dostunuzdu, fotoğrafları hep beraber çektiriyordunuz, kurdeleleri birlikte kesiyordunuz, yanında fotoğraf veriyordunuz; şimdi, bu kadar mağdur ailenin, bu kadar mağdur yatırımcının, lütfen derdine, acısına ortak olun, çözüme ortak olun. Bu mesele hukukun, adaletin, kamunun vatandaşına sahip çıkıp çıkmaması meselesidir. Efendim, biz susmayacağız, biz görmezden gelmeyeceğiz; bu ülkenin bir vatandaşı dahi mağdur oluyorsa sorumluluğu taşıyacağız.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)