GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:104
Tarih:02.07.2025

SERKAN SARI (Balıkesir) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, İklim Kanunu Teklifi'nin 20'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Karbon salımının azaltılması için uzun yıllardır bizler de bir kanunun hazırlanmasının zorunluluğunu dile getiriyorduk fakat hazırlanan kanun teklifi ne yazık ki katılımcı ve kapsayıcı olmamıştır. "Ben yaptım oldu" mantığıyla sarayda hazırlanan, sivil toplum örgütlerini, sendikaları, yerel yönetimleri, vatandaşı muhatap almayan bu kanun teklifinin ne yazık ki sağlıklı sonuçlar doğurmayacağını buradan bir defa daha vurgulamak istiyorum. Kapsadığı tek bir kesim var, sermayedar sahibi olan yandaşlarınız. Küçük ölçekli sanayi tesislerine, çiftçilerimize yeşil dönüşüm sürecinde koruyucu tedbirler alınmamış, destekler açıklanmamıştır. Üreticinin sekteye uğramadığı, çalışan emekçinin haklarının korunduğu bir şekilde düzenleme yapılması gerekirken ne yazık ki sizler küçük üreticiyi, çalışanlarımızı, emekçilerimizi, çiftçilerimizi unutmuş durumdasınız. Tek derdiniz var, yandaş sermayenizin haklarını, hukukunu koruyabilmek. Her şeyden önce doğamıza sahip çıkmalıyız. Biz doğayı yalnızca üzerinde yaşadığımız bir toprak parçası olarak görmüyoruz. Atalarımızdan miras, geleceğimize emanet olarak görüyoruz. Mirasyedi evlat gibi topraklarımızı, havamızı, suyumuzu satamazsınız. Kuzey Kafkasya efsanelerinde Çerkez kahramanları ormana baltayla değil saygıyla girerdi; ağaç kesilmeden önce izin alınır, suya adım atmadan önce selam verilirdi çünkü Çerkezler bilirdi, doğa bir sessizlik değil bir dildir. Ormanı yandığında değil yeşilken korumalıyız. Nehri kuruduğunda değil akarken sevmeliyiz. Buğdayı biçtiğimizde değil ektiğimizde şükretmeliyiz. Doğayı korumak sadece gelecek kuşaklara bırakılacak bir miras değil atalarımıza olan borcumuzdur. Biz bu toprağın sahibi değil emanetçileriyiz, bunu unutmamalıyız. Unutmayın, bir ağaç susabilir ama ölmeden önce her şeyi anlatır. Bir nehir kuruyabilir ama çekilmeden önce hepimizi uyarır. İklim krizi doğanın bize çok ciddi bir uyarısıdır. Bu uyarıya kulak vermek ve bu iklim kanunu teklifini Meclisimizde sağlıklı bir şekilde görüşmek zorundayız. Az sonra kollarını bu kanun teklifini kabul etmek için havaya kaldıracak milletvekillerine sesleniyorum: Bizleri dinlemiyorsanız sustuğunu sandığınız ağaçları dinleyin; kuruyan, her geçen gün zehirlenen nehirlerimizi, göllerimizi, derelerimizi dinleyin. Ben bu isyanı memleketim Balıkesir'de görüyorum. Kepsut'unda, Gönen'in akarsularında, Manyas'ta, Kuş Gölü'nde, Bandırma'da, Edremit'te, Ayvalık'ta, Burhaniye'de kirlenen denizlerimizde; Sındırgı'da, İvrindi'de, Altıeylül'de, Bigadiç'te, Kaz Dağları'nda, Madra Dağı'nda, Ulus Dağı'nda altın, gümüş, bakır gibi birçok maden için ağaçlarımızı katlettiğinizde görüyorum. "İklim kanunu" diye burada kabul etmek için kollarınızı sıvadığınız bu teklifle iklim krizinin tüm çıplaklığıyla insanlığı uyardığı bir çağda siz Türkiye'yi çevre, insan sağlığı ve doğa mücadelesinde arka saflara sürüklüyorsunuz. Çünkü güzel ülkemizi, verimli topraklarımızı, cennet doğamızı, doğal yaşamı yirmi üç yıldır düşmanca politikalarınızla adım adım çöküşe sürüklediniz hem de göz göre göre. Yirmi üç yıllık iktidarınızda 3,5 milyon hektar tarım arazisi yok oldu. Toprağına, havasına, suyuna sahip çıkmayan bu kanun teklifini Meclisten geçirmek uğruna kollarınızı havaya kaldıracaksınız el birliğiyle. Ne için? Rant uğruna. Bir zamanlar bereketin simgesi olan topraklarımızı talana, hoyratlığa kurban edeceksiniz. Tarih sizi bu utançla yargılayacak. Toprağına sahip çıkmayan vatanına sahip çıkamaz. (CHP sıralarından alkışlar) Toprak ana ağlarsa hiçbir evlat huzur bulamaz. Yirmi üç yıldır vatan topraklarının anasını ağlattınız!

Bu kanun teklifine baktığımızda doğamızın değil bir avuç yandaş sermayenin sahibinin çıkarlarını korumak için uğraştığınızı açık, net bir şekilde görüyoruz. Gerekçesinde ne kadar "Karbon salımını azaltacağız." denilse de teklifin kendisinde doğayı koruma iradesi yok. Aksine, bu yasa teklifiyle karbon salımını alınıp satılabilen bir metaya dönüştürdünüz. "Ne satarsam kârdır." mantığı bu kanun teklifinin iliklerine kadar işlemiş durumda. Emisyon borsası kurup tacirlik yapacaksınız. Doğayı kirletmenin parasını cebinize koyacaksınız, parası olan doğayı dilediği kadar kirletecek; vicdan bunun neresinde, soruyorum sizlere. "Paran varsa kirlet, paran kadar kirlet." mantığı bu. Bu teklif doğayı satan, ticari bir mal olarak gören, kanunun uygulamasıyla emekçiyi yok sayan, küçük çiftçi ve hayvancılıkla geçinen köylümüzü unutan anlayışın en somut göstergesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SERKAN SARI (Devamla) - Bugün, Türkiye'de yirmi üç yıllık AKP iktidarının bilançosu kuruyan topraklar, kesilen ormanlar, kirlenen nehirler, denizler, göller, yok edilen canlar ve yitirdiğimiz geleceğimizdir. Orman Kanunu iktidarınızda 29 kez değiştirildi. Sadece İstanbul Havaalanı için 13 milyon ağacı kestiniz. Altın hırsınız yüzünden Kaz Dağları'nda 200 bin ağacı kestiniz. Kömür hırsınız yüzünden Akbelen'de 65 bin ağacı kestiniz. Gözünüz doymadı, hırsınız bitmedi. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu yasa teklifi iklim krizini değil sermayenin krizini çözmeye çalışan bir plandır. İklim krizine karşı topyekûn bir mücadele de ancak Orman Kanunu, Su Kanunu, Kıyı Kanunu, Tarım Kanunu, Mera Kanunu gibi temel kanunlarımızı içine alan kapsayıcı bir şekilde planlanacak bir düzenlemeyle mümkün kılınacaktır.

Bu düzenlemeyi reddediyoruz. Sizlerden de bu düzenlemeye "ret" oyu vermenizi talep ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)