Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 107 |
Tarih: | 09.07.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Bugün bizim İYİ Parti Grubu olarak araştırma önergemizin konusu, tarım sektörünün, çiftçilerimizin yüksek borçlulukları ve biraz da bu borçluluğa neden olan yetersiz bütçe destekleri konusu olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı 28 Haziran 2025'te Ziraat Bankası 4'üncü Tarım Ekosistemi Buluşması'nda bir konuşma yapıyor, her zamanki gibi, tabii, okuyor. Okuduğu metinde Ziraat Bankasının tarım sektöründe kullandırdığı kredilerin 700 milyar lirayı aştığını coşkulu bir şekilde söylüyor Sayın Cumhurbaşkanı. Belli ki metni Ziraat Bankası yetkilileri yazmış. Tabii, bir yerde kredi varsa öbür tarafta da borçluluk vardır yani geldiğimiz noktada, Sayın Cumhurbaşkanı çiftçilerin borcunun ne kadar fazla olduğuyla övünür bir noktaya gelmiştir. Tabii, ilginç olan diğer bir husus: "Faiz haramdır." diye iktidara gelenler iktidar serüvenlerinde en son noktada "Şu kadar fazla kredi verdik."le övünür hâle gelmişlerdir, bunu da özellikle AK PARTİ Grubunun takdirine bırakmak istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii "Bu kadar kredi aldılar, kredi çok arttı, çok kredi veriyoruz." falan diyor. Hani "Bu kredi ne için alındı? Tarım sektörü çok mu büyüyor yani yatırım mı yapılıyor?" diye baktığımızda aslında bunu göremiyoruz. Şu grafiği göstereceğim: Burası AK PARTİ hükûmetleri dönemidir. Şu taraftaki tarım sektörünün büyümesi -ekrandan görünüyor değil mi- burası da toplam millî gelirdeki büyüme. Yani AK PARTİ hükûmetleri döneminde tarım sektörü yaklaşık yüzde 2,5 büyümüş ama toplam millî gelir yüzde 5,3 büyümüş. Dolayısıyla yani bu borçlar daha fazla yatırım yapmak, daha fazla üretim yapmak için alınmış borçlar değil günü kurtarmak için alınmış borçlar olduğu çok net bir şekilde bu grafikte aslında görünüyor.
Şimdi, diğer taraftan, baktığımızda, tabii, tarım sektörünün borcu sadece Ziraat Bankasına değil, diğer bankacılık sistemine de borcu var. Onun dışında, işte PANKOBİRLİK gibi, Tarım Kredi gibi birliklere borçları var, artı piyasaya olan borçları var. Diğer tarafları çok fazla takip edemiyoruz, düzenli verisi yok ama bankacılık sistemine olan borcu nasıl gelişmiş nominal rakamlar üzerinde şöyle gösterebiliriz: 2004 yılında 5,9 milyar TL çiftçilerin bankalara olan borcu değerli arkadaşlar, 2025'in ilk çeyreğine geldiğimizde bu borç 5,9 milyar TL'den 1 trilyon 84 milyar liraya çıkmış, tam 184 katına yükselmiş. Evet, tarım sektörünün geldiği durum bu, Sayın Cumhurbaşkanının da övündüğü bu yani bunu anlamak mümkün değil.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Nominal mi, reel mi Erhan Bey?
ERHAN USTA (Devamla) - En zayıf olduğu noktadan Cumhurbaşkanına bir konuşma yaptırıyorlar, demek ki bu konuşmaları yaptığı metni, okuduğu metni analiz etmiyor diye anlıyoruz biz buradan.
Şimdi birazdan "Nominal üzerinden konuşmak çok doğru olmayabilir." diye itirazlar gelebilir, o yüzden rasyolar üzerinden bakalım.
Değerli arkadaşlar, burada mavi olan çizgi tarımsal destekler. Sol eksene bakacağız. Tarımsal desteklerin 2004'ten sonra nasıl aşağı doğru geldiğini çok net bir şekilde görüyoruz. Neye oranı? Tarımsal hasılaya oranı yani devletin bütçeden yaptığı desteklerin toplam tarım üretimine veya çiftçilerin toplam gelirine oranının zaman içerisinde nasıl aşağı doğru geldiğini, yüzde 4'ün altına indiğini çok net bir şekilde görüyoruz. Buna karşılık ne olmuş? Şu da -Selami Bey size cevap- kredilerin toplam hasılaya, tarım hasılasına oranı. Kaçmış mesela 2004 yılında? Yüzde 10'u kadarmış yani çiftçinin gelirinin yüzde 10'u kadar borcu varmış bankacılık sistemine; şu anda bu borç yüzde 42'ye gelmiş değerli arkadaşlar, dediğim gibi, bunun içerisinde piyasaya olan borçlar, birliklere olan borçlar gibi diğer borçlar da yok. Çiftçinin geldiği durum bu, Sayın Cumhurbaşkanı bu manzarayla övünüyor; nasıl övünüyor tabii, bunu anlamak mümkün değil.
Millî gelire oran olarak da baktığımızda aynı hikâyeyi görüyoruz değerli arkadaşlar. Bu da hem kredilerin hem de tarımsal desteklerin millî gelire oranıdır. Kredilerin millî gelire oranı hızlı bir şekilde yükselirken desteklerin bütçe... Bakın arkadaşlar, tarım sektörü bütün dünyada desteklenir, desteklemediğiniz zaman tarım sektörü ayakta duramaz ama bakıyorsunuz, tarımsal desteklerin millî gelire oranında hızlı bir düşüş var.
Bir de tabii, bu Hükûmetin çıkardığı, 2006 yılında çıkardığı bir Tarım Kanunu var. Bu Tarım Kanunu ne diyor? "Tarımsal destekleme ödemelerinin millî gelire oranı yüzde 1'in altında olamaz." diyor ama buna rağmen şu anda geldiğimiz noktada yüzde 0,2 değerli arkadaşlar. Başından itibaren... Buna bakalım şimdi, şu alt taraftaki çizgi, az önce de gösterdiğimiz, tarımsal destek ödemelerinin millî gelire oranı. 2007 yılından aldık çünkü 2006'da kanun çıkıyor, ilk bütçesi 2007'de yapıldığı için. 2007'de 0,6'ymış millî gelir; aslında kanuni orana biraz yakınmış. Bakın, bunu Maliye Bakanının da dinlemesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Devamla) - Tarımsal destekleri kesmenin meziyet olduğunu zannediyor arkadaşlar, buna sizin de itiraz etmeniz lazım. Bakın, sizin Hükûmetiniz döneminde millî gelire oranı 0,7 olan tarımsal desteklerin şu anda geldiği noktada oranı 0,2'ye düşmüş. Şurası ne? Şurası da kanuni oran. Bu aradaki taralı olan alan nedir? Bu alan, çiftçiye hazinenin 2007'den beri söz verip de vermediği paradır, çöktüğü paradır, çiftçiye olan borcudur. Bunun bugünkü reel değeri nedir, biliyor musunuz arkadaşlar? Tam 7 trilyon lira, 7 trilyon lira. Kanuni oranın altında destekleme vererek çiftçinin parasına çökülmüştür. Dolayısıyla mesele, tarımı sadece tarımdan ibaret zannetmemek lazım; tarım aynı zamanda gıda enflasyonu demektir, tarım aynı zamanda kentleşme sorunu demektir, tarım aynı zamanda çocukların eğitim sorunu demektir, tarım aynı zamanda beslenme sorunu demektir. Dolayısıyla madem planda "stratejik sektör" diyorsunuz, "öncelikli sektör" diyorsunuz, o zaman sizin tarım sektörünü desteklemeniz lazım. Buna sizi nasıl ikna edeceğiz? Ancak bu araştırma komisyonu belki Hükûmeti ikna edebilir. O yüzden araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergemize sizlerden destek bekliyoruz.
Saygı sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)