GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Değerli milletvekilleri, Saygıdeğer Başkan; 217 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Haziran ayında TÜİK yani "Tayyip Erdoğan'ı üzmeyen istatistik kurumu" enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre, memurlar ve memur emeklilerinin zam oranı yüzde 15,6 olarak belirlendi, diğer emeklilerde oran ise yüzde 16,67 yani bu oranlarda artış olacak. Şimdi de biz burada en düşük emekli maaşını 14.469 liradan 16.881 liraya çıkarmak için kanuni bir düzenleme yapmaktayız. Bakın, bu memlekette açlık sınırı 26 bini geçmiş, yoksulluk sınırı 80 bini çoktan geçmiş, en düşük emekli aylığı ne yazık ki 2 kuruşluk refah payı artışıyla beraber 16.881 lira. Bizim bir önerimiz vardı Komisyonda; en düşük emekli maaşı en az asgari ücret kadar olsun demiştik. Esasında gerekçemiz de gayet sağlamdı çünkü 2002 yılında bu memlekette en düşük 4/A sigortalı yani SGK'li emeklinin maaşı asgari ücretin yüzde 30 daha fazlasıydı, on ikinci basamak BAĞ-KUR emeklisinin maaşı asgari ücret kadardı, en düşük memur emekli maaşı ise asgari ücretin yüzde 104 fazlasıydı. Teklifimiz esasında emeklilerin Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde kaybettiklerini biraz olsun yerine koymaktı ancak kabul edilmedi.

Değerli arkadaşlar, şurada bir grafik var, bu grafik gayet önemli. Bu grafikte mavi olan kısımlar, emekli maaşlarının, toplam ödenen emekli maaşlarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranını belirtmekte. Neymiş? 2016 yılında yüzde 7'ymiş, emeklilerin millî gelirden aldığı pay yüzde 7'ymiş. Zaman içerisinde düşmüş; 2020 yılında yüzde 6,8'e düşmüş, daha sonra yüzde 5,5; yüzde 4,4; 2022 yılında, 2023 yılında EYT'nin çıkmasıyla beraber, emekli sayısında artışla beraber 6,1'e kadar çıkmış. Ancak, baktığımız zaman, 2020 yılında 6,8'miş, 2024 yılında 6,1. Emekli sayısı yüzde 25 artmış olmasına rağmen emeklin millî gelirden aldığı pay azalmış, emeklimizin millî gelirden aldığı pay azalıyor yıllar içerisinde. Turuncu kısımlar ise Türkiye'nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ndeki sıralaması. 2015 yılında 80'inciymişiz; 2018'de 101, 107, 109, en son 117. Ben istatistik mezunuyum, bunun korelasyonunu yaptım, yüzde 91 ilişki var; 0,9'luk bir ilişki var yani neredeyse 1'e yakın bir ilişki var, çok ciddi bir ilişki var. Bize bu grafik şunu söylüyor, diyor ki: Ülkede, Türkiye'de, hukukun üstünlüğünde her geri gidişimizde emeklilerin millî gelirden aldığı pay azalmakta. Yani neymiş? Hukukun üstünlüğü ekmek demekmiş, adalet kavramı ekmek demekmiş, zenginlik demekmiş. Bir memleket düşünün, bu memlekette en büyük şehrin belediye başkanı, Cumhurbaşkanı adayı hukuksuzca, gizli tanık beyanlarıyla, insanlara şantaj yapılarak alınan beyanlarla, itiraflarla tutuklanıyorsa, mal varlığına el konuluyorsa, otuz bir yıl önce almış olduğu diplomasına el konuluyorsa o memlekette emekli fakirdir arkadaşlar, o memlekette emekçi fakirdir, fakir olmaya mahkûmdur. (CHP sıralarından alkışlar) Bir memlekette iktidar, sırf iktidarda kalmak için muhalefetin adaylarını telef etme derdine düştüyse, hukuku kullanarak rakiplerini yarışın dışına itmeye kalkıyorsa, muhalefeti dizayn etmeye kalkarsa o memlekette refah olmaz, zenginlik olmaz. Bir memlekette neredeyse her hafta sonu operasyonlar yapılıyorsa, belediye başkanları sabahın beşinde gözaltına alınıyorsa, tutuklanıyorsa, hukuk kaldırıldıysa, devlet hukuk devleti olma vasfını kaybettiyse, demokrasi rafa kaldırıldıysa, egemenlik el değiştirildiyse, egemenlik milletin elinden alınıp saraya verildiyse o memlekette emekli açlığa mahkûmdur arkadaşlar. Emekli kardeşlerimiz bugün açsa bunun sebebi işte bu hukuksuz uygulamalardır.

Gene cumartesi günü, gene bir şafak operasyonu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek, Adana Belediye Başkanımız Zeydan Karalar, Adıyaman Belediye Başkanımız -benim arkadaşım, dostum, geçtiğimiz dönem milletvekiliydi- Abdurrahman Tutdere gözaltına alındı. Arkadaşlar, Muhittin Böcek, otuz iki yıldır Belediye Başkanı, otuz iki yıldır Antalya'ya ve Antalya halkına hizmet ediyor; bu otuz iki yıllık süre içerisinde birçok Sayıştay denetiminden geçmiş, soruşturmadan geçmiş, denetimler geçirmiş, hiçbir şey bulunamamış ve bir itirafçı çıkıyor -ortada belge falan yok- onun beyanlarıyla tutuklanıyor. Peki, beyanı ne? İtirafçı şunu söylüyor... "Ben Muhittin Böcek'e rüşvet verdim." demiyor. Demiyor, böyle bir beyan yok. Buna rağmen, adı geçmemesine rağmen Muhittin Böcek bugün tutuklandı.

Zeydan Karalar, Adana gibi adam, 2014 yılından beri Belediye Başkanı. On yıl öncesine ait olaylardan, bir iftiracının iddialarıyla bugün tutuklandı. Belge var mı? Yok. Peki, herhangi bir delil var mı? Yok. Ya, değerli arkadaşlar, bakın, kumpas davalarına gidin, Ergenekon davalarına gidin; o gün FETÖ'cüler o kumpaslarda hiç değilse bir belge yaratıyorlardı, bir delil yaratıyorlardı. Yahu, arkadaş, burada o da yok. Belge yok, delil yok ancak Zeydan Karalar bugün tutuklu. Bakın, bu vicdansızlığı, bu adaletsizliği Adana kabul etmez, etmiyor, Adana ayakta bugün. Adana'nın vicdanı, Adanalıların vicdanı bunu kabul etmez. Suçu ne Zeydan Başkanın? Adam gibi adam olmak, Adana gibi adam olmak, Adana'yı kazanmak, başka hiçbir suçu yok arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, 23 bin lira rüşvet aldığı iddiasıyla... Ya, bu pırıl pırıl adamı 23 bin lira rüşvet aldığı iddiasıyla ev hapsine gönderdiniz ya! Ben o evde kaldım arkadaşlar, depremde ben o evde bir buçuk ay boyunca kaldım. Adıyaman'ı, o gariban şehri devlet unuttu. Unutmayan bir kişi vardı, Abdurrahman Tutdere, o da bugün şu anda rüşvet aldığı iddiasıyla ev hapsinde. Yazıktır arkadaşlar, gerçekten yazıktır, böyle bir şey olmaz. Belge var mı? Yok. Herhangi bir delil var mı? Yok.

Resul Emrah Şahan, Şişli Belediye Başkanı. Terörist diye suçladınız, kayyum atadınız. Suçu ne, biliyor musunuz? Kürtlerin batıda temsil edilmesini sağlamak. Ya, böyle bir suç olur mu ya? Böyle bir suç olabilir mi arkadaşlar?

Ahmet Özer, bilim insanı. Terörle suçluyorsunuz, kayyum atadınız, değil mi? Yıllar önce bir terör örgütü mensubuyla telefon görüşmesi yapmış; yıllar önce. Aynı zaman diliminde başka birisi bu sözü geçen insanla yemek yemiş; o arkadaş bugün şu anda Mecliste milletvekili, Ahmet Özer günlerden beri tutuklu.

Bu, olmaz; bu, kabul edilir bir şey değil, bu, vicdana sığmaz. Yani kimse bizi yanlış anlamasın, biz kimse yargılanmasın demiyoruz, böyle bir derdimiz yok, suç işleyen varsa suçunu çeksin arkadaşlar. Geçmişte rüşvet suçu işleyen bakanlar vardı, onları yargıdan kaçırmıştınız. Ankara Belediye Başkanı, İstanbul Belediye Başkanı, Balıkesir Belediye Başkanı; "Metal yorgunluk var." dediniz, bunları istifa ettirdiniz, adaletten kaçırdınız, yargıdan kaçırdınız. Bizim öyle bir derdimiz yok, biz bunu istemiyoruz, bizim böyle bir derdimiz yok. Biz "Adil yargılayın kardeşim." diyoruz, yargılama adil olsun istiyoruz biz. İtirafçılarla, iftiracılarla yargılama olmaz, gizli tanıklarla bu iş yapılmaz. İnsanlara şantaj yaparak, çocuklarıyla, aileleriyle tehdit ederek yargılama yapılmaz. Bizim isyanımız buna, biz buna isyan ediyoruz. Biz isyan ediyoruz, bize diyorsunuz ki: "Yargıya güvenin, yargıya güvenin." Hangi yargıya güveneceğiz arkadaşlar? Yani geçmişte bu memlekette Ergenekon, Balyoz, casusluk kumpasları kurulmadı mı? Dikkat ediyor musunuz o gün neler yaşanıyorsa bugün de aynı şeyler yaşanıyor ve bize onca hukuksuzluğa rağmen diyorsunuz ki: "Yargıya güvenin." Ya, biz bu yargının nesine güveneceğiz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakırlıoğlu, lütfen tamamlayın.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) - Geçmişte ne yaşanıyorsa bugün de aynı şeyler yaşanıyor. O zaman da gizli tanıklar vardı, gene gizli tanıklar var. O zaman da haysiyet cellatlığını yapan gazeteci kılıklı insanlar vardı, aynı insanlar aynı köşebaşlarında aynı iftiraları atmaktalar. O gün altına zırhlı araç verdiğiniz bir savcı vardı, Zekeriya Öz... Bu adamın heykelini dikmeye kalktınız siz, nerede şimdi? Nerede Zekeriya Öz, nerede? Bugün de lüks villalarda ikamet ettirdiğiniz özel bir savcı var. O günkü "Ben bu davaların savcısıyım." diyen Başbakan bugün Cumhurbaşkanı oldu. Bize kimse hukuktan, hukukun üstünlüğünden bahsetmesin; zulmediyorsunuz, zulmediyorsunuz, zulmediyorsunuz! Bir laf var, diyor ya: Zulmün artsın ki tez zeval olasın. Zulmünüz artsın ki tez zeval olasınız! (CHP sıralarından alkışlar)