Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 107 |
Tarih: | 09.07.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sizleri grubumuz adına saygıyla selamlıyorum.
Bu kaçıncı torba yasa, kaçıncı defa birbirinden bağımsız başlıkları aynı torba içerisinde görüşüyoruz, hatırlamıyorum ve birbirinden bağımsız olmalarına rağmen, aynı zamanda her birinin ayrı bir şekilde tartışılması gerektiği hâlde, özellikle bugün konuştuğumuz, Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren, hepimizin çok dikkatle tartışması, anlaması, öncesini ve sonrasını bilmesi gereken bir konunun bile yine birbirinden bağımsız, turizmle ilgili, işte, emekli maaşlarıyla ilgili torba kanunda getirilmesini gerçekten anlamak mümkün değil.
Evet, emekli maaşlarının 16.881 liraya çıkarılmasını konuşuyoruz. Bazen iktidar mensubu arkadaşlar bu değerlendirmeyi yaparken diyorlar ki: "Efendim, işte, 16 milyon küsur emeklimiz var, 16 milyon küsur emeklinin içerisinde sadece -'sadece'yi de biraz küçültme ifadesi olarak kullanıyorlar- 3 milyon emeklimizi ilgilendiren bir mesele bu." Bu sözü, bu cümleyi duyan, 3 milyonun dışında kalan yaklaşık 13 milyon emeklimiz sanki çok iyi şartlarda, müreffeh bir yaşam sürüyor gibi anlar. Oysa, 16.881 liranın bugün 26.600 lirayı aşan açlık sınırının altındaki en az, en düşük emekli maaşı olmasının yanında, aynı zamanda emeklilerin toplamda neredeyse yüzde 55-60'ı emekli maaşını maalesef 26 bin liranın altında almak durumunda kalıyor. Yani anlaşılması gereken nokta şu: Biz bugün 16.881 lirayı konuşuyoruz ama emeklilerimizin yüzde 60'ı açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Aynı zamanda, yoksulluk sınırının 85.066 lira olduğunu düşündüğünüzde ve "açlık sınırı" denildiğinde, sadece insanlarımızın mutfakları üzerinden yapılan değerlendirmeler dikkate alındığında bunu çok daha net anlamamız gerektiği kanaatindeyim. Bakınız değerli arkadaşlar, 2025 yılı Ocak ayında SGK'ye müracaat eden 4/A SSK'liye bağlanan emekli aylığı 8.057 lira 11 kuruş idi ve ek ödemesi 556 lira 50 kuruş idi. Toplamda 8.613,61 lira yani Haziran ayı sonuna kadar 5626 gün çalışıp müracaat eden işçilere bu miktarda bir ücret bağlanıyordu. Son gelen zamla 16.881 lira oldu maaş ve emekli maaş hesaplamaları 2008 yılında 5510 sayılı Kanun'la değiştirilip kuşa çevrildiğinden dolayı emeklilere neredeyse hazineden bir o kadar maaş ödenerek 16.881 lira ödenebiliyor. Oysa bir ekonominin -zaman zaman ekonomik değerlendirmeler yapılıyor- başarılı olduğunu gösteren asıl gösterge gelir dağılımındaki adalettir. Siz "Ülke şu kadar büyüdü. Sanayi bu kadar büyüdü. İhracat bu kadar arttı." cümlelerini peş peşe sıralayabilirsiniz. Bazı dijital sayfalar üzerinden ortaya çıkan sonuçları bir başarı hikâyesi şeklinde takdim de edebilirsiniz ama son tahlilde gelir dağılımı adaletini sağlayamazsanız siz buna asla "Başarılı bir ekonomik model." diyemezsiniz.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz "Gini katsayısı" diye bir katsayı var, gelir ve servet eşitsizliğini ölçen, dünyada bir kriter olarak, bir istatistik veri olarak kullanılan bir yöntem var. Bu yönteme göre Avrupa'da gelir dağılımı eşitsizliğinin en kötü olduğu ülke Türkiye ve Avrupa Birliği İstatistik Ofisinin (EUROSTAT) verilerine göre 2022 yılında AB'de Gini katsayısı 29,6 iken Türkiye'ye ait olan güncel veri şu anda 42,6. Burada kendimi ifade etmek adına söylüyorum, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı adaletinin arttığını, 1'e doğru arttıkça da gelir dağılımındaki adaletsizliği maalesef görmüş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, önemli bir veriyi daha sizlerle paylaşmak istiyorum. 1988 yılı bizim en makul bu çalışma hayatıyla ilgili verileri böyle anlaşılabilir oranlarla görebildiğimiz yılımız. O yılda ücret ve yevmiyeyle çalışanların istihdamdaki payı, dikkat ediniz, ücret ve yevmiyeyle çalışanların istihdamdaki payı yüzde 40,39 imiş; bu oran 2021 yılında 70,5'e yükselmiş. Diğer taraftan 1988 yılında işverenler yani kendi hesabına çalışanlar ve ücretsiz aile işçilerinin toplam istihdamdaki payı yüzde 59,61 iken bu oran 2021 yılında yüzde 29,5'a düşmüş.
Peki, bu istatistikler ne söylüyor bize? Değerli arkadaşlar, orta sınıf çökmüş, asgari ücret şu anda ana ücret seviyesine gelmiş ve orta sınıfın çökmesi demek toplumda sigorta ortadan kalkmış.
Değerli arkadaşlar, 16.881 lirayı bir başarı hikâyesi gibi anlatmak, bunun üzerinden değerlendirmeler yapmak maalesef anlaşılabilir değil.
Bir diğer konu da sıkça dile getirildi, Genelkurmay içerisindeki atamalarla ilgili yaş meselesi hakkında bazı kanaatlerimi ifade etmek istiyorum. Şu anda bu maddeyle beraber kurmay subay generalleri, pilot generalleri, deniz güverte sınıfı, deniz kuvvetleri generalleri, yardımcı sınıf generaller haricindeki toplam generallerin yüzde 65'ine orgenerallik hatta Genelkurmay Başkanı olma imkânı bu yasayla beraber getirilmek isteniyor, tamam. Bunun olumlu yönü şu: Toplamda 319 general içerisindeki 29'u yardımcı generaller hariç bu generallerin her biri "Ben de Genelkurmay Başkanı olabilirim." düşüncesiyle, kendi içlerinde mevcut statüdeki generaller belki bir motivasyon bularak bu noktada kendilerini buna hazırlayabilirler; bu anlaşılabilir bir şey, buna belki olumlu diyebiliriz. Ama olumsuz olarak şunu söyleyebiliriz değerli arkadaşlar: Hâlihazırda mevcut yaş artırımıyla beraber yani şu anda 65, bu 65'le beraber Cumhurbaşkanı kararıyla Genelkurmay Başkanının 1+1 67'ye yükseltilen yaşı şimdi 72'ye çıkarılmak isteniyor. 72'ye çıkarılırsa. 319 içerisine dâhil hatta bunların altında albay statüsünde olanlar, kurmaylık da bu noktada zarar göreceğinden dolayı, cesaretlendirici bir konumu olmayacağından dolayı bir süre sonra burada general olanlar yedi yıl, on iki yıl bu makamda kalacaklar düşüncesiyle siz albay makamında bulunanların, kurmay albay olanların motivasyonunu kırmış oluyorsunuz. "Biz general olsak da Genelkurmay Başkanı olamayız. Orgeneral olsak da geleceğimiz statü bellidir." düşüncesinde bir noktaya taşımış oluyorsunuz.
Burada yapılması gereken çözüm bellidir. Çözüm, kuvvet komutanları... Bir kere, kuvvet komutanlarının belki yaşı 1+1 şeklinde 67'ye çıkarılabilir ama 72 yaş ortalaması kesinlikle doğru değildir; ordunun bütünlüğünü, içindeki motivasyon kaynaklarını altüst eder.
Ayrıca şunu da ifade edeyim: Özellikle Hava Kuvvetleri Komutanlığında yaşadığımız pilot sıkıntısı. Şu anda bir orgeneralin, generalin aldığı maaş yaklaşık 160-180 bin lira civarında. Şayet bu rütbe alımını kolaylaştırmaz, insanlara "Emek verirseniz, gayret ederseniz, başarılı olursanız siz belli makamlara gelebilirsiniz." şeklinde cesaretlendirici bir yöntem bulmazsanız bu arkadaşlarımız mecburi hizmetlerini tamamladıktan sonra Türk Hava Yollarına, diğer hava yollarına gider, orada 500-600 bin lira maaşla yaşamlarını devam ettirirler. Biz de pilot sıkıntısı yaşamayı sürdürürüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
MUSTAFA KAYA (Devamla) - Dolayısıyla, hem torba kanun içerisinde getirdiğiniz bu sıkıntılı atamalarla beraber bugünün sorunlarına çözüm üreten ama on yıl sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısında, alt kademesinde hangi sorunlar gündeme gelecek; bunu öngörmeyen, "geçici madde" adı altında bu çözümleri üreten ama bu çözümlerin kesinlikle Silahlı Kuvvetlerin kurumsallaşmasına katkı sağlamayacağı, aynı zamanda sanki kişiye özel kanunlar çıkartarak, kişiye özel yetkiler vererek Silahlı Kuvvetlerin kurumsal yapısını ortadan kaldıracak, zarar verecek bir noktaya maalesef bunu taşıyorsunuz.
Henüz vakit erken bunları bir kere daha değerlendirmenizi buradan ifade etmek istiyorum, bir kere daha bu konunun gündeme doğru bir şekilde getirilmesi gerektiğini ve Silahlı Kuvvetler gibi göz bebeğimiz bir kurumumuzun sorunlarını torba kanun içinde tartışmanın da ne kadar acziyet olduğunu buradan ifade ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)