GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 217 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, sözlerime, konuşmama başlamadan önce, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Turhan Çömez Bey de raporlarla ortaya koydu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Sayın Mehmet Murat Çalık hastalığının ilerlediği bir süreçten geçiyor. Biraz önce sosyal medyaya düştüğü gibi, tekrar hastaneye kaldırıldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bakınız, Murat Çalık Beyefendi gözaltına alındıktan sonra ve tutuklandıktan sonra İzmir'e, İzmir Buca Cezaevine yollandı yani hastalığı nedeniyle -doktorun da belki- İstanbul'da olması gerekirken ailesinden uzak, özellikle İzmir'e yollandı. Hastaneye kaldırıldı, en az 20 kilo verdi ve hastalığının nüksettiği de raporlarla ortaya konulmuş olmasına rağmen maalesef herhangi bir ses çıkmıyor.

Sayın milletvekilleri, aklıma Ergenekon, Balyoz davalarında olan Kuddusi Okkır geldi; nasıl vefat ettiğini hatırlatmak istiyorum. Hiç mi vicdan yok? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Herkes daha hüküm giymeden masumdur sayın milletvekilleri, kimsenin ölüme terk edilmesi doğru değildir. Bu, savaşta bile olmaz yani düşman devletler arasında bile böyle bir uygulama söz konusu olamaz.

Sayın milletvekilleri, o yüzden, Mehmet Murat Çalık'ın bir an önce tahliye edilmesini tekraren sizlerle paylaşıyor ve Adalet Bakanına buradan sesleniyorum: Böyle bir vicdansızlık asla olamaz, kabul etmiyoruz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Yine, yarın Srebrenitsa katliamının seneidevriyesini anacağız. Allah bir daha tabii o günleri yaşatmasın diyoruz ama maalesef etrafımızdaki ülkeleri gördükçe, Gazze'de olanları gördükçe, efendim, Suriye'de, Irak'ta olanları ki ama en son tabii Gazze'deki çocukların ölümlerini izledikçe ve gördükçe yüreğimiz yanıyor. Allah, milletimize, komşu ülkelerimize ve hiçbir ülkeye bu sıkıntıları, bu acıları yaşatmasın diyorum.

Evet, değerli milletvekilleri, teklifin emeklilere dair içerdiği düzenleme ibret vesikası. Bakın, 217 sıra sayılı düzenleme, en düşük emekli maaşını 14.469 liradan 16.882 liraya yükseltmektedir ancak bu bir müjde değil, bir lütuf da değildir, bu sadece açlık sınırının dahi altında kalan bir güncellemedir. Bugün, 2025 yılının haziran ayı itibarıyla açlık sınırı 26.115 liraya ulaşmış, yoksulluk sınırı ise 85.065 liraya dayanmıştır. Bu rakamlar acı bir gerçeği haykırıyor. Milyonlarca insanımız göz göre göre açlığa mahkûm edilmektedir. Böyle bir tabloda 16.881 liralık emekli maaşı vermek "Yaşatıyoruz." diyerek yoksulluğu kurumsallaştırmaktır.

Bakınız, bu ülkede yaklaşık 16 milyon emekli yaşıyor. Bu insanların dörtte 1'i en düşük maaşı alıyor, üstelik bu vatandaşlarımız açlık sınırının 10 bin lira altında bir gelirle geçinmeye çalışıyor. AK PARTİ iktidarının emekliye reva gördüğü budur.

Sayın milletvekilleri, sizlere soruyorum: Bu, vicdana sığar mı?

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sığmaz.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Bu, sosyal devlet anlayışıyla bağdaşıyor mu?

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Bağdaşmaz.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Evet, emekli kira mı ödesin, gıda mı alsın, ilacını mı temin etsin, elektrik faturası mı ödesin, torununa harçlık mı versin?

Sayın milletvekilleri, bir ülkenin emeklisi açsa o ülkenin onuru yara almış demektir. Bir ülkede yıllarını devlete vermiş bir vatandaş ay sonunu getiremiyorsa o ülkenin sosyal devleti çökmüş, adaleti rafa kalkmış demektir. AK PARTİ iktidarının bu millete reva gördüğü model sosyal devlet değil, sosyal çöküştür.

İYİ Parti olarak Komisyon aşamasında teklif verdik, dedik ki: "En düşük emekli maaşı en az asgari ücret kadar olmalıdır." Emeklimiz o maaşı fazlasıyla da hak etmektedir sayın milletvekilleri. Bu insanlar ömür boyu alın teri döktü, üretime katkı sağladı. Bu insanlar primini günü gününe de ödedi. Şimdi onlara açlıkla sınanan bir hayat verilmektedir. Saray bütçesinden kısamayanlar, emeklinin lokmasından kısmayı tercih etmiştir. Bu bir ekonomik tercih değil, bu bir siyasi tercihtir sayın milletvekilleri. İsrafı kesemeyen, ranttan vazgeçemeyen iktidar, milletin emekli aylığına göz dikmiştir. Bu düzenleme Türk emeklisine saygısızlıktır. Emeklisine sadaka verir gibi maaş bağlayan bir devlet ne büyüktür ne de adildir. Bu düzenleme Türk emeklisine hakaret, sosyal adalete ise ihanettir. İYİ Parti olarak biz emekliyi siyasi rantın aracı değil, devletin asıl sahibi olarak görüyoruz. Bu teklif milletin vicdanında emin olun hükümsüzdür.

Buradan sesleniyoruz: Emeklisine sadaka değil insanca yaşam sunan bir Türkiye mümkündür değerli milletvekilleri. Bu anlayışa "Dur!" demek vicdanın, ahlakın, millî şuurun gereğidir. Türk milleti açlığa değil adalete layıktır. Yaşasın hakkını arayan onurlu emekliler diyorum.

Evet, değerli milletvekilleri, bu teklifin dili, ruhu ve hedefi iktidarın toplumdan ne kadar koptuğunu, devletin kurumlarını kendi siyasal bekası için kullandığını, kamu düzenini kişisel ve partisel çıkarlarla yönettiğini göstermektedir. Toplumsal barışın, kurumsal adaletin ve sosyal devlet ilkesinin içi boşaltılmıştır. Ne devlet ciddiyeti kalmıştır ne de kamu yararı gözetilmiştir. Devletin temel kurumlarını bu derece örseleyen, hukuku kişiselleştiren, liyakati yok sayan, emeklileri açlığa iten ve toplumun taleplerini görmezden gelen bu teklife onay vermek yalnızca siyasi bir hata değil tarihsel bir sorumluluktan kaçmaktır. Biz, bu nedenlerle bu kanun teklifinin karşısındayız çünkü biz, milletin, adaletin ve devlet ciddiyetinin yanındayız. Bu duruşumuz yalnızca siyasi bir tutum değil aynı zamanda vicdani bir sorumluluk ve ahlaki bir yükümlülüktür. Çünkü çok iyi biliyoruz ki bir devletin gerçek bekası milletin huzuruna, kurumların bağımsızlığına ve adaletin üstünlüğüne bağlıdır.

Bu kürsüden sesleniyorum: Bu ülkenin gençliği umutsuzluğa itildi değerli milletvekilleri. Gelecek kaygısı gençleri boğuyor. Bakın, bir örnek vereyim: Öğretmenler geldi geçen, özel kurumlarda çalışan öğretmenler. Seslerini duyurmak için İstanbul'dan Ankara'ya yürüdüler, polis gözaltına aldı, itildiler kakıldılar. Mecliste muhatap bulamadılar, bulsalar bile dertlerini anlatamadılar. İstedikleri, asgari ücretin altında veya asgari ücret kadar çalıştıkları taban ücretlerinin devlet okullarında olduğu gibi olmasını arzu etmek. Bu kadar hakları yok mudur bu vatan evlatlarının?

Yani o kadar çok problem var ki sayın milletvekilleri, yine, staj ve çıraklık mağdurları emeklilik konusunda dertlerini her platformda anlatmaya çalışıyorlar. Bu ülkenin problemleri çok. Bu Meclis o problemleri çözmekle yükümlü sayın milletvekilleri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sunat, lütfen tamamlayın.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Evet, gençlerimiz sığınacak liman arıyor ama o limanlarda çalışan kamu emekçileri dahi sömürülüyor artık.

Buradan AK PARTİ iktidarına açıkça sesleniyorum: Siz ne kadar kulaklarınızı tıkasanız da biz bu adaletsizlikleri yüzünüze karşı haykırmaya devam edeceğiz. Çalışanı ezen, emekçiyi yok sayan her düzenlemenin karşısında dimdik duracağız. Sizin susturmaya çalıştığınız bu vicdan bizim kürsülerimizde cesurca, özgürce konuşmaya devam edecek.

Bu teklifte geri çekilmesi gereken maddeleri sıklıkla hatiplerimiz dile getirdi. Yine 2, 3 ve özellikle 18'inci maddenin çekilerek düzenlenmesinin çok önemli olduğunu ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)