Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 16.07.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sınırın öte yakasını görüyorsunuz, hep birlikte izliyoruz; bir yandan Gazze'de yaşananlar, bir yandan Suriye'de yaşananlar; HTŞ güçlerinin geçmişte Arap Alevilere yönelik saldırıları, bugün Süveyda'daki Dürzilere yönelik saldırıları ve İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları, aynı zamanda geçtiğimiz günlerde İran'a yönelik saldırıları. Aynı zamanda dün 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüydü ama bu ülke, maalesef, defalarca darbeler gördü, darbeler yaşadı. Herkes bu ülkede yaşanan darbelere karşı olduğunu söyledi, darbe mekaniklerinin ortadan kalkması gerektiğini söyledi. Bu konuda iktidarıyla muhalefetiyle bugüne kadar herkes mutabık kaldı ama bu ülkede darbe mekaniklerinin ortadan kalkması için gerekli adımlar bugüne kadar atılmadı maalesef. İşte, hem Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler hem de dün darbe girişiminin yıl dönümü olması nedeniyle biz diyoruz ki işte bugün tam vaktidir, yeni bir sürecin konuşulduğu bu vakit bizler için büyük bir fırsattır. Bugün bizim ülke halkları olarak birbirimize kenetlenmemiz lazım, bunu sözde değil özde yapmamız lazım. Bu nedenle bugün tam vaktidir diyoruz ve bu sürecin gereklerini korkmadan, samimiyetle konuşmamız lazım. Demokratikleşme bu ülke için atılacak en önemli adımdır diyoruz. Demokratikleşmenin önünde engel var mıdır? Demokratikleşmenin önündeki engelleri biz önergemizin ekinde uzun bir liste hâlinde yazmışız, onların detaylarına girmeyeceğim ama eğer bu ülkede, bugün bu Mecliste iktidarıyla muhalefetiyle bir samimiyet olursa, bir inanç olursa, bir kararlılık olursa bence demokratikleşmenin önünde herhangi bir engel olmayacak.
Peki, demokratikleşme için ne yapmak gerekiyor? Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı bir konuşmasında eşit yurttaşlıktan bahsetti; Türklerin, Kürtlerin, Arapların kardeşliğinden bahsetti ve eşit yurttaş olduklarından bahsetti. İşte bu konuşma barışın gerekliliğini gerektiren dil dışında oldukça anlamlı bir konuşmaydı, kıymetliydi ama başta ve öncelikle barışın diline geçmenin vakti geldiğini düşünüyoruz. Artık bu ülkede başlayan süreçle ilgili olarak "terörsüz Türkiye" demek yerine "demokratik Türkiye" demenin zamanı gelmiştir, "terörsüz Türkiye" demek yerine "demokratik cumhuriyet" demenin zamanı gelmiştir çünkü "terörsüz Türkiye" denildiğinde bu ülkede yaşayan 86 milyon yurttaştan bir kısmı eğer bundan rahatsız oluyorsa bunu demekten vazgeçmeliyiz diye düşünüyoruz.
Yine, aynı zamanda, geçmişte Kürt halkına yönelik yapılan kimi yanlışlardan bahsedildi, beyaz Toroslardan bahsedildi, faili meçhullerden bahsedildi, köy yakmalardan bahsedildi. Evet, bunlar çok kıymetliydi, bunları kabullenmek ve bunlarla yüzleşmek önemli ama elbette eksik çünkü Kürt halkı, konuşmanın içeriğinde eksik kalan Roboski'yle, Sur'la, Cizre bodrumlarıyla, Suruç ve Ankara katliamıyla da yüzleşilmesi gerektiğini düşünüyor; Taybet anayla, Cemile Çağırga'yla, Hacı Lokman Birlik'le de yüzleşilmesi gerektiğini düşünüyor ve bunu bekliyor.
Yasal sürecin gerekliliği demokratikleşmenin olmazsa olmazıdır diyoruz ve yine tekrar ediyoruz, samimiyet varsa, kararlılık varsa, inanç varsa demokratikleşmenin önündeki engelleri hep birlikte kaldırabiliriz. İşte bunun için ne yapabiliriz? Kürtlere anayasal zeminde eşit yurttaşlık tanınmalı çünkü eşitlik ve kardeşlik ancak kardeşler arasında göz göze bir eşitlik olursa geçerlidir. Göz göze olmadığında o zaman o eşitlik ve o kardeşlik kalıcı olamaz. Bizim de gayemiz, temennimiz, bu eşitliğin, bu kardeşliğin göz göze olması ve kalıcı olmasıdır.
Yine, ana dilinde eğitim artık bu ülkede, bu coğrafyada gecikmiş bir demokratik hamledir. Bir an önce ana dilinde eğitimin hazırlıklarını bu Mecliste yapmalıyız. Kayyumlara artık son verilmeli; Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere, sadece siyaset yaptıkları için, sadece farklı düşündükleri için cezaevinde bulunan bütün siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ BOZAN (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ BOZAN (Devamla) - Aynı zamanda, biz, demokratikleşme derken, hukuk derken, adalet derken sadece Kürtlere demokrasi gibi bir anlayışımız söz konusu değil; bugüne kadar olmadı, bundan sonra da olmayacak. Bu nedenle, muhalefete yönelik baskılar sonlandırılmalı. Yalnızca Kürt'e demokrasi olmaz, yalnızca Arap'a demokrasi olmaz; yalnızca Rum'a, Çerkez'e, Laz'a demokrasi olmaz, demokratik bir ülkedir bizim amacımız çünkü. Bunlar birer şart değil tabii ki. Zaten demokratik bir sistemde olması gerekenlerdir ve bizler bunları konuşuyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben bugün burada olumsuzu konuşmak istemiyorum, kimsenin de bu kürsüden barışı incitecek söz sarf etmesini doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Bize yakışan, toplumsal barışı bir an evvel bu ülkeye, 86 milyon yurttaşa kazandırmaktır diyorum.
Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)