GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:110
Tarih:17.07.2025

FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Evet, saatlerdir sorular çalınmış çalınmamış tartışması yapılıyor. Ortada ciddi iddialar var. Benim tavsiyem, yarın Mecliste bir komisyon oluşturulsun, gerçekler araştırılsın ve kamuoyuyla paylaşılsın; var mısınız?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Orada yok; o yok, o yok!

MUSTAFA VARANK (Bursa) - Yalanları söyleyin, üstüne komisyon kuralım! Her yalanı söyleyin, üstüne komisyon kuralım!

FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) - Doğayı ve zeytinlikleri talan eden yasaya karşı sesini duyurmak için ülkenin dört bir yanından Meclise gelen yaşam savunucularını saygıyla selamlıyorum, bir selamı da cezaevinde tutsak olan bütün yoldaşlarımıza gönderiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Kuraklığa, açlığa, doğa talanına büyük adım yasası Genel Kurulda. Yakın zamanda İliç'te bir facia yaşandı, 9 işçi hayatını kaybetti. Dünyada hiçbir şey insan hayatından, canlı yaşamından daha önemli, daha değerli değildir. Bugün burada konuşmamız gereken İliç faciasından ders çıkararak "Daha düzgün nasıl denetim yapabiliriz?"in üzerinde çalışmamız gerekirken bunu konuşmak yerine nasıl daha az denetimle nasıl daha kısa sürede şirketlerin maden işletmesine kavuşmasını Genel Kurulda konuşuyoruz.

Yasa teklifinin 6'ncı maddesini görüşüyoruz. Peki, 6'ncı maddenin içeriğinde ne var? 6'ncı maddede maden şirketlerine müjde var: 6'ncı maddeyle maden ruhsatı sahiplerine rehabilitasyon bedeli ödeme zorunluluğu getirilirken aynı zamanda ruhsat bedelinde yüzde 30 oranında bir indirim öngörülüyor. Yani dağları del, ormanları kes, suyu kirlet, köylüyü göç ettir, sonra da rehabilite edeceğiz diye biraz para ver, üstüne biraz da indirim al. Maden sahalarında rehabilitasyon diye bir şey yoktur, birbirimizi kandırmayalım. Maden sahası üzerinde ince bir toprak tabakası oluşturmak rehabilitasyon değildir. Bir maden sahasının eski, doğal hâline dönüşmesi için en az yüz yılın geçmesi gerekiyor. Bu, Ege Bölgesi'nde bir maden sahası ve bu maden sahasını cehenneme çevirmiş. Bunu tekrar nasıl rehabilite edeceğiz, nasıl geri eski hâline dönüştüreceğiz?

Maden Kanunu yürürlüğe girdiğinden bu yana 30 kez değiştirildi. Bu değişikliklerin çoğu madencilik faaliyetlerini kolaylaştırırken doğayı koruma önlemlerini zayıflattı. Her yeni düzenleme doğanın ve yaşamın üzerindeki tahribat riskini artırdı ancak üzülerek söyleyebilirim ki bugüne kadar yapılan hiçbir değişiklik doğal ve kültürel varlıklar üzerinde böylesine bir baskı yaratmamıştı. Kamu yararını şirket lehine tanımlayan bu yaklaşım yaşamın kaynağı olan doğal varlıklarımızı korumaktan tamamen uzaktır.

Maden çıkarılmasına karşı değiliz, vahşi madenciliğe ya da sömürge madenciliğine karşıyız; tarım arazilerinde, ormanlık ve mera alanında madencilik yapılmasına karşıyız.

Meclise getirdiğiniz bu yasa her türlü madencilik faaliyetine izin veriyor. Maden Kanunu'nda yapılan değişiklikler ne yazık ki maden sektörü lehine gelişmeler yaratıyor; öbür taraftan, çevre, doğa, yaşam, tarım ve insanlık açısından dönüşü olmayan zararlara sebep oluyor. Bu torba yasa belediyelerin ruhsat verme yetkisini elinden alıyor, maden şirketlerine ruhsat verme yetkisi saraya devrediliyor. Bu torba yasa ÇED raporlarını hızlandırmayı hedefliyor. ÇED firmaları iktidarın bir aparatı hâline dönüştürülüyor. Ülkemizdeki maden şirketlerine baktığımızda çoğu yabancı ve ülkemiz hakkında şu açıklamayı yapıyorlar: "Türkiye'de çevrecilik mevzuatı zayıf." Ülkemizin itibarını düşünenlerin bu açıklamaya karşı bir itirazı olacak mı?

Bu torba yasada genel olarak zeytin ağaçlarının yok edilmesinden bahsettik. Mesele sadece zeytin değildir elbette, sağlıkla ilgili toplumsal maliyetler var. Konuyla ilgili bir örnek vereyim: 1982-2020 tarihleri arasında sadece Yeniköy-Kemerköy Termik Santrallerinin sağlık maliyeti 44 milyar TL ama bu firma yılda 200 milyon TL kazanmaktadır. Altın madenciliğinde durum daha vahimdir; çıkardığımız altın ve bırakmış olduğu atık karşılaştırıldığı zaman, atıkların çevreden sorunsuz bir şekilde uzaklaştırılabilmesi için harcanacak para, çıkarılacak altın madeninden daha fazladır. Bunların hepsi toplumsal maliyettir. Dolayısıyla böyle bir madenciliğin yapılmasında nasıl bir kamu yararı olduğunu anlayamıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) - Maden çıkararak zengin olan tek bir ülke yok. Bunu ben söylemiyorum, bunu söyleyen bilim insanlardır. Genel Kurula getirilen bu torba yasa halkın değil, şirketlerindir. Bu torba yasa ülkenin doğal kaynaklarına organize bir saldırıdır. Zeytinlik alanları acele kamulaştırılacak, elektrik üretimi gerekçesiyle meralar şirketlere tahsil edilecek, tarımsal faaliyet durdurulacak. "Eş değer zeytinlik kurulacak." diye yeni bir kelime buldunuz.

Bu yasa sadece 85 milyonu ilgilendirmiyor, yandaş sermaye uğruna ülkenin geleceği karartılıyor. Yaşamak istiyorsan yaşatacaksın. "Zeytinime ve toprağıma dokunma." diyen kadınların yanındayız. Tarlasına sarılan köylünün, çocuklarına temiz hava bırakmak isteyen babaların, ekmeğini toprağından çıkaran fedakâr çiftçinin yanındayız.

Bu torba yasa geçerse tarih sizi affetmeyecek. Sermaye uğruna bu doğayı yok sayan yasaya tümden "hayır" diyoruz. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)