GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:110
Tarih:17.07.2025

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir torba yasanın 11'inci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu 11'inci maddeyle ilgili şimdi biraz önce bir değişiklik önergesi verdiniz. Bu değişiklik önergesinde neler olduğunu söyleyeceğim sizlere. Peki, bu kanun teklifini hazırlarken bu değişiklik önergesini düşündünüz mü? Yok, düşünmediniz, yalap şalap yaptınız ve getirdiniz bunu. Niye? Paydaşlarla görüşmüyorsunuz siz. Bunun muhatapları kimler? Zeytinciler, çiftçiler, işçiler, madenciler, bununla ilgili odalar. Bu odalarla görüştünüz mü? Hayır, görüşmediniz. Şimdi, geldi bu yasa, komisyona geldi, komisyona geldikten sonra bu muhalefet partilerinin hepsi sizlere bazı konularda uyarılarda bulundular. Değerli arkadaşlar, demokrasilerin varlığı muhalefetle ölçülür ve siz bu muhalefetin söylediklerini hiçbir zaman kale almıyorsunuz, alın, lütfen, kale alın. Eğer kale almayacaksanız bu değişiklik önergesini niye verdiniz şimdi, neden verdiniz? Doğrusunu yaptınız çünkü bunu muhalefet söyledi, kamuoyu söyledi, çiftçiler söyledi, zeytinciler söyledi. Yapmadınız, şimdi yapıyorsunuz, demek ki bu muhalefetin uyarıları doğru, bu kamuoyunun oluşması doğru, demokrasilerde kamuoyu olur, özgür bir kamuoyu olur. Demokrasilerde kim olur? Demokrasilerde özgür basın olur. Demokrasilerde ne olur? Özgür muhalefet olur, öyle ısmarlama muhalefet de olmaz. Demokrasilerde ne olur? Parti içerisinde muhalefetler olur, itirazlar olur, öyle kurşun asker gibi her şeye elimizi kaldırmak, her şeye indirmek olmaz ki, ona demokrasi denmez ki, ona hür akıl denmez ki. Cumhuriyet, hür akıl istiyor, irfanı hür, fikri hür, vicdanı hür nesiller istiyor. Şimdi, gelmişsiniz, bir önerge veriyorsunuz, burada "Taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az 2 katı." diyorsunuz. Niye yaptınız, neden? Hani getirdiğiniz doğruydu. Eğer muhalefet tepki göstermeseydi, kamuoyu baskısı olmasaydı, medya yazmasaydı siz ne yapacaktınız biliyor musunuz sayın milletvekilleri? "Evet." diyecektiniz, "Yaptığımız doğru." diyecektiniz. Sonra getirdiniz, burada yeniden bir madde daha ihdas ettiniz. Nedir bu? Şimdi, burada "Kira süresi sonunda bakım yükümlülüklerini yerine getirdiği tespit edilen ve talepte bulunan kiracıların kira süresi onar yıl süreyle uzatılır." diyorsunuz. Hani on yıldı bu, niye onar yıla çıkardınız? Doğrusunu yaptınız arkadaşlar ama bu doğrusunu muhalefet olmasaydı yapmayacaktınız, yapmazdınız zaten; kamuoyu olmasaydı yapmazdınız değerli arkadaşlar.

Şimdi, burada bu maddelerle ilgili olarak en önemli şeylerden bir tanesi ÇED meselesi. Lütfen, vicdanınıza danışın, Allah için danışın. Bu kanunda çok ciddi şekilde ÇED'le ilgili problem var, ısmarlama bir kanun bu. Bu, zenginleri daha çok zengin etmek ve birileriyle beraber ortaklık yapanların ve buradan... Bir imtiyaz yasasıdır bu. Nedir? Eskiden ÇED vardı, değil mi? Çok doğruydu; toprak için, su için, iklim için, insan için, çocuk için, mikroorganizmalar için vardı bu. Şimdi ne diyorsunuz? "Üç artı bir ay içerisinde bu kişiler rapor vermezlerse çeşitli olumsuzluklara rağmen otomatik olarak kabul eder." diyorsunuz. Ya, çevreyi tahrip edecekler. Birileri diyecek ki: "Evet, dört ay boyunca ben bunlara evrakları göndermiyorum." Ve ardından da ÇED çıkacak otomatik olarak ve diyecekler ki: "İşte bak, ÇED'i de aldım, ben burada istediğimi yaparım."

Bakın, arkadaşlar, bugünler gelir ve geçer; baki kalan bu kubbede hoş bir seda bırakın lütfen. Bu doğru bir şey değil ve size getiriyorlar buradan "Onaylayın." diyorlar, çoğunuz okumuyorsunuz bile. Ben de oralarda oturdum, zaman zaman benim de okumadığım zamanlar oldu ve ardından diyorum ki, bakın...

Bir diğer husus ise burada 11'inci maddeyle ilgili olarak sizlere şunu söylemek isterim değerli milletvekilleri: Şimdi, burada, huzurdaki teklif tam bir adrese teslim metindir. Lütfen dikkatli dinleyiniz. Şimdi, iftira falan atmıyoruz, hangi adresten geldiği ve hangi adreslere gideceği herkesin malumu bir hususu açık ediyoruz. Açık edince ne mi oluyor, söyleyeyim: İktidar yetkililerinin saçma sapan çocukça retorikleriyle muhatap oluyoruz. Mesela nükleer enerjiye karşıymışız, madenlerimizi çıkartmayalım diyormuşuz, enerjiye ihtiyacımız varmış ama mesela HES'lere, RES'lere karşıymışız, termik santralleri istemiyormuşuz. Yahu, siz bu söylediklerinize kendiniz inanıyor musunuz? Biz niye "Madenlerimizi çıkarmayalım." diyelim? Yahu, HES'ler de olsun, termik santraller de bir yere kadar olsun, nükleer enerjiye de sahip olalım ve ekonomimize, üretimimize katkı sağlayalım istiyoruz ama bir şey daha istiyoruz. Ne istiyoruz? Şirketler daha fazla kâr etsin diye ormanlarımızın, derelerimizin, ovalarımızın ve özellikle de zeytinliklerimizin vahşice tahrip edilmesine göz yummayın, izin vermeyin diyoruz. Örnek mi? Muğla; göz bebeğimiz olan bir şehir, turizm beldesi, dört mevsimi aynı anda yaşıyor. Dünyadaki "Cote d'Azur" şehirlerden bir tanesi; biraz Nice var, biraz Kaliforniya var arkadaşlar. Dünyadaki dört mevsimi aynı anda yaşayan tek ülke de Türkiye. Şimdi, burada ne var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Aynı zamanda madenlerle, kömürle beraber ne çıkartılıyor?

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlayacağım efendim.

Burada mermer çıkartılıyor. Peki, bu mermerlerden sonra artıklar ne oluyor? Bunlar çok rahat kimya sanayisinde kullanılabilir. Gidin, çağırın bu maden odalarını, anlatsınlar size ama yapılmıyor pahalı olduğu için. Ne yapılıyor biliyor musunuz? Kalıyor orada, estetiğimizi bozuyor, çevreyi bozuyor ve Muğla gibi bir yerde çirkinliği arz ediyor. Ardından da ne diyorsunuz biliyor musunuz? "Kanunda boşluklar var." Yeniden ruhsat alıyor onlar, otuz yıl, kırk yıl boyunca orada onlar kalıyorlar ve tabiat tahrip oluyor; mikroorganizmalar gidiyor, hayvanlara aynı şekilde yapıyoruz, insanlara zarar veriyoruz. Bunları yapmak doğru değil ki. Ardından ne yapacağız biz burayla ilgili?

Kömür ocakları... Bu kömür ocaklarını... Çıkmak zorunda mı bunlar? Geçmişte yapmışız biz bunları. Şimdi, nükleer santralleri çok hızlı yapmamız lazımdı, HES'leri ve RES'leri çok hızlı yapmamız lazımdı; yapamadık biz bunları. Yapamadığımız için de şimdi geliyor birileri "Ben Muğla'nın Milas'ında ve Yatağan'ında özel bir alanda kömür çıkaracağım." diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Çekya'nın yaptığı gibi yapalım, gelin Amerika Birleşik Devletleri'nin yaptığı gibi yapalım, gelin -hatta daha ötesini söyleyeyim size- Güney Afrika'nın yaptığı gibi yapalım; çok zengin bir ülke de değil, Çekya değil, Amerika Birleşik Devletleri değil. Gelin, bunu yapalım diyorum ama yapılmayacağını da biliyoruz. Ve milletime buradan da sizi şikâyet ediyorum. Bu kanuna da "hayır" oyu vereceğiz.

İnşallah, bir gün keser dönecek sap dönecek, bir gün de hesap dönecek.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)