Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 110 |
Tarih: | 17.07.2025 |
PERİHAN KOCA (Mersin) - Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Aynı zamanda, haftalardır memleketin dört bir yanından gelerek ağacını, zeytinini, meralarını, tüm yaşam alanlarını Ankara'ya, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelerek iktidar vekillerine seslerini duyurmaya çalışan tüm yurttaşları ve hemen birkaç kilometre ötemizde "Maden yasası geri çekilene kadar açlık grevindeyiz." diyen tüm köylüleri buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, evet, ne yazık ki bir kez daha iktidarın sermayeye secde ettiğini çok net gösteren; güzelim memleketimizin altını üstünü, tüm doğal kaynaklarını yerli ve yabancı maden tekellerinin talanına açacak olan süper izin, süper talan yasasını konuşuyoruz bugün. Bu anlamıyla doğayı, yaşamı, memleketi savunan tüm yurttaşlar olarak bizler, hepimiz memlekete hiçbir hayrı dokunmayacak olan bu vahşi yıkım ve yağma yasasını; bu, sermayeye kulluk, kölelik yasasını konuşuyor olmanın üzüntüsünü, öfkesini ve utancını yaşıyoruz çünkü sermaye birikim modelinin doğal varlıklar üzerindeki tahakkümünü pekiştiren, ekolojik felaketi, ekolojik yıkımı derinleştirecek olan bir talan yasasını konuşuyoruz. O yüzden, baştan ifade edelim; bu yasa ormanları, zeytinlikleri, meraları ve hatta sit alanlarının tamamını maden şirketlerinin işgaline açacak olan çok yönlü bir saldırı yasasıdır. Bu yasa Cengizin, Kolin'in, Limak'ın, Koçun, Sabancının yanı sıra ülke kaynaklarına vampir gibi çöken, yabancı sermayenin sömürü düzenini arşa çıkaracak olan bir soygun yasasıdır. Bu yasa, doğal alanları, tarımı, zeytinciliği, halkın geçim kaynaklarını tümüyle bitirecek olan, yeryüzündeki her bir karış toprağı sermayeye peşkeş çeken bir çökme yasasıdır ama görüyoruz ki sermayenin kârı iktidarınızın geleceği ile yazgılı. O yüzden de attığınız her adım, yürüdüğünüz her yol, önümüze getirmiş olduğunuz her yasa bir şekilde sermayeye çıkıyor. Tam da bu yüzden, bu yasayla deprem sonrasında Hatay'da uygulamış olduğunuz, laboratuvarını kurmuş olduğunuz çökme rejimini tüm ülkeye yaymak ve uygulamak istiyorsunuz. Ne için? Sermaye birikimi için. Ne için? Yerlilik ve millîlik masalları altında memleketin her bir köşesini emperyalizme prangalamak için.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu ülkede zeytin üreticileri dünyanın sayılı zeytin üreticilerinin arasına girmiş durumda. Zeytin üreticilerinin binbir zorlukla, iktidarın bütün saldırılarına rağmen yazmış oldukları bir başarı hikâyesi var. Özellikle son on beş yılda ülkemizdeki zeytin ağacı sayısı 90 milyondan tam 204 milyona çıkmış durumda ve zeytincilik sayesinde hem büyük miktarda bir toprak koruma altına alınmış hem de ülkede yüz binlerce insan ekmek yemiş, insanların sofrasına sağlıklı zeytinyağı ve zeytin girmiş durumda. Zeytin üretiminin bu büyümesinin temel yasal dayanağıysa Zeytincilik Kanunu'ydu ve bu Kanun'a göre zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek, kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemezdi ama siz bu maddeyle, 11'inci maddeyle bu Kanun'u lağvedip madencilik faaliyeti uğruna memleketin aklıyla alay edip zeytinlikleri taşınabilir kılmak istiyorsunuz. Ekteki koordinatlara bakıyoruz, adrese teslim düzenlemelerin gerçekleştirilmek istendiğini görüyoruz. Zaten iktidarınız boyunca hep Cengize, Limak'a, Kolin'e, Koça özel düzenlemeler yaptınız; şimdi Muğla'nın zeytinliklerini yine sermayeye, sermayenin yağmasına peşkeş çekiyorsunuz. Verdiğiniz koordinatlara bakıyoruz; Yatağan, Kemerköy Yeniköy Termik Santralleri için genişletilmek istenen maden sahaları bu zeytinliklerin dibinde. Aydem Holdinge, Limak Holdinge özel yasa çıkarıyorsunuz resmen.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
PERİHAN KOCA (Devamla) - Evet, görüyoruz ki saraydaki oligarşinin, sahadaki sermayenin çıplak ve mutlak diktatörlüğünü ilan etmek istiyorsunuz bu yasayla beraber. O yüzden, geldiğimiz aşamada bu mesele, bu yasa bir memleket meselesine ve tüm yurttaşlar için bir memleket savunusuna dönüşmüş durumda. Bir tarafta "Irmağının akışına ölürüm Türkiye'm." deyip ırmağının akışını, zeytinini, merasını, doğal alanlarını sermaye tekellerine peşkeş çeken sözde vatanseverler var, siz varsınız ama bir tarafta da toprağını, ağacını, ormanını yurdunu, memleketini savunan gerçek yurtseverler var, bizler varız. O yüzden, bu ihanet yasasına, bu katliam yasasına, bu sermayeye kulluk, kölelik yasasına "hayır" diyeceğiz ve sonuna kadar bu katliam yasasına karşı mücadele edeceğiz; topraklarımızı vermeyeceğiz, topraklarımızı vermeyeceğiz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)