GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde PKK’nın dün akşam “drone”lu bir saldırısı olduğu iddialarına, Millî Savunma Bakanlığının soru önergelerine verdiği cevaba, adliyedeki rüşvet iddiasına, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun eSIM kararına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:18.07.2025

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Irak'ın kuzeyinde, Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde dün akşam terör örgütü PKK'nın "drone"lu bir saldırısına ve 2 askerin de yaralandığına dair çok ciddi iddialar var. Benzer iddiaları biz birkaç hafta önce tekrar gündeme getirmiştik, bununla ilgili Millî Savunma Bakanına soru önergesi verdik ama cevaplanmadı. Hatırlarsınız, bizzat bu saldırıyla karşılaşan askerleri ben Gülhane Araştırma ve Eğitim Hastanesinde ziyaret ettim, Araştırma Hastanesindeki askerlerimiz de detaylarıyla anlattı. Bakın, dökülen kanın peşinde falan değiliz ama hiç kimse bizden üç maymunu oynamamızı beklemesin. Aileler endişeli, insanlar merak ediyor. Millî Savunma Bakanlığının bu iletişimi doğru yönlendirmesi lazım. Daha birkaç hafta önce bir soru önergesi vermişiz, askerî okullara dair mülakat meselesini sormuşuz. Bize gelen cevap iletişim konusunda ne kadar istekli olduklarını da gösteriyor. Cevap şu: "Mevzuatta yazıyor." Bu kadar, 3 kelime olabilir mi ya? Böyle bir anlayış olabilir mi? Böyle bir açıklama olabilir mi? Ki bizim mülakatla ilgili duyduğumuz endişeler, sıkıntılar, hepsi içinde var. Size normal geliyor olabilir "Mevzuatta var." diye cevap vermesi ama demokratik bir ülkede, hukuk devletinin olduğu bir ülkede bunlar anormal davranışlardır. Askerlerimizle ilgili bu iddiaların da ortaya çıkarılması Millî Savunma Bakanlığının görevidir. "Terörsüz Türkiye"yi ancak -ilk şartı- hukuk devletinin ve şeffaflığın olduğu bir ortamda var edebilirsiniz, gizli kapaklı işlerle bu işler maalesef daha da sıkıntılı ve sancılı hâle gelecektir.

Dün değindiğim başka bir konu daha vardı; o da adliyedeki rüşvet iddiası. Her konuşmamın başında bu cümleyi de kurmakla kendimi mükellef hissediyorum; işini hakkıyla yapan, vicdanı temiz, pırıl pırıl hâkimlerimizi ve savcılarımızı tenzih ediyorum. Yani bu iddiaları da gündeme taşımak mecburiyetindeyiz ama bunu gündeme taşırken de bir grubun tamamını töhmet altında bırakacak bir anlayışımız, bir dilimiz elbette ki olmaz. Bahsettiğimiz konu şuydu: Tutuklanan bir ünlünün tahliyesi için rüşvet aldığı öne sürülen hâkimle ilgili bir konu vardı ortada. Yeni bir gelişme yaşandı; ne oldu biliyor musunuz? Suçlamaları kabul etmiyor bu hâkim, bir başsavcı vekiline atıyor topu ve "Bu rüşveti, bu parayı istememi bana o söyledi." diyor yani "Beni bir başsavcı vekili yönlendirdi, aracı bir kişiye gittim." diyor. Bu kişi de -isim vermeyeceğim, yansıdı basına- kendisinin bir devlet üst düzey görevlisinin üvey kardeşi olduğunu iddia ederek bu rüşveti talep ediyor. Açıklamasıyla ilgili bu konunun şeffaflıkla tartışılması konusunda biz Adalet Bakanlığına bir önerge verdik, tekrar çağrı yapıyoruz: Bakın, şeffaflığın olmadığı, adaletin, hukukun zedelendiği bir yerde biz yol alamayız, zerre toz tanesi kadar bir şüphenin hukukun, adaletin üzerinde olmaması lazım; bu, geleceğimiz için, çocuklarımız için, bizler için çok önemli. Buradan Adalet Bakanına bir kez daha sesleniyorum: Bu konuyla ilgili kamuoyunu lütfen aydınlatın.

Değinmek istediğim önemli, son bir konu... Bakın, dün de bir başka konuya değinmiştim, demiştim ki: Dünya değişiyor, iletişim vasıtaları değişiyor, teknoloji değişiyor, çağ değişiyor. Şimdi, geçtiğimiz haftalarda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu çok sayıda eSIM uygulamasına erişimi engelledi. Bu eSIM çok önemli bir konu yani elektronik eSIM cep telefonlarınızda kullanabileceğiniz uygulamalar. Vatandaşlarımız bu uygulamaları cep telefonuna indirdiğinde, yurt dışına çıktığında her yerden internete çok makul fiyatlarla bağlanabiliyorlar. Hani, bu operatörlerimiz var ya, depremde doğru dürüst operatörlerin çalıştıramadığı hatlar, fahiş fiyatlar, kalitesiz internet servisleri... Hadi bunları gündeme getiriyoruz; ya, vatandaşın telefonuna indirdiği eSIM uygulamasını kapatmak, yasaklamak nedir ya? Gerekçe olarak da diyorlar ki: "Türkiye'de yasal yetkilendirmeye sahip olmamaları dolayısıyla biz bunu engelledik." Resmen mafyalaşmış, çeteleşmiş bir yapıyla karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Erişime engellenen uygulamalardan biri Türk bir girişimcinin kurduğu marka ve 222 milyon dolarlık yatırımla ilk eSIM "unicorn"u olmuş. Yani, hani "yasal yetkilendirmeye sahip olmamaları" demişsin ya; kendi evladın yapmış bunu ya! Kendi evladın yapmış bunu, bu nasıl bir anlayıştır? Daha dün dedik ki... Bir karar verildi, emeklilerin kredi borçlarından dolayı emekli maaşlarına banka el koyabilecek, banka istediği gibi rahatlıkla el koyabilecek; bu millete bu eziyeti niye ediyorsunuz ya? Türk vatandaşlarının eSIM uygulamasıyla yurt dışında fahiş fiyat ödememesini, bu iletişim hakkını niye elinden alıyorsunuz? Bu yeni bir dönem, yeni bir çağ. Zaten Türkiye içerisinde internet servisiyle ilgili fahiş fiyat alıyorsunuz, yurt dışına çıkıldığında uyguladıkları fahiş fiyatlar ortada; ya, bırakın bu uygulamaları kullansın bu vatandaş! Hep mi sermayenin yanında olacaksınız, hep mi belli kişilerin yanında olacaksınız? Hiç mi bu milleti, bu vatandaşı düşünmeyeceksiniz? Sizlere bu konuyu bir kez daha değerlendirilmesi yönünde çağrıda bulunuyorum; milleti düşünün, millet lehine karar verin, belli çıkar gruplarını da artık el üstünde tutmayı bir kenara bırakın diyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.