| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 18.07.2025 |
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Muhterem milletvekilleri, peşinen söyleyelim ki amacımız sadece yasa teklifine karşı çıkmak değil, amacımız bu teklifin temsil ettiği zihniyete, bu milletin toprağını, ağacını, suyunu gözünü kırpmadan sermayeye teslim eden anlayışa karşı durmaktır. Biliyoruz ki asıl önemli olan, Türkiye Cumhuriyeti'nin yüksek menfaati ve zaruri ihtiyaçlarıdır. Bu sözler yalnızca bir muhalefet milletvekilinin değil doğasını, toprağını, zeytinini savunan milyonların da sesidir. Bizim bu konudaki duruşumuz nettir ve kanaatlerimiz de açıktır. Türkiye'nin kalkınmasının, gelişmesinin, güçlü ve adil bir devlet olmasının yegâne yolu bu muhteşem coğrafyanın korunup kollanmasından geçer. Bedel ödenerek kazanılan bu mümbit topraklarda akıl ve bilimin rehberliğinde yaşayan onurlu bir millet aynı zamanda geleceğin de teminatıdır. Doğamızı, çevremizi, toprağımızı gözümüz gibi korumamız gereken bu yoldan sapıldıkça bu ülkenin başına her türlü dert gelecektir; bugün yaşadıklarımız bunun somut kanıtıdır. İşte, şimdi önümüzde duran Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi sadece bir teknik metin değildir, bu, doğanın da idam fermanıdır. Bu teklif ormanlarımızı, meralarımızı, zeytinliklerimizi yani memleketin ciğerlerini şirketlerin insafına terk etmektedir. Bu bir kalkınma hamlesi değil, doğaya karşı açılmış vahşi bir savaştır. Açıkça söylüyoruz, bu yasa geçerse Anadolu'nun bağrına madenler değil, beton mezarlar kazılır, birileri zengin olsun diye bu milletin geleceği kurban edilir. Bu teklif yalnızca toprağı değil tarımı, hayvancılığı, halk sağlığını, yaşam alanlarımızı ve çocuklarımızın geleceğini tehdit etmektedir.
Zeytin ağacını taşımaktan bahsediyorsunuz. Bilim ne diyor? "Zeytin yerini sever." Siz ne diyorsunuz? "Taşırız, keseriz, yeniden dikeriz." diyorsunuz. Bir ağacı kökünden söküp sanki bir çiçek saksısıymış gibi başka bir yere taşımayı da medeniyet kabul ediyorsunuz. Sizin zihninizde ağaç, toprak, üretim yok, zihninizde -samimiyetle söylüyorum- sadece rant var, para var, yandaş var; başka şeyler de olabilir. Zeytin sadece bir meyve değildir, zeytin bu coğrafyanın kültürüdür, tarihidir, emeğidir, alın teridir, ekmeğidir. Zeytini savunmak, doğayı, geçmişi ve geleceği de hep birlikte savunmaktır.
Bakın, bu yasa ÇED süreçlerini baypas ediyor yani Çevresel Etki Değerlendirmesi süreçlerini işlevsizleştiriliyor. Yatırımcıya her şey serbest, halka yasak. Ruhsat süreçleri yatırımcı lehine genişletiliyor. Halkın mülkiyet hakkı acele kamulaştırma denilen zorbalıkla açıkça gasbediliyor. Bu nasıl bir kamu yararıdır? Kamu yararı adı altında özel şirketlerin çıkarlarını devlet gücüyle desteklemek hangi anayasanın, hangi vicdanın kabulü olabilir. Size söylüyorum: Türkiye'nin ihtiyacı olan şey, çevreyle çatışan değil, çevreyle uyum içinde gelişmeyi esas alan bir kalkınma modelidir; bilim temelli, çağdaş, modern ve hukuk zemininde yükselen bir idari vizyondur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Bugünkü Hükûmetin bu vizyonu taşımadığı artık herkesin de malumudur.
Kıymetli milletvekilleri, gerçek ve köklü çözümün adı sürdürülebilir kalkınmadır. Bu sistem kurulmazsa çevre koruma da olmaz, kamu yararı da hiç olmaz. Milletin kurtuluş yolu; aklın, bilimin ve vicdanın yoludur. Bu yasa geri çekilmelidir. Eğer bu teklif yasalaşırsa siz yalnızca doğayı değil vicdanınızı, halkı ve geleceği de yok etmiş olacaksınız ve bu millet, günü geldiğinde mutlaka bunun hesabını soracaktır.
Heyeti saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti, CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)