GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:18.07.2025

KAMURAN TANHAN (Mardin) - AKP iktidarı çevreyi koruduğunu iddia ediyor, öyle bir anlayışta olduğunu söylüyor ama vatandaşa poşet satarak bir yandan da ormanları yok ediyor, tarlaları bırakmıyor, yaylaları tarumar ediyor, meraları yok ediyor, kıyıları otellere kiralıyor, ağaçları kesiyor, yeşili bırakmıyor. İşte, AKP iktidarının çevreci anlayışı tam da budur; poşet satması.

Bu kanun teklifiyle, tüm ülkeyi maden şirketlerinin sahası olmasını hedefliyor aslında AKP iktidarı. Ormanlar, zeytinlikler, meralar, tarım arazileri ve korunan doğal alanlar 2004 yılından bu yana madencilik ve enerji projelerine açıkken bu teklifle meralar, tarım alanları, doğal koruma bölgelerini maden bölgesi olarak düzenlemeyi hedefliyor. Ayrıca, ÇED süreçlerini kısaltmayı hatta ortadan kaldırmayı hedefliyor. Teklif, Anayasa’nın çevrenin korunmasına ilişkin 56'ncı maddesinin devlet ormanlarının korunması yükümlülüğünü düzenleyen 169'uncu maddesi başta olmak üzere, temel çevre hükümleriyle çelişen düzenlemeler içermektedir. Tek bir torba kanun teklifiyle Maden Kanunu'nu, Zeytincilik Kanunu'nu, Orman Kanunu'nu, Mera Kanunu'nu, Çevre Kanunu'nun ilgili maddelerini hükümsüz kılacak bu teklif eğer Genel Kuruldan geçerse toplumun genel kamu yararından çok, bir avuç şirketin çıkarı gözetilmiş olacaktır; işte durum budur aslında. Tüm ormanlarda yetki, maden çıkarma amacıyla MAPEG isimli kuruma devredilecek. Yine, mera alanları, sit alanları bu torba kanun teklifiyle büyük tehdit altına girecektir. Kanun teklifi, Anayasa’nın 44, 45, 56, 63 ve 169'uncu maddelerine açıkça aykırıdır. Bu kanun teklifinde insan yoktur, çiftçi yoktur, tarım yoktur, doğal hayat yoktur, yaban hayatı yoktur, ekosistem hiç yoktur. Kısa vadede maden ve enerji şirketlerinin sadece çıkarı vardır. Özellikle zeytinliklerin madenciliğe açılması, ormanlarda izin mekanizmasının gevşetilmesi, meraların enerjiye kurban edilmesi gibi hususlar uzun vadeli kamu yararına aykırıdır.

Görüleceği üzere bu teklif, çevre ve ekoloji açılarından çok ciddi riskler ve sakıncalar barındırmaktadır. Ormanlardan zeytinliklere, meralardan korunan alanlara kadar birçok doğal ve tarımsal değer bu düzenlemelerle madencilik ve enerji yatırımlarına feda edilmek istenmektedir. Teklif bu hâliyle yasalaşırsa geriye dönülmez çevresel tahribatlar meydana gelecektir. Teklif ayrıca stratejik ve kritik madenlere ilişkin madencilik faaliyeti için acele kamulaştırma yapılabileceğini hükme bağlıyor. Yani belirli bir maden projesi için gerekli araziler normal kamulaştırma prosedürü beklenmeden, ivedi bir durumda kamulaştırılacak ve şirketlere tahsis edilecektir. Bir anda Cumhurbaşkanlığı kararıyla veya Kurul kararıyla köydeki tarlanızın, meranızın elinizden alındığını göreceksiniz. Kaldı ki, kamu yararı gerçekten var mı yok mu tartışması bile yapılmadan, toptan bir acele kamulaştırma düzeni getirilmiş. Her ne kadar acele kamulaştırma uygulaması daha önceden belirli şekillerde yapılıyor olsa da bu kanunla artık yargı -yerleri- kanundaki açık düzenlemelere rağmen hukuki denetim yapamayacaktır.

Teklif, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde yeni bir üstün kamu yararı kurulu oluşturulmasını öngörmektedir. Bu Kurul, kamuoyunda "süper izin kurulu" olarak da adlandırılmaktadır. Gerekçe olarak da belirli stratejik maden ve enerji projelerinde farklı kurumların uzun süren izin süreçlerini tek elde toparlayarak hızlandırmak olarak gösterilmektedir.

Düzenlemeye göre, özellikle dördüncü grup madenler ve stratejik ile kritik madenler konusunda ilgili kurum izin vermezse devreye bu Kurul girecek ve üstün kamu yararı kapsamında madencilik lehine nihai kararı alabilecektir. Kurul olumlu karar verirse ilgili kurum bir ay içinde gerekli izni vermek zorunda kalacak ve maden ruhsatı düzenlenecektir. Ayrıca bu kanunla "korunan alan" etiketi taşıyan yerlerde bile devlet kurumları ses çıkarmazsa maden şirketleri kolayca kazma vurabilecektir. Kurumlar ses çıkarsa dahi, bu teklif ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde kurulacak üstün kamu yararı kuruluna bu izinleri onaylatma yetkisi vermektedir. Bu düzenleme, korunan alanların korunma statülerini fiilen zayıflatmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

KAMURAN TANHAN (Devamla) - Normalde millî park, sit alanı, sulak alan gibi yerlerde madencilik ya tamamen yasaktır ya da uzun incelemeler sonucu katı şartlara bağlanmıştır. Teklifte ise, izin süreçleri üç, dört ay gibi kısa bir süreye sıkıştırılmakta ve sessiz kalan kurum onay vermiş gibi sayılmaktadır. Türkiye'nin en değerli şirketlerinin Varlık Fonunda toplanıp münhasıran Cumhurbaşkanlığının kullanımına alınması gibi, ülkenin yer altı kaynakları da Kurul aracılığıyla münhasıran Cumhurbaşkanlığı kullanımına alınmış olacaktır. Bu topraklar, tüm yurttaşlara ve gelecek kuşaklara aittir, bir avuç şirkete değil.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar.