Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 111 |
Tarih: | 18.07.2025 |
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Halkı dinlemeyen, vekilini de dinlemiyor. Az önce bir kürsü işgali gerçekleşti. Buraya köylüler geldi defalarca, içeriye alınmadılar, seslerini duyuramadılar ama şirketler ortalıkta fink attı, istedikleri gibi görüşmeler yaptılar. Onlar sesini duyuramadı, biz duyuralım dedik ama bizleri de dinlemediniz. Daha ne diyelim size?
Bakın, bu kanun teklifiyle, bu 19'uncu maddeyle yapı ruhsatı ve izin belgesi bulunmadan faaliyet gösteren elektrik üretim tesisleri affedilecekler hatta yıkım kararı, idari para cezası almış olanların da bu cezaları affedilecek. Yani önümüzdeki süreçle ilgili değil, geçmişe dönük de affedilme hâlleri var. Herhâlde bunları da şirketlerle konuştunuz, bu konularda da anlaştınız; daha ne diyeyim?
Şimdi, ben bu konuyla ilgili ne anlatayım dedim; distopyadan örnekler mi vereyim, romanlardan, filmlerden örnekler mi vereyim diye düşündüm; ortada kuraklık olduğunda, doğa tahrip olduğunda, su zehirlendiğinde, içecek su bulunamadığında neler olur diye bunlardan mı anlatayım dedim; yok, gerek yok. Latin Amerika'ya bakın.
Bakın Latin Amerika'da neler olmuş: Neoliberal politikalar sonucunda Latin Amerika'da insanlar topraklarını terk etmek zorunda kalmışlar çünkü tarım bitirilmiş; orada da madenler çok uluslu şirketlere, yandaş firmalara peşkeş çekilmiş; köylüler yiyecek ekmek bulamadığı için şehirlerin varoşlarına yığılmış. Bu şehirlerin varoşlarında ne olmuş? Gençler işsiz kalmış, aç kalmış; fink atan çetelerin, ortada fink atan uyuşturucu çetelerinin elinde mahvolmuş.
Şimdi "Bizim ülkemizde de var." diyeceksiniz ama beterin de beteri var, oraya sürüklüyorsunuz ülkeyi, bir cehenneme sürüklüyorsunuz; cehenneme sürüklenmesine bizler izin vermeyeceğiz. Bu yasaları geçirebilirsiniz; Anayasa Mahkemesinden döner, eğer olmazsa halktan döner.
Bakın, Latin Amerika'da ne oldu? Zannediyor musunuz orada kaldı? O iktidarlar tarihin çöplüğüne gittiler. Halk direndi, köylüler direndi, varoşlardaki işsizler direndi; kendi hareketlerini kurdular, partilerini kurdular, oluşumlarını oluşturdular, iktidarlarını kurdular. Bakın, öyle elini kolunu bağlayarak beklemez insanlar sonlarını.
Şimdi burada biz sözümüzü dile getirirken, köylüler kendini ifade etmeye çalışırken dinlemediniz. Burada az önce Ali Bozan Vekilim köylülerin sesini dinletmek istedi, izin vermediniz. Ben onların sözlerinden burada bahsetmek istiyorum çünkü buraya giremediler. Bakın, ne diyorlar: "Şirketler TBMM'ye alınırken, elini kolunu sallayarak rahat bir şekilde dolaşırken biz köylüler sadece 6 kişiydik, Meclise giriş yasağı konuldu, 6 kişi için Meclise giriş yasağı konuldu." Peki "Burası milletin Meclisi değil mi, burası şirketlerin Meclisi mi?" diye soruyor köylüler; çok haklılar. "Bizim karşımıza enerjiyle gelmeyin, enerjinin alternatifi var ama toprağın, suyun, doğanın alternatifi yok." diyor köylüler.
Bakın, Ordu'dan gelen Cevat isimli vatandaş ne diyor, çok dikkat çekici: "Size Ordu'nun altınını getirdim, size fındık getirdim. 3 bin dönüm maden işlediler Ordu'da, 13 milyon geliri var. Buraya fındık eksen bunun 5 katı, 10 katı kâr elde edilir ama bu kârı köylüler elde eder, şirketler elde edemez diye bunun önüne geçiyorsunuz." (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Sizin ne olduğunuzu biz çok iyi biliyoruz, halk da çok iyi biliyor.
Bakın, bir başka köylü ne diyor: "Hiçbir şeyim kalmadı elimde, her şeyimi aldılar elimden; savaştık, direndik, on senedir savaşıyoruz, annem ile babam şirket tarafından silahlı saldırıya uğradı." Bakın, silahlı saldırıya uğrayıp öldürülen, katledilen ekolojistler var bu ülkede, azmettiricilerin bulunmadığı katiller var, katiller! Kâr için katiller üretiyorsunuz bu ülkede. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Zannediyor musunuz ki bunlar böyle devam eder? Sizin çocuklarınız da torunlarınız da karşı çıkacak buna. Ben gençlere kesinlikle inanıyorum, güveniyorum.
Şimdi, bugün ne dediler? Bugün geldiler, yanlarına gittik yağmurun altında beklediler saatlerce, ondan önce dediler ki: "On yedi gün oldu, ağlamak istemiyorum, ağlamayacağız." Çünkü onların acısından çok öfkesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - Biz de çok öfkeliyiz, gerçekten çok öfkeliyiz. "Bize yapılan bütün baskılara rağmen 'Bu yasayı istemiyoruz' dememize rağmen gözümüzün içine baka baka nasıl geçireceksiniz bu yasayı?" dedi köylüler. "Bizi yurttaşlıktan mı kovdunuz, haberimiz mi yok bizim?" dediler. Yurttaşlıktan mı kovdunuz siz bu ülkenin köylülerini? Demek ki öyle oldu. Köylünün toprağını gasbet... Peki, ne yapıyorlar? İşçiler ile köylüleri karşı karşıya koyuyorlar, maden işçileri için "İyi." diyorlar. O maden işçilerini öldürüyorsunuz, 300'lerle, 100'lerle öldürüyorsunuz, hiçbir iş güvenliği önlemi almadığınız için öldürüyorsunuz. Köylüyü madenlere tıkıp öldürmenize de izin vermeyeceğiz. Bu kanun buradan geçse de kesinlikle halktan dönecek, kesinlikle dönecek, sonuna kadar direneceğiz! (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)