Konu: | Kıbrıs Barış Harekâtı'na, Lozan Anlaşması’nın dışında kalan adalara, kamu işçilerinin mağduriyetlerine, Murat Çalık’a ve ağır hasta mahkûmlara, kanun tekliflerinin oylamasından önce Grup Başkan Vekillerinin konuşmasına ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 113 |
Tarih: | 20.07.2025 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kıbrıs yıllar önce Piyale Paşa tarafından fethedilmişti; tabii ki her devletin böyle yükselişleri olur ve sonra, devletimizin yükselişinin inişe doğru geçtiği dönemlerde de burası İngilizlere verilmişti. Daha sonra, 1961 yılına kadar Kıbrıs, İngilizlerin kontrolü altında kaldı ve 1961 yılından sonra ise burada Rumların şımarıklığı meydana geldi.
1959 yılında Londra Antlaşması'yla Adnan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu Türkiye'nin garantörlüğünü kabul ettirdiler; çok önemli bir anlaşmaydı. Bu anlaşma olmasaydı 1974'te Kıbrıs'a bir Barış Harekâtı yapamazdık, bir çıkartma yapamazdık. Daha sonra ise buradaki zulümler artmaya başlayınca, 1974'e kadar da gerek Demirel döneminde buralarla ilgili hazırlıklar yapıldı, eksikliklerimiz neler diye düşünüldü, ardından da 20 Temmuz 1974'te bir Barış Harekâtı yaptık, elli bir yıl önce. Türklerin 21'inci yüzyıldaki son devlet kurma iradesinin temsilcisi Rauf Denktaş ve ardından Türkiye'nin Başbakanı ve Başbakan Yardımcısı, önce Başbakanı Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'la beraber Türkiye'nin tüm Silahlı Kuvvetleri buraya bir Barış Harekâtı düzenlediler ve biz burada başarılı olduk ve ardından da o günden bugüne kadar da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıtmaya çalışıyoruz.
Kırk bir yıl önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti kurulmuştu, kırk bir kere maşallah diyoruz ama bu maşallahı düzgün bir şekilde de bütün dünyaya tanıtmamız gerekiyor.
Şimdi, burada, bir yandan "Lozan" diyenler, bir yandan Montrö'ye laf söyleyenler, bir bakıyoruz ki bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ne Güney Amerika ülkelerine ne Orta Asya ülkelerine ne Ön Asya ülkelerine veyahut da ne de bizim Arap ülkelerimizden bir tanesine tanıtabilmiş değil ve Türk cumhuriyetleriyle ilgili dostluklarda bir temsilci yapabilmeyi kendimiz için maharet kabul ediyoruz, başarı kabul ediyoruz; bu, başarı değildir, o nedenle tarihi doğru değerlendirmek lazım.
Ben bir diğer taraftan da Bülent Ecevit ve Erbakan'a teşekkür ederken de iktidara da diyorum ki: Şu adaları, lütfen, bizim Lozan Anlaşması'nın dışında kalan adalarımızı Yunan'a işgal ettirmeyin ve de ilhak ettirmeyin ama ilhak ediyorlar ve sesiniz de çıkmıyor.
Diğer bir konuya gelince, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, kamu işçilerine uzun zamandır, yani altı aydır zam yapılacak, altı aydır zam yapılmıyor, hâlâ daha diretiyorsunuz. Bir diğer taraftan "Ekonomi pik yaptı." diyorsunuz "Para istemiyoruz, para toplamıyoruz." diyorsunuz ama bu 630 bin kişinin enflasyona ezdirilmesine göz yumuyorsunuz. Bir an önce enflasyonun üzerinde bu insanlara zam yapılması lazım; hem Hükûmet burada devreye girmeli hem ilgili sendika devreye girmeli hem de işçilerin mağduriyetleri mutlaka görülmeli diyorum ama sessiz kalınıyor.
Diğer bir hususa gelince, Murat Çalık. Bugün cezaevlerinde, biliyorsunuz, çok fazla hasta var, bu hastalar da zaman zaman Adli Tıp Kurumu ve zaman zaman da heyet raporlarına rağmen hâlâ daha cezaevlerinde insanca bir muamele görmüyorlar, tedavide eksiklikler var veyahut da bu insanlara tahliye yolu gözükmüyor ama birilerine tahliye yolu gözüküyor nedense. Bazen bakıyoruz, çok ağır suçlar işlemiş ve hasta da olmayan kişilerin zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, zaman zaman da başka türlü, başka şekillerde dışarı çıkartıldığını görüyoruz. O nedenle...
Murat Çalık, bugün çok ağır bir hastalık yaşıyor. Diğer mahkûmlar için de geçerli bu. Hangi görüşe mensup olursa olsun, eğer ağır hastalarsa bunlar evlerinde tedavi olmalı, hastanelerde tedavi olmalı; cezaevlerinde... Modern Türkiye'ye, çağdaş Türkiye'ye, demokratik Türkiye'ye yakışmıyor bunlar. Bununla ilgili olarak derhâl bir düzenlemenin de yapılması gerekiyor.
Son söz olarak şunu söylemek isterim: Biliyorsunuz, dün, buradan bir enerji yasası geçti. Enerji yasası geçerken de Meclis Başkan Vekilimiz bizlere, 5 Grup Başkan Vekiline bir söz hakkı vermişti; Abdülhamit Gül Başkanımızın haberi yokmuş, bizler iletişim kopukluğu yaşadık. Burada üçer dakikalık konuşma yapacaktık, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan çok ağır sesler geldi yani orada gürültüler patırtılar... Ya, 5 kişi konuşacak, on beş dakika konuşacağız; 5 kere 3 15 yapıyor. Hani, fikir hürriyeti nerede, ifade hürriyeti nerede? Milletvekilleri konuşmazsa nerede konuşacak? Siz her gün konuşuyorsunuz. Nasıl konuşuyorsunuz? Grup Başkan Vekilleriniz konuşuyor, Bakanlarınız konuşuyor, Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor. Kim konuşmuyor Allah aşkına! Basında bugün her gün sizler varsınız. O nedenle... Bu muhalefet, medyada zaten yer bulamıyor, TRT'de dahi yer bulamıyoruz. Bu TRT milletin TRT'si, devletin TRT'si değil, 86 milyonun ama bu 86 milyondan şu muhalefet milletvekillerinden hangisi bir gün TRT'ye çıktı ya, hangisi? Çıkamadı ki. O zaman, bir müsaade edin de bir on beş dakika konuşalım. Niye buradan bağırıyorsunuz ki? Bir kanun konuşuluyor burada. E, burası konuşmama yeri mi? Burası konuşma yeri, susturma yeri de değil. Eğer milletvekillerini susturursanız siz, kim bilir, sokaktakilere ne yaparsınız? Zaten RTÜK susturuyor, Basın İlan Kurumu susturuyor; bir diğer tarafından, zaman zaman yargı susturuyor, zaman zaman çeteler susturuyor, mafyalar susturuyor, zaman zaman başka nedenlerle susturuluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - O nedenle, lütfen, ben Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine diyorum ki, bir kez daha söylüyorum: Taç giyen baş uslanırmış arkadaşlar. Zaten gelmiyorsunuz buraya, kanun oylanırken geliyorsunuz, bizler yoklama istediğimizde veya karar yeter sayısı istediğimiz zaman geliyorsunuz. Bu gelişlerinizde de burada gürültü yapıyorsunuz, bizleri de dinlemiyorsunuz, kendi aranızda sohbet ediyorsunuz, sonra da kanun oylandıktan sonra buradan çekip gidiyorsunuz. Bir kanun oylanmadan önce de grup başkan vekilleri üçer dakika konuşacak -5 tane muhalefet var burada veya 4 tane, 3 tane, neyse- ama siz buna tahammül etmiyorsunuz. Lütfen; bakın, cumhuriyet, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister. Ben size İslam'la konuşayım o zaman: İslam, fikirde birlik istemez "Fikirlerin farklılığında rahmet vardır." der; itikatta da birlik istemez, burada Eşari vardır, Maturidi vardır, başkası... Amentüde birlik ister ve fikirlerin çarpışmasından da hakikat şimşeği doğar. Ne olur, bizim konuşmamıza tahammül edin. Bak, "Konuştuk." diyerek geçen kanunda düzenlemeler yaptınız, doğru işler yaptınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Yine, aynı şekilde, bugün gelen bu kanun teklifinde de problemler var, o problemleri de giderebilirsek iyi olur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)