GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:20.07.2025

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 3'üncü maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.

Maddeyle ilgili görüşlerimi açıklamadan önce vurgulamak isterim ki sayenizde sağlık sistemi de iflas etti. Bugün ülkemizde vatandaşlar için muayene, tetkik, tedavi resmen bir çileye döndü. Merkezî Hekim Randevu Sistemi artık bir sağlık hizmeti değil bir zulüm mekanizması hâline geldi. Vatandaş sabahın köründe randevu almak için ekran başında tetikte bekliyor, randevu yok. Aylar sonrasına verilen günlerle hastalıklar ilerliyor, dert büyüyor. İnsanlar hastaneye değil âdeta sabır sınavına giriyor. Bir muayene için aylarca bekleyen yurttaş sonunda hastane koridorlarında şifa değil daha ağırlaşmış bir hastalık buluyor. Ne yazık ki kimi zaman da mezar taşında bitiyor bu randevu eziyeti.

İlaç meselesine gelince... Reçete yazılıyor ama ecza dolabı boş. Vatandaşa önerilen ilaç yerine "muadil" denilerek verilen ürünlerin etkisi düşük. Üstelik ilaç farkları da katlandı, katkı payları aldı başını gitti. İlaç artık lüks tüketim sayılacak neredeyse. Emekli nasıl alacak bu ilaçları? Asgari ücretli hangi parayla yazdırsın reçeteleri?

Gelelim şehir hastanelerine. Milyarlarca liralık garantilerle yandaş müteahhitlere peşkeş çekilen bu beton yığınları halk sağlığı için değil âdeta ranta hizmet için kuruldu. Şehir hastanelerinde yolsuzluk, usulsüzlük ayyuka çıktı ama sizin çıtınız çıkmıyor. Bu kürsüde sayısız kere gündeme getirdim özellikle şehir hastanelerinde yaşanan yüz milyonlarca liralık yolsuzlukları. Belgeleriyle basına düşen, savcılıklara düşen bu işlerle alakalı vermiş olduğumuz araştırma önergelerini de reddettiniz. Tabii, öyle çok utanılacak şeyler var ki anlatıp yazmaya da yüzünüz yok. Kamuoyunda adı neredeyse artık sabıkalı hastaneye çıkan Bursa Şehir Hastanesiyle ilgili kurulmasını istediğimiz araştırma komisyonu da öncekiler gibi reddedildi. Vallahi merak ediyorum, siz neyi araştırmaktan korkuyorsunuz; vatandaşın sağlığını mı, yandaşın servetini mi? Daha dün İstanbul'da bir kadın hasta vatandaşımız 4 ayrı hastaneden randevu alamadığı için tedavisi gecikti ve şu an yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Bir baba çocuğunun epilepsi ilacını bulamıyor. Bir anne sadece tansiyon ilacı yazdırabilmek için 3 hastane geziyor. Sağlık sistemimizin başarı tabloları işte böyle.

Gelelim bu 3'üncü maddeyle ne murat ettiğinize. Hastalardan alınacak muvafakatin yani rızanın yalnızca fiziki ortamda değil elektronik ortamda da alınmasını öngörüyorsunuz. İlk bakışta dijitalleşme, bürokrasinin azaltılması gibi kulağa hoş gelen gerekçelerle savunulsa da bu düzenleme, uygulamada ciddi hak ihlallerine kapı aralayacak niteliktedir çünkü sağlık hizmeti alan herkes henüz dijital okuryazar olabilmiş değil. Yaşlılar var, kırsalda yaşayan vatandaşlar var, akıllı telefon kullanmayan, internet erişimi olmayanlar var; bu durumda, elektronik ortamda alınan onayın gerçekten bilinçli bir iradeyi yansıtıp yansıtmadığı nasıl tespit edilecek? En çarpıcı nokta, bu madde hazırlanırken ne tabip odalarının ne hasta hakları savunucularının ne de sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınmamıştır. İşte bu nedenlerle bu maddeye biz "hayır" diyoruz.

Heyeti saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)