| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 14.02.2012 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin bugün gündeme getirdiği, gündeme alınması için verdiği önergenin lehinde konuşuyorum. Gündeme alınmasını istediği konu; devlet içinde yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması için bir komisyon kurulmasını talep ediyor, bunun gündeme alınmasını ön görüşme-lerinin yapılmasını istiyor.
Gerçekten, bu önergenin üzerinde konuşulmuş olması bile önemli bir avantajdır. Arzu ederim ki gündeme alınması temin edilse de üzerinde kapsamlı bir görüşme yapsak çok daha faydalı bir iş yapmış oluruz. Daha ötesi, ülkemiz, bir haftadan bu yana, Türkiye Cumhuriyeti devletine, milletimize, Türkiye Büyük Millet Meclisine, seksen yıllık cumhuriyetimize yakışmaz birtakım olaylar yaşıyor ve herkesi rahatsız eden birtakım gelişmeler var. Tüm bu gelişmelerin gerçeğini öğrenebilmek için Hükûmetten bir açıklama beklediğimizi en başta söyledik ama bugüne kadar bu konuda kapsamlı, detaylı, gerçekçi bir açıklama da yapılmadı. Aslında doğru olan, bu kadar önemli, toplumda karşılığı olan; toplumu, ülkemizin geleceğini çok doğrudan ilgilendiren bu tür konularda burada bir genel görüşme açılmasıdır, burada Hükûmetin bilgi vermesidir, grupların bu konu üzerinde görüşlerini ifade etmesidir.
Neler oluyor sayın milletvekilleri, Türkiye'de neler oluyor? Yani milletin vekilleri olarak, milletin oylarıyla seçilmiş Hükûmet olarak Türkiye'de yaşanan bu olaylarla ilgili millete bilgi verme tenezzülünde niye bulunmuyorsunuz, niye böyle bir şeyin konuşulmasını çok önemsemiyorsunuz? Hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmek bazen çok da faydalı değil. Hep böyle öteleyerek, erteleyerek, olanların üzerini örterek geleceği kuramayız, geleceğe bir güven oluşturamayız. Bu sebeple, bu konunun konuşulması önemli. Bu konunun konuşulmasının bir Danışma Kurulu grup önerisi olarak gündeme getirilmesi yetmez benim kanaatime göre. Bir genel görüşmeyle veya bir bakanın bilgi vermesiyle burada bu konuda, toplumu ilgilendiren ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bu tür konularda kapsamlı bir görüşme, tezekkür, bir müzakere yapılması bence çok gerekli.
Değerli milletvekilleri, bakınız önergede ifade edildiği gibi "devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapılar?" Bu husus, cumhuriyet döneminin tüm dönemlerinde çok su götürür, çok önemli bir iddia. Çünkü devlet bu toplumun en önemli değeri. Devlet milletin örgütlü gücüdür, milletin en üst örgütüdür. Devlet olmazsa millet olmaz. Devlet olmazsa egemenlik olmaz, bağımsızlık olmaz, onurlu, huzurlu yaşamak olmaz. Devlet bizim için çok değerli, çok önemli. Devletin yerine ikame edebileceğimiz bir başka sistem bugüne kadar geliştirilememiştir. Yani, Birleşmiş Milletler, uluslararası birtakım teşkilatlar devletin yerine ikame olup devletten beklenen fonksiyonları yerine getirmemiştir ama devletin gerçekten milletin devleti olabilmesi için de, bu devletin hukukun içinde olması, hukukun üstünlüğünü kabul etmesi, uygulamalarının adaleti temin etmesi çok önemli, olmazsa olmaz şarttır. Hukuk olmayan bir devlet, hukukun üstünlüğünün içselleşmediği, kabul hâle gelmediği bir devlet zulüm devleti olur.
E şimdi yaşadığımız hadise de gerçekten kabul edilebilir bir şey değil: Devletin iki çok değerli, çok önemli kurumu birbirlerini suç örgütü olmakla suçluyorlar. Ne hukuk kalıyor ne hukukun üstünlüğü kalıyor ne teamüller kalıyor, ne demokrasi kalıyor. Ortaya çıkan sonucu hazmedebilmemiz, içimize sindirebilmemiz mümkün değil. Demokrasi, toplumun birlikte yaşama iradesinin sistemi. Siz demokratik sistem içerisinde iktidar olup kurduğunuz hukuka kendiniz uymazsanız, eşit, adaletli ve genel bir uygulama geliştiremezseniz sonuçta bu devletin ve bu devlet adına yetki kullanan siyasi iktidarın uygulamalarının adı "zulüm" olur değerli arkadaşlar. Maalesef son günlerde yaşadığımız hadise bu.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir operasyon yapılıyor, bu operasyonda çok önemli iddialar ortaya konuluyor. Bu iddialara cevap verilmesi gerekirken birtakım hukuk düzenlemeleriyle mesele örtbas edilmeye çalışılıyor. Ortaya konan iddialar çok önemli. Bu iddiaları yok saymanız mümkün değil. Bu iddialar, bir siyasi partinin il merkezinde yapılan aramada, KCK operasyonu doğrultusunda, on iki adet ses kaydı ve on dokuz adet Abdullah Öcalan'a ait yazılmış mektup ele geçiyor. Yapılan operasyonlarla yakalanan KCK militanları veya işte bu iddia kapsamında gözaltına alınan insanların ifadelerinde çok önemli iddialar ortaya konuluyor. KCK operasyonu kapsamında savcılık bazı soruların cevabını bulmaya çalışıyor. Bu cevapların arayışında oklar, yollar MİT'i gösteriyor. Millî İstihbarat Teşkilatı, bu devletin ve bu milletin çok önemli, çok değerli bir kurumudur. Bu kurumun üzerinde toplu iğne başı kadar bir gölgenin, bir şaibenin olması geleceğimiz açısından çok ciddi tehdit ve tehlikeler taşır. Bakın, Millî İstihbarat Teşkilatı hakkında bulunan bu delil ve belgelere dayalı olarak ortaya konan iddialar şunlar:
Deniliyor ki "KCK yapılanması MİT'in gözetimi ve denetimi eşliğinde tamamlanmıştır."
Değerli arkadaşlar, KCK etnik bölücülüğün siyasi ve silahlı örgütü, bir suç örgütü. Bu suç örgütünün gözetimi ve denetimi Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından yapılmıştır iddiası var ortada. Bu iddiayı yok saymanız mümkün mü?
Bir başka şey: "Örgütün yönetilmesine Millî İstihbarat Teşkilatı heyeti aracılık etmiş ve yönlendirmiştir." diyor.
Bir başka iddia: "KCK'nın ortaya koyduğu hain saldırı ve eylem talimatlarının önlenmesi ve engellenmesine dönük tedbirlerin alınmasını MİT engellemiştir." deniliyor. Milli İstihbarat Teşkilatının kendi görev alanında olan ülkenin güvenliğinin sağlanması noktasında görev yapmadığı iddia ediliyor.
Bir başka şey: İstihbarat toplama görevi ihlal edilerek devletin bütünlüğünü bozma ve anayasal düzeni yıkma konusunda KCK'yla iş birliği yapıldığı iddia ediliyor.
Bir başka şey: İmralı canisiyle Kandil arasında kuryelik görevi yapıldığı iddia ediliyor.
Değerli arkadaşlar, bunları sıralayabiliriz. Hatta bu konuda yeni Anayasa düzenlemesi için bazı taahhütlerde bulunulduğu, bazı taahhütlerin ortaya konulduğu iddia ediliyor ve tüm bunların Oslo sürecinde gerçekleştiği söyleniyor.
Şimdi, bu iddiaları yok sayarak özel yetkili savcılığın kanundan kaynaklanan görevi doğrultusunda, bir soruşturmanın delillerine dayalı olarak başlattığı soruşturmayı burada kanun çıkartarak engellemeye kalkarsanız bunun adı "hukuk devleti" olmaz, bunun adı "zulüm devleti" olur değerli arkadaşlar.
Şimdi, yukarıda Adalet Komisyonuna getirip görüştürdüğünüz ve bu hafta veya önümüzdeki günlerde burada kabul edilmesini dayatacağınız bu MİT yasasıyla ilgili temin etmeye çalıştığınız hadise hukukun önünü kesmektir, hukukun uygulanması değil, yine kendi oylarınızla çıkarttığınız CMUK Yasası'nın 250'nci maddesine göre görev yapan savcıların önünü kesmektir.
Değerli arkadaşlar, bu gidiş doğru gidiş değil. Yani bakın, size bir şey sorarlar "Dün dündür, bugün bugündür." derseniz, o sizin bileceğiniz iş. Ferhat Sarıkaya'ya yapılanla Sadrettin Sarıkaya'ya yapılan arasındaki çifte standardı nasıl izah edeceksiniz? Vicdanlarınızı millete karşı nasıl izah edeceksiniz? Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a yapılanla şimdi MİT Müsteşarına yapılanın arasındaki bu farklılığı nasıl izah edeceksiniz? Birini korumak için kanun çıkartıyorsunuz, birinin de hapse atılmasını "Hukukun gereği, hukukun üstünlüğü." diye savunuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, kafanızı kumdan çıkartın. Bu gidişiniz bir demokratik, meşru hukuk devleti uygulaması değil, bu gidişiniz maalesef zulüm devletine doğru, despot bir devlete doğru?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ?hukuku kendi amaçlarınız yönünde kullanma amacını taşıyan bir uygulama olur. Bunların doğru olmadığını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.