| Konu: | Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, İsrail'in Gazze saldırısına, Filistin halkına yaptığı soykırıma ve zulüm ile kıtlık politikalarına ve bölgede var olan güncel duruma ilişkin Yürütme adına gündem dışı açıklaması nedeniyle şahsı adına konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 29.08.2025 |
MAHMUT ARIKAN (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli kanun koyucular, eski dostlar, yeni dostlar, birçok konuda uzlaştığımız arkadaşlar, birçok konuda uzlaşabileceğimiz arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sözün bittiği noktadayız. Gazze'de yirmi iki ayı bulan vahşet, soykırım ve katliam -birçok kere ifade edildi- İsrail için yeni bir durum değil. İsrail, Filistin topraklarında yetmiş yedi yıldır işgalci. Tüm bu vahşet devam ederken, bu işgalcilik devam ederken Türkiye, Dışişleri Bakanlığımız tarafından yapılan açıklamalarla İsrail'in yaptıklarını kabul edilemez bulmuş; kabul edilemez bulmakla kalmamış, kınamış hatta şiddetle kınamış, artık İsrail için ne anlam ifade ediyorsa en güçlü şekilde kınamış. Bugün tam altı yüz doksan üç gün oldu. Tüm çağrılarımıza, toplumun her kesiminden gelen taleplere rağmen Türkiye savaşın ancak 209'uncu gününde İsrail'le ticaretin kesildiğini duyurabildi. Duyurabildi diyorum çünkü sonrasında bunun duyurulduğunu ama uygulanmadığını üzülerek gördük. Savaşın 405'inci gününde, hem de vahşetin en zirveye ulaştığı günlerde bu Mecliste, bu salonda, bu sıralardan sent hesabının yapıldığını duyduk. Görüyoruz ki siz Gazze meselesinde haysiyete değil maddiyata takılıyorsunuz. Buraya dikkat: Türkiye ancak savaşın 684'üncü gününde İsrail'e giden gemilere kısıtlama getirdiğini duyurdu. Değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekiyorum, tamamen bitirme değil sadece kısıtlama getirildi. Ülkemizde "Vanaları kapat, petrolü kes, ticareti bitir." diyen alnı öpülesi gençler bu ülkede gözaltına alındı, cezaevlerine gönderildi. Biraz önce iktidar milletvekili 28 Şubat zulümlerinden bahsetti. Maalesef ülkemizde İsrail'i protesto eden, "Vanaları kapat." diyen gençlerimiz cezaevlerine gönderildi, başlarındaki örtü cezaevlerinde çıkartılmak durumunda kalındı. Bunların hepsi İsrail'le ticaretin, akışın, ilişkinin aslında kesilmediğinin resmî kanıtıdır yani "one minute" haykırışı ticarette "zero minute"a dönüştü. Köprünün üzerinden Gazze'ye dua gönderilirken altından İsrail'e gemi gönderen politikalar artık ifşa olmuştur. Öte yandan, bugün yine burada iktidar vekilleri birçok kez ifade ettiler, "Türkiye elinden geleni yaptı, yapıyor." denildi. Biz buna katılmıyoruz. İsrail'i durdurmanın, uluslararası toplumu harekete geçirmenin sayısız yolu var. İşte bugün, bütün bu gecikmeye rağmen, yapılan hatalara rağmen önünüzde bir fırsat var. Burada konuşurken "Filistin" diyen, "Gazze" diyen, "Kudüs" diyen, "Mescid-i Aksa" diyen, yetki sahibi olan herkese sesleniyorum: Samimi olun, hamaseti bırakın. Bakın, biz, Saadet Partisi olarak 81 ilde Netanyahu ve iş birlikçileri için defalarca cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunduk. Maalesef bütün suç duyurularımız Adalet Bakanlığının müsaade etmemesinden dolayı işleme konulmadı. İsrail'le kavga ediyormuş gibi yapmaya, küresel sermayeye, neoliberal politikalara boyun eğmeye mecbur değilsiniz. Dünya İsrail ve müttefiklerinden ibaret değil. Kaldı ki İsrail'e kayıtsız şartsız destek olan ülkelerde dahi meydanlar ve sokaklar Filistin yanlısı göstericilerle dolup taşıyor çünkü Gazze'nin yanında yer almak insanlığın, vicdan sahibi oluşun, onurlu duruşun bir gereğidir. Bu anlamda Türkiye mutlaka artık somut adımlar atmalıdır. Türkiye'nin yapabileceğini yapmaması zulme ortak olmaktır. Ne dediğimizi iyi anlayın. Sadece insani yardımdan bahsetmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT ARIKAN (Devamla) - Sayın Bakanım, sizden İsrail'e karşı tam ambargo, tam tecrit, tam boykot ve kesintisiz yaptırım istiyoruz. İsrail savaş suçlusudur, soykırımcıdır. İsrail'e uygulanacak her türlü yaptırım için bundan daha açık, meşru bir gerekçe olamaz.
Sayın Bakanım, ablukayı kırmak, ambargoyu delmek için tamamen insani bir amaçla yola çıkan yardım filolarına Türkiye açıkça desteğini ilan etmeli, güvenliğini sağlamalı, uluslararası toplumu kararlı bir biçimde destek olmaya çağırmalıdır.
Bu vesileyle, önümüzdeki günlerde Gazze Özgürlük Filosu'na katılıp Gazze'ye yelken açacak olan milletvekillerimiz Sayın Mehmet Atmaca'ya, Sayın Necmettin Çalışkan'a, Sayın Selma Silkin Ün'e, Sayın Faruk Dinç'e ve bu filoya destek veren herkese huzurlarınızda teşekkür ediyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT ARIKAN (Devamla) - Bunlar sadece bizim değil aziz milletimizin, vicdan sahibi her insanın Türkiye'den talebidir. Siz bütün bunları yapın, biz Millî Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda nasıl destek vermişsek bu konuda da yanınızda olalım. Türkiye'nin elindeki imkânlar sınırlı değildir. Türkiye, yıllardır uyguladığınız yanlış politikalara rağmen güçlü bir ülkedir. Türkiye, iktidarıyla muhalefetiyle tek ses olmalı, dünyaya insanlık noktasında örnek olmalıdır. Bizim iktidardan beklentimiz, vicdanın ve insan olmanın gereğini yapmasıdır. Yok "Biz elimizden geleni yaptık, zaten yapıyoruz." diyorsanız biz bunu kabul etmiyoruz. Bu sizin İsrail'le muvazaalı durumunuzu, simbiyoz ilişkilerinizi devam ettirmenizdir.
Sözlerimi tamamlıyorum. Gazze'de işlenen savaş suçu ve soykırım karşısında bugüne kadar yaptığınız gibi sadece kınamakla yetinecek olursanız bilin ki ne millet ne tarih ne de Allah sizi affetmeyecektir. Bizler tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun gereğini yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)