Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 2 |
Tarih: | 02.10.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün ülkemiz ve insanının yaşadığı her sorunun kaynağında kötü yönetim anlayışı vardır. Peki, kötü yönetimler bu durumlara neden olduğunda ne olur? Halk bu anlayışı gönderir, bir başkasını getirir. O zaman niye böyle olmuyor diyeceksiniz. Niye halk bu kötü yönetimi değiştirmiyor, niye başından atmıyor peki? Çünkü meşruiyetini halktan değil başka yerlerden almayı şiar edinmiş yönetimler ülkede demokratik değişimlerin önünü tıkayan her türlü icraatı uygulamaya koyarlar, bir sanal dünyanın içinde sanki bir "Matrix" filminde yaşayan yığınlar oluştururlar; halk ne derdini ne taleplerini ne de sorunlarını anlatır ve çare bulabilir.
Değerli milletvekilleri, mevcut iktidar eliyle ülkemiz ve milletimiz siyasi ve ekonomik olarak bir çöküşün hatta varoluş kaygıların eşiğine getirilmiştir. "Borç alan emir de alır." sözüne binaen ülkemizin borcuyla birlikte şantaja açık hâle getirilen kırılganlığı devasa boyutlara ulaşmıştır. Hem bölgemizde hem de uluslararası boyutta sözü dinlenen değil "Biz de ne koparsak acaba?" denilen bir ülke konumuna itilmiştir. Ülke ve millet yerine "şahsım ve iktidarım" siyasetini merkezine alan mevcut yönetim nedeniyle makam ve konum sahibi olanların çoğu ülkeye ve kurumlara batan geminin malı gibi davranmakta iken dışarıdakiler de bundan payını istemektedirler, onlar da ülkemize batan geminin malı gibi davranırken daha montanlı faturalar kesmeyi de ihmal etmemektedirler. Bu faturalar her ne kadar ekonomik olsalar da esasen onur ve haysiyetimizi ayaklar altına alan ve beka sorununa evrilen siyasi sonuçlara neden olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bir dizi ziyaret kapsamında Amerika Birleşik Devletlerine gitmiş, New York'ta Birleşmiş Milletler toplantılarına katılım sağlamış, burada tüm dünyanın dikkatini Gazze'de yaşanılan insanlık dramına çekmeye çalışmış, sonra da Beyaz Sarayda -Amerika Birleşik Devletleri- Trump'la uzun bir görüşme yapmıştır ve görüşmenin sonucunu da "Fevkaladenin fevkinde." şeklinde değerlendirmiştir. Görüşme ve anlaşmalar, Trump'ın Erdoğan'ın sandalyesini çekmesi, ona iltifatlar etmesi, "dostum" demesi, "akıllı ve zeki insanlar" şeklinde tanımlanmasının yanında Erdoğan'ı kastederek "Ona meşruiyet verdik." "Trump'la da görüşmek için yalvarıyorlar." açıklamalarının bir arada yapıldığı bir algı propagandasının gölgesinde tartışılmıştır. Kamuoyunda tüm bu görüntü ve davranışlar "Amerika Birleşik Devletleri bir şeyi alacağı zaman muhatabına ne vereceğini çok iyi bilir." şeklinde yorumlanmıştır. Bu bağlamda, aşağıdaki tabloya bakınca Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bizim verdiklerimiz ortada iken Amerika Birleşik Devletleri'nin ne verdiği ise belirsizliğini korumaktadır. Söz konusu görüşmelerin sıradan bir ziyaret için olmadığı, ülkemizi uzun yıllara sari birçok yükümlülüğün altına sokacağı, içerik ve neticelerinin nasıl sonuçlar doğuracağı, bunun ülkemiz adına bir millî güvenlik sorunu teşkil edip etmeyeceği konuları uzmanlar ve siyasetçiler tarafından şimdiden tartışılmaya başlanmıştır. Cumhurbaşkanının ve bu anlaşmalarda imzası bulunan Hükûmet yetkililerinin her şeyden önce Türk milletine ve onu temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisine kapsamlı bir izahat yapması zorunludur. Mesela, biraz önce İYİ Parti Grup Başkan Vekili Turhan Çömez de dile getirdi, Boeing'lerle ilgili anlaşmalar... Niçin Boeing? Daha iyi uçaklar yok mu dünyada? Var. Avrupa Birliğinin yapmış olduğu uçaklar var, Brezilya'nın yapmış olduğu uçaklar var; onlarla ilgili bir teklif alındı mı? Türkiye'de bu konular gündeme getirilmedi. Peki, doğal gaz meselesi gündeme geldi mi? Gelmedi ki. Hani biz Zonguldak'ta çok büyük boyutlarda doğal gaz bulmuştuk ve bu doğal gazla beraber de -hatırlarsanız-seçim öncesi, bir ay boyunca, ücretlerini bizim vermediğimiz doğal gaz için "Ücretiniz Hükûmet tarafından şu bakanlıktan karşılanmıştır." diyerek bize mesajlar gelmedi mi? O doğal gaz nerede? Bu doğal gazları alırken, biz Amerika Birleşik Devletleri'nden doğal gaz ve sıvı gaz alırken Rusya'dan aldığımızdan daha ucuza mı almış olacağız? Hayır, almayacağız, daha pahalısını almış olacağız. Navlunu var, yol var ve vergileri var. Peki bunlarla ilgili olarak bir tartışma yapıldı mı bugüne kadar? Yapılmadı. Kimin parasını kime veriyorsunuz Allah aşkına? 86 milyonun parasını 86 milyona danışarak mı verdiniz? Vermediniz.
Tom Barrack diye bir adam var, Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi. Ya, bir Ecevit'i hatırlayın lütfen, bir Demirel'i hatırlayın lütfen, Hasan Fehmi Güneş'i hatırlayın lütfen; ne demişlerdi? Bir Amerikalı Türkiye'ye gelmişti, araştırmalar yapmıştı; Amasya'ya gitmişti, hangi köy Alevi, hangi köy Sünni diye çalışmalar yapmıştı ve bu sendikaların hangileri Alevi, hangileri Sünni, hangileri sağcı, hangileri solcu diyerek... Ve ardından, Ecevit onu istenmeyen adam ilan etmişti. Tom Barrack'ın söylediklerinin yanında o yapılanlar çok hafif kalıyor arkadaşlar. Tom Barrack kim ki Türkiye'de bizim iç işlerimize karışıyor. Haydi gelin, istenmeyen adam ilan etsenize bu adamı, Tom Barrack'ı. Edemezsiniz, etmeniz de mümkün değil değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
Değerli milletvekilleri, açık ve net söylüyoruz.
Bir de Bartholomeos meselesi var, bu Bartholomeos meselesini burada dile getirmiştim. İsviçre'de bir toplantı yapıldı, Ukrayna da katılmıştı, sonra oraya "ekümenik" diye imza atmıştı. İtiraz etmiştim, "Lozan'ı deldirmeyeceğiz size." demiştim. Sonra "İzahat isteyeceğiz." dedi Dışişleri Bakanlığı, ardından da " Yok, 'ekümenik' sıfatını kaldırdık, öyle imza attık." ifadesini kullanmıştı.
Bir de Sumud Filosu var. Bu Sumud Filosu'yla ilgili olarak bütün sorumluluk... Bugün Birleşmiş Milletler toplanıyor ve bunların toplandıkları, birleştikleri bir şey var; o da hiçbir şey yapamamak. Böyle konularda, özellikle siyonist İsrail lobilerine karşı, Yahudi lobilerine karşı sessiz kalıyorlar ama vicdanlar birleşiyor. 500'e yakın insan gemiyle çıkıyorlar yollara, diyorlar ki: "İnsanlığın vicdanını ayağa kaldırmak istiyoruz." Peki, biz ne yapıyoruz? Bakın, vatandaşlarımızı aldılar orada; milletvekilleri var, Sema Silkin Ün var, Necmettin Çalışkan var, Mehmet Atmaca var, Faruk Dinç Bey var, vatandaşlarımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Peki, onlarla ilgili ne yapacağız? Hiçbir şey yapamayacağız arkadaşlar. İsrail onları derdest edecek, sınır dışı edecek; biz de onları sadece kınamakla yetineceğiz.
Kınamamanın yolunu söylüyorum, son cümle: Gerçek demokrasi, gerçek insan hakları, gerçek hukukun üstünlüğü ve aynı zamanda denetlenebilir bir Türkiye, hesap verebilir bir iktidar diyorum.
İnşallah, önergemize "evet" oyu verirsiniz, gerçek manada Amerika Birleşik Devletleri'nde neler olup bittiğini milletimiz de öğrenir, bu Millet Meclisi vasıtasıyla herkes öğrenir diyor, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)