Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 3 |
Tarih: | 07.10.2025 |
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bizim açımızdan ekim ayı, özellikle 1993'ün Ekim ayı bir katliam ayıydı. Yaşadığım ve vekil olduğum o kent Muş'ta şu kareyi tahmin ediyorum Türkiye'de görmeyen yok, Vartinis'te katledilen bir aile. Bu aile 7 çocuğuyla birlikte katledildi. Feryat ettik, figan ettik ama katiller hep aklandı "zaman aşımı" dediler. Ben bugün bu katillerin ne yaptığını sizlerle paylaşacağım. Bu, Vartinis'te olan yani 4 Ekimde Muş Vartinis'te bir aile nasıl ateşe verilmiş, bunu hep birlikte konuşacağız.
Bu da benim doğduğum, büyüdüğüm köy Zengök. Aynı birimler -şu- bir katliam, bir vahşet yaşattılar; benim yakınlarımı, 5 kişiyi birbirine bağlayarak ateşe verdiler. Bunu da yapan Bolu'dan gelen bir tugay, başında "Yavuz Ertürk" denilen bir komutan ve bu aile yakılarak... Bütün bir kent bunlara tanıklık etti. Şimdi, kim mi onlar? Bu birliğin başında "Yavuz Ertürk" diye biri vardı, Bolu'dan gelen o tugayın başındaydı. Geçtiği her yeri ateşe veren, Muş'tan başlayan, Kızılağaç, Eralanı... Yol kenarında kimi görürse ateşe verip, öldürüp nehre atıyor, Murat'a atıyor. Sonra köye gidiyor, bütün köyü ateşe veriyor. Sadece Muş bölgesi değil, Eralanı'nda masum insanları kurşunluyor, Murat Nehri'ne atıyor. Sonra gidiyor, Zengök'te bu aileleri ateşe veriyor, çekip gidiyor. Bütün köyü hayvanlarıyla birlikte ateşe veriyor, kurşunluyor, öldürüyor. Sonra Diyarbakır Kulp'a gidiyor, Kulp Şenyayla'da 11 vatandaşı alıp götürüyor ve sonra Vartinis'teki Bülent Karaoğlu, bütün beldenin ve kentin tanık olduğu bir katliamı gerçekleştiriyor. "Ben orayı ateşe vereceğim ve göreceksiniz..." Gece geliyor, bütün halkın gözü önünde bu Bülent Karaoğlu o evi ateşe veriyor, 9 insan yaşamını yitiriyor.
Sonra bununla ilgili yargılamalar oldu. Ne oldu biliyor musunuz? Mahkemeyle dalga geçiyordu, "Ben de gitmiştim..." Mahkeme bunları tutuklamadı. Bu, zaman aşımından şu anda aramızda dolaşıyor. Şu da Yavuz Ertürk.
Bakın, bu kim? Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bu adamın katil olduğunu söylüyor -sizin vekilleriniz, iktidarınız döneminde- bu şekilde katliam yaptığını söylüyor, AİHM söylüyor, yargıçlar söylüyor, davalar açılıyor ama ne oluyor biliyor musunuz? Dönüyor, bu zat beraat ediyor. İşte, aslında bunu atıyorum; bütün insanlık gelsin, bunları çiğnesin. Bunlar insanlığa karşı suç işlediler. Bunlar sizin iktidarınız döneminde olmadı ama sizin iktidarınız bunları akladı, yargıçlar bunları akladı. Bakın, AİHM bunun suçlu olduğunu söyledi, 2004 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bunun suçlu olduğunu söyledi ama o ne dedi? Döndü, dedi ki: "Bu AK PARTİ var ya, terörden beter bir partidir. Bu parti kapanmalıdır. Bu parti Amerikan uşağıdır." Ama sizin döneminizdeki yargıçlar alıp ne yaptılar? Bunu akladılar. Şu anda dolaşıyor ve ne yapıyor, biliyor musunuz? Sözüm ona muhalif medya, Tele1, Sözcü TV bunu "terör uzmanı" olarak alıyor, götürüyor ekranlarına. Oysaki bunların elinde masum insanların kanı var. Bu, ne diyor? Diyor ki: "Neyi yaptıysam Genelkurmaydan emir alarak yaptım, neyi yaptıysam İçişleri Bakanlığından onay alarak yaptım." Peki, siz bunlarla yüzleşmeyeceksiniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
SIRRI SAKİK (Devamla) - Ben Komisyona sesleniyorum: Bunları aklayan yargıçları çağırın, gelsinler; deyin ki: "Ey yargıçlar, bu kadar suçüstü yakalanmış insanı nasıl akladınız?" Aslında Komisyonun görevi bu. Komisyon işi yokuşa sürmek adına eften püften bir şeyler yapmamalı.
Bakın, bu da Selahattin Demirtaş. Bu 11 insanın ölümünden on bir yıl sonra Selahattin Demirtaş Diyarbakır'da İHD Şube Başkanı; duyar duymaz olay yerine gidiyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonuna bilgi veriyor. İşte, bu Selahattin Demirtaş içeride, düşüncelerini söylediği için, bunları teşhir ettiği için içeride ama elinde kan olan bu insanlar dışarıda dolaşıyor.
Bakın, yarın 8 Ekim. Selahattin Demirtaş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKİK (Devamla) - Sayın Başkanım, çok önemli birkaç cümle söyleyeceğim Sayın Selahattin Demirtaş'la ilgili eğer müsaadeniz varsa.
BAŞKAN - Sayın Demirtaş'la ilgili olduğu için...
SIRRI SAKİK (Devamla) - Evet, teşekkür ediyorum.
Sevgili arkadaşlar, Selahattin Demirtaş'ın avukatları, Figen Yüksekdağ'ın avukatları başvuruda bulundular. Dönüp dediler ki: "AİHM'in kararları var, Anayasa Mahkemesinin kararları var, Selahattin Demirtaş'ı serbest bırakın." Eğer bu topraklarda "barış" diyorsanız, "kardeşlik" diyorsanız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Kobani kumpas davasında içeride olan bütün arkadaşlarımız yarın amasız lakinsiz bir şekilde özgür olmalı. Bu, sadece bizim düşüncemiz değil, milyonların talebidir, Kürt'ün, Türk'ün, bu topraklarda barıştan yana olan herkesin talebidir. Bir an önce haksız şekilde on yıldır içeride tuttuğunuz bu insan hakları savunucusu, bu siyasetçi arkadaşlarımızı, sevgili Selahattin Demirtaş'ı yarın bekliyoruz ve istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKİK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)