GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:4
Tarih:08.10.2025

MAHMUT ARIKAN (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Bu sabah içerisinde milletvekillerimiz ve birçok vatandaşımızın bulunduğu Özgürlük Filosu İsrail tarafından saldırıya uğradı. Geçtiğimiz günlerde de Küresel Sumud Filosunun 47 gemisine İsrail tarafından saldırı olmuş, yine birçok vatandaşımız tutuklanıp İsrail cezaevlerine götürülmüştü ve sonrasında "deport" edilmişti. Dönenleri hep beraber dinledik, İsrail zulmünü bir kez daha görmüş olduk. Maalesef, Türkiye ve diğer bölge ülkeleri, terör devleti İsrail'in uluslararası sularda ne Özgürlük Filosundaki ne de Sumud Filosundaki 572 aktivistin alıkonulmasına engel olamadı. Bu tablo Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihine, şahsiyetine ve itibarına asla yakışmaz. Kusura bakmayın, bir devletin itibarı kaç tane görkemli uçağa sahibi olduğuyla değil bugün uluslararası sularda uluslararası hukuk yok sayılarak 3 parlamenterinin korsan bir devlet tarafından haydutça kaçırılmasında ortaya koyacağı tavırla, duruşla belli olur.

Arkadaşlar, sabah grup toplantımızda da söyledim; şu an içinde bulunduğumuz bu Meclis, ayağında çarıkla, kucağında çocukla, sırtında mermiyle Kurtuluş Savaşı vermiş, Kurtuluş Savaşı'nı yönetmiş bir Meclistir. Bizim Meclisimiz yedi düvele karşı meydan okumuş bir Meclistir. Şimdi, bu Meclisin itibarı ne idiği belirsiz bir terör devletinin insafına terk edilemez. Gün bugündür, küresel teröristlerden, reel politik aldatmacalardan çekinmeyelim, endişe etmeyelim.

Değerli arkadaşlar, artık söylenecek bütün sözler söylenmiş, laflar tükenmiştir. Laf değil icraat zamanıdır. Gelinen noktada bütün samimiyetimizle iktidara sesleniyor ve şu 10 maddelik çağrımızı icraata geçirmelerini istiyoruz.

1'incisi: Derhâl İsrail'e nota verilmelidir. Bakınız, değerli arkadaşlar, bizim bu iktidar döneminde en son nota verdiğimiz ülkelerden biri Hollanda, hem de bir değil iki kez Hollanda'ya nota verdik. Neden biliyor musunuz? Hollanda'yı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Aile Bakanına gereken diplomatik saygı ve nezaket gösterilmediği için Hollanda'ya biz nota verdik. Bu, ülkenin itibarı için atılması gereken bir adımdı ve atıldı. Peki, şimdi, Allah aşkına soruyorum; 3 milletvekilimizin ziyaret değil, çocuklar ölmesin diye, katliamlar son bulsun diye verdikleri bir mücadelede korsan bir devlet tarafından uluslararası sularda uluslararası hukuk hiçe sayılarak kollarına kelepçe vurulması daha mı hafif bir şey?

2'ncisi: İsrail'le olan tüm diplomatik ilişkilerimizi keselim. Tam 708'inci gündeyiz; yedi yüz sekiz gündür çocuklar, kadınlar katlediliyor. Milletvekillerimiz bu katliama son vermek, bu acımasız vahşeti dünya gündemine taşımak için o gemilere bindiler ama siz hâlâ diplomatik ilişkileri kesmediniz; bunu derhâl yapmanız gerekir.

3'üncüsü: Türkiye'deki İsrail diplomatları "persona non grata" ilan edilerek sınır dışı edilsin. Bu sınır dışı işlemlerinde milletvekillerimize uygulanan prosedürün aynısı uygulansın çünkü uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet esastır.

4'üncüsü: İsrail'in içerisinde yer aldığı bütün uluslararası kurum, kuruluş, organizasyon ve etkinliklerden çekildiğimizi derhâl açıklayalım.

5'incisi: Gazze'de hukuksuzca gözaltına alınan ve kaçırılan vatandaşlarımız Türkiye'ye döndüklerinde Gazze limanlarında Türkiye bandıralı gemileri gördüklerini ifade etmişlerdi; bu, utanç verici bir durum. Dolaylı ya da doğrudan İsrail'e yönelik her türlü ticareti, ithalatı, ihracatı sonlandırın. Nihai rotası İsrail olan hiçbir geminin Türkiye kara suları ve limanlarını kullanmasına müsaade etmeyin ama bunu yapıyormuş gibi değil gerçekten yapın.

6'ncısı: Türkiye'de faaliyette bulunan, İsrail'e maddi manevi destek sağlayan, doğrudan ya da dolaylı bir şekilde İsrail'le bağlantılı olan bütün şirket ve kuruluşların mal varlıklarını dondurun.

7'ncisi: Gözaltına alınan vatandaşlarımız, kendilerinin, Türkiye ve İsrail çifte vatandaşı olan, Türkçe konuşan askerler tarafından sorgulanıp işkenceye maruz bırakıldıklarını açıkladılar, hep beraber dinledik. İsrail'de askerlik yaptığı bu katliamlarda tespit edilen bütün çifte vatandaşları derhâl belirleyip vatandaşlıklarına son verelim.

8'incisi: Sadece kara ve deniz yollarını değil hava sahasını da ister askerî ister sivil, İsrail'le ilgili bütün uçuşlara kapatalım.

9'uncusu: Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bütün uluslararası kurum ve kuruluşları harekete geçirelim. İsrail'e yönelik küresel yaptırımların devreye alınması için her türlü girişim ve mekanizmayı harekete geçirelim.

10'uncusu: Elbette bugün, derhâl, Türkiye'nin itibarını korumak ve Filistin konusundaki hassasiyet ve kararlılığımızı ortaya koymak için gerekli tezkereyi Türkiye Büyük Millet Meclisine getirelim; biz de sizi sonuna kadar destekleyelim.

Değerli arkadaşlar, bu Meclis bunu daha önce başardı, biz de başarabiliriz. Bu Meclis 1997 yılında bu salonda Filistin tezkeresini konuştu ve geçirdi; bu, bugün yine mümkündür. Bu tezkere niçin geldi hatırlıyor musunuz? Filistin'in El Halil kentinde 29 Filistinli şehit edildiği için bu Meclisten tezkere geçirildi. Bakın, iki yıldır Gazze'de on binlerce çocuk, kadın katlediliyor; bugün değilse bu tezkereyi ne zaman çıkaracağız?

Değerli arkadaşlar, biz bugün burada turistik bir geziyi konuşmuyoruz. 7 Ekimde başlayan savaşın, soykırımın 2'nci yıl dönümündeyiz. Açık söylüyorum: Tarihin hiçbir döneminde bu kadar pervasızca çocuk katliamı yapılmadı, zulüm bu kadar pervasızca uygulanmadı, hukuksuzluk hiç bu kadar meşrulaştırılmadı. Ancak şunu unutmamalıyız: İsrail, Filistin topraklarında iki yıldır değil yetmiş yedi yıldır işgalci. Yüz binlerce Filistinlinin evlerinden, yurtlarından sürüldüğü büyük felaket gününün, Nekbe'nin üzerinden tam yetmiş yedi yıl geçti. Yetmiş yedi yıl boyunca İsrail, işgallere, katliamlara, Filistinlileri yerlerinden yurtlarından sürmeye, aç susuz bırakmaya devam etti. Yetmiş yedi yıl boyunca İsrail, kadınları, çocukları öldürmeye; hastaneleri, okulları vurmaya devam etti. İşte, İsrail 14 Mayıs 1948'de neyse 8 Ekim 2025'te de odur.

İsrail, Orta Doğu'da bir canavar gibi büyümektedir. Bu canavar gözünü çoktan Şam'a dikti, Kahire'ye dikti, Tahran'a dikti, Ankara'ya dikmiş durumda. Bu öyle bir canavar ki sonunda gözünü Londra'ya, Paris'e, Berlin'e, Moskova'ya hatta Washington'a bile dikecek. Kendinden olmayan herkesi, her şeyi yok etmeden İsrail canavarı durmayacak. Bu yüzden, bugün İsrail sadece Filistin topraklarını işgal etmekle kalmıyor, işgale karşı direnişi kriminalize eden bir propagandayı da ısrarlı bir şekilde büyütüyor. İsrail'in asla sınırları yoktur; sadece işgal ettiği ve etmeyi arzuladığı, hedeflediği topraklar vardır; bu yüzden, İsrail'i cesaretlendiren hiçbir ilişki meşru değildir.

Şimdi, hepimiz biliyoruz ki Saadet Partilisi, Cumhuriyet Halk Partilisi, AK PARTİ'lisi, DEM PARTİ'lisi, Milliyetçi Hareket Partilisi, HÜDA PAR'lısı, Yeniden Refah Partilisi, İYİ Partilisi, Demokrat Partilisi, Demokratik Sol Partilisi, bütün partiler, bütün halklar emperyalist işgal karşısında, soykırım karşısında Filistin'den yanadır, Gazze'den yanadır; bundan hiç kimsenin şüphesi yok.

Yine hepimiz biliyoruz ki İsrail, Gazze için, Filistin için yaptığımız dualardan hiçbir şekilde rahatsız olmuyor. Yine İsrail kendisine yönelik kınamalarımızdan, lanetlemelerimizden hiçbir şekilde rahatsız olmuyor. Ne basın açıklamalarımız ne beyanatlarımız ne de sloganlarımız İsrail'i rahatsız etmiyor. Biz, başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinin hükûmetlerinden, yöneticilerinden ne kınama bekliyoruz ne de lanetleme bekliyoruz. Ancak yine hepimiz tanığız ki Türkiye'de iktidar, iki yıldır sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, bizimle birlikte, dünyanın tüm vicdanlı insanlarıyla birlikte Gazze için dua ediyor, Hamas'a selam gönderiyor, İsrail'i kınıyor, İsrail'i lanetliyor; buna rağmen İsrail sadece Gazze'de katliam yapmakla kalmıyor, canı istiyor Beyrut'u bombalıyor, canı istiyor Şam'ı bombalıyor, canı istiyor Tahran'da suikastlar düzenliyor; önce bir hastaneyi bombalıyor, sonra bekliyor, aynı hastaneyi kurtarma ekibi ve gazeteciler geldiğinde tekrar bombalamaktan imtina etmiyor. Nasıl bu kadar İsrail küstah olabiliyor, nasıl bu kadar şımarık olabiliyor; bu cesareti İsrail nereden buluyor? Kimse kusura bakmasın, bu İsrail kınamakla, şiddetle kınamakla, güçlü bir şekilde kınamakla ya da lanetlemekle geri adım atacak bir terör devleti değildir. Buradan dostane bir tavsiyede, uyarıda bulunmak istiyorum. AK PARTİ bir sivil toplum kuruluşu değildir, AK PARTİ iktidar partisidir. Meydanlarda eylem yapacak, televizyonlarda gözyaşı dökecek, dizilerde ajitasyon yapacak konumda değilsiniz. Siz somut adımlar atacak konumdasınız. Buradan sesleniyoruz: Soykırıma ortak olmayın, anlaşmaları iptal edin. Vanaları kapatın, petrolü kesin, ticareti bitirin, limanları kullandırtmayın. Bütün bunları yapın, biz de sizlerin yanında bu mücadeleye destek olalım. (YENİ YOL sıralarından alkışlar) Yediden yetmişe tüm halk, tüm Türkiye siz bunları yaptığınızda yanınızda yer alacaktır. Burada konuşurken "Filistin" diyen "Gazze" diyen "Kudüs" diyen "Mescid-i Aksa" diyen, yetki sahibi olan herkese sesleniyorum: Lütfen samimi olun. İsrail'le iş tutmaya, küresel sermayeye, neoliberal politikalara boyun eğmeye mecbur değilsiniz. Dünya İsrail ve müttefiklerinden ibaret değildir. Kaldı ki İsrail'e kayıtsız şartsız destek olan ülkelerde dahi meydanlar ve sokaklar -hep beraber takip ediyoruz- göstericilerle, Filistin yanlısı gösterilerle dolup taşıyor çünkü Gazze'nin yanında yer almak insanlığın, vicdan sahibi oluşun, onurlu duruşun en önemli göstergesidir. Lütfen ne dediğimizi iyi anlayın. Biz, iktidardan miting yapmasını, hamasi konuşmalar yapmasını, kınama mesajları yayınlamasını istemiyoruz. Biz, İsrail'e karşı tam ambargo, tam tecrit, tam boykot, tam yaptırım istiyoruz. Türkiye'nin elindeki imkânlar sınırlı değil. Bunca yıl uygulanan hatalı politikalara rağmen Türkiye'miz hâlâ çok güçlü, çok büyük bir ülke. Gazze'ye uluslararası bir barış gücü gönderilmesi için Türkiye acil ve kararlı bir şekilde girişimlerde bulunmalıdır ancak şunu ifade etmek istiyorum: Bu barış gücü direnişi kırma, işgali pekiştirme ve Gazzelileri yerlerinden etme planının bir parçası asla olmamalıdır. Hatırlayın, Amerika Büyükelçisi Mike Huckabee bir cümle kullanmıştı, demişti ki: "Bugün söylediklerim size Amerika'dan çok İsrail adına konuşuyormuşum gibi gelebilir ama nedenini açıklayayım çünkü eşime hakaret ederseniz bana hakaret edersiniz." Öyleyse bize şimdi "Mümin, mümin kardeşi için birbirine sımsıkı kenetlenmiş tuğlalardan oluşan bir bina gibidir." duruşu lazımdır, "Müminler ancak kardeştir." duruşu lazımdır.

İktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Türkiye'nin yapabileceğini yapmaması zulme ortak olmasıdır. İktidar çevrelerince şunu çok duyuyoruz, "Türkiye elinden geleni yaptı, daha ne yapsın, her şeyi yaptı." cümlelerini çok duyuyoruz; biz buna katılmıyoruz. İsrail'i durdurmanın, İsrail'in bu yaptığı zulmü engellemenin, uluslararası toplumları harekete geçirmenin sayısız yolları var. O yüzden bin kez söylediğimizi yine buradan bir kez daha tekrar ediyoruz: Siz vicdanın, insan olmanın gereğini yapın, biz tüm gücümüzle yanınızda yer alalım. Türkiye, iktidarı ve muhalefetiyle tek ses olarak dünyada insanlık noktasına örnek olsun. Biz tüm gücümüzle yanınızda olalım, sizleri destekleyelim. Yok, biz elimizden geleni yaptık, zaten yapıyoruz diyorsanız biz bunu kabul edemeyiz. Bu, sizin İsrail'le muvazaalı durumunuzu, simbiyoz ilişkilerinizi devam ettirmenizdir.

İktidarlara rağmen, devletlere rağmen, bize ve tüm mazlumlara umut olan; tüm tehdit ve engellemelere rağmen vazgeçmeyen, yola çıkan, İsrail'in zulmüne boyun eğmeyen, Gazze kara sularına kararlılıkla ulaşarak ablukayı delen, reel politiği de Akdeniz'in sularına gömen Sumud Filosundaki, Özgürlük Filosundaki tüm kardeşlerimi kutluyorum. Cenab-ı Allah sizlerden razı olsun.

Sözlerimin sonunda şunu ifade etmek istiyorum: Kahrolsun İsrail, yaşasın Gazze halkının direnişi. (YENİ YOL, İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Kahrolsun İsrail, yaşasın denizden nehre özgür Filistin mücadelesi. Selam olsun Mehmet Atmaca'ya, selam olsun Necmettin Çalışkan'a, selam olsun Sema Silkin Ün'e. (YENİ YOL, İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Selam olsun Akif Yasin Pençeci'ye, Bayram Kuş'a, Berat Arıkan'a, Emrah Atış'a, Fethullah Kirenci'ye, Hamza Baltacı'ya, Hüseyin Burak Baygın'a, Kasım Aktağ'a, Ramazan Duman'a, Serhat Evin'e, Şamil Özkan'a, Tacettin Sarı'ya, Taha Ovacı'ya, Hasan Şerefoğlu'na, Bülent Çebi'ye, Mustafa Şekerli'ye, Burçin Günay'a, Tevfik Aydın'a; selam olsun tüm filoya, selam olsun tüm Filistin sevdalılarına. (YENİ YOL, İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)