Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 5 |
Tarih: | 09.10.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; YENİ YOL Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gazze'de bir ateşkes ilan edildi. Bu ateşkes hem Hamas tarafından kabul edildi hem Amerika Birleşik Devletleri tarafından hem de İsrail tarafından biraz sonra yapılacak hükûmet görüşmelerinden sonra kabul edilecek. Bunu iyimserlikle ve bir umutla karşılıyoruz ama sizi tarihe götüreceğim değerli arkadaşlar. Biliyorsunuz, dünyanın en uzun imparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu'ydu, altı yüz yıl yaşadı ve yıkıldı. Burada birkaç defa söyledim İbn Haldun'dan alıntılar yaparak: Devletlerin hayatı insanların hayatına benzer; doğarlar, büyürler ve ölürler. Osmanlı İmparatorluğu da doğdu, büyüdü ve öldü ama o imparatorluk yıkılırken küllerinden bir Türkiye Cumhuriyeti devleti doğmuştu. Doğarken bu devlet, bu Meclis yani Birinci Meclis, Ulus'taki Meclise top sesleri Polatlı'dan geliyordu. Polatlı'dan gelirken bir telaş vardı, bir endişe vardı, umutla beraber de korku vardı ve oradan seslendiler, bir milletvekili çıktı kürsüye "Bizim sınırlarımız Kerkük'te başlar, Musul'da başlar, Erbil'de başlar, bizim sınırlarımız Kosova'da başlar." deyince oradan milletvekilleri "Bırak bu hikâyeleri. İn aşağı, Türkiye'yi koruyalım, yeter, topraklarımızı koruyalım." dediler. O devam etti konuşmasına ve ben de buradan şimdi sesleniyorum bir milletvekili olarak, milletin temsilcisi olarak: Bizim sınırlarımız Filistin'de başlar, bizim sınırlarımız Doğu Türkistan'da başlar, bizim sınırlarımız Azerbaycan'da devam eder, bizim sınırlarımız Bosna Hersek'te devam eder, bizim sınırlarımız Kuzey Afrika'da devam eder. Bu sınırlar fiziki sınırlar değildir. Bu sınırlar, gönül coğrafyamızdır, dindaşlarımızın, kültürdaşlarımızın, tarihdaşlarımızın bulunduğu coğrafyalardır. Böyle bir iklimden çıktıktan sonra bir devlet kurduk, bu devlet zor şartlar altında kuruldu. Aynı şekilde, şimdi Filistin'de de büyük bir mücadele var. Bu mücadele 1948'de başladı, 1948'de İkinci Cihan Harbi oldu. İkinci Cihan Harbi Orta Doğu'da değildi, ilk defa Orta Doğu'da bir savaş olmuyordu, Avrupa'da olmuştu, 65 milyon kişi öldü, 100 milyon kişi yaralandı ve oradan da -ben de tarih okuyan bir kişi olarak- tarihçilerin bazılarının görüşlerine göre Hitler bir noktada bir Yahudi devletinin kurulmasına da imza attı. Hazar Türklerini öldürerek, "ari ırk" diyerek çıkmış oldukları yolda Filistin'de İsrail devletinin kurulmasına da bir noktada vesile oldu. Bu kurulduktan sonra Nekbe başladı yani büyük felaket başladı arkadaşlar. Bu felaket neydi? Siyonist Yahudilerin arzımevut hikâyeleriydi. Bu hikâyeyle beraber büyümeye başladılar, komşularını rahatsız ettiler; önce Filistinlilerin topraklarını, sonra Mısır'ı, sonra Ürdün'ü, sonra Lübnan'ı, sonra Irak'ı, sonra Suriye'yi tehdit etmeye başladılar ve devam etti bu Nekbe.
Anlaşmayla ilgili diyorum şimdi, sözlerime tekrar geriye dönüyorum: Bir ateşkes ilan edildi. Bu kaçıncı ateşkes biliyor musunuz? Kaçıncı ateşkes bu? Onlarca ateşkes yapıldı. Bu ateşkeslerin hiçbirine uymadı İsrail ve İsrail, Birleşmiş Milletlerin almış olduğu bütün kararları çiğnedi. Bir defa bu karara uydu, Golan Tepeleri'ni işgal etmişti, bu Golan Tepeleri'nden çekildi. Şimdi o Golan Tepeleri'ni tekrar işgal etti arkadaşlar ve yetmiş beş yıldır, yetmiş yedi yıldır devam eden -Nekbe- büyük felakette yetmiş beş yıldır yapamadığını bu iki yıl içerisinde yaptı. Ne yaptı? Yüzde 40 topraklarını daha fazla genişletti değerli arkadaşlar ve bu toprakları genişlettikten sonra şimdi büyük bir felakete imza atarken de toplumun yani dünya toplumlarının, dünya milletlerinin, halklarının tepkisini çekti; Hristiyanların, Müslümanların, Musevilerin tepkisini çekti ve orada 100 bine yakın insan öldürdü, hiç acımasızca devam etti bunlara. Filistinliler ne yaparlarsa yapsınlar, bu Yahudi, siyonist lobilerine karşı hep suçluydular. Önce Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) dedi ki: "Ben silahlı mücadele yapacağım." Suçluydular çünkü silahlı mücadele ediyorlardı ve Yahudiler onları dünyaya daima bir zalim olarak, katil olarak takdim etti. Sonra, bunlar dediler ki: "İntifadayı başlatalım." Ebu Cihad'larla beraber intifadayı başlattılar, sapan taşlarıyla dövüşmeye başladılar; bunlar yine de zalimdiler, katildiler o Siyonist Yahudilere göre. Edward Said isimli bir şahıs geldi Columbia Üniversitesinden; Hristiyan, Arap ve kendisi bir Filistinliydi. Edward Said orada bir taş aldı nohut büyüklüğünde, İsrail'e doğru fırlattı. Amerika Birleşik Devletleri'ne döndüğü zaman tüm Yahudi lobiler ayağa kalktılar, işine son verilmesini istediler ama oradaki rektör demokrattı, bir daha söylüyorum, oradaki rektör demokrattı "Onun dışarıda ne yaptığı beni ilgilendirmez, onun verdiği dersler beni ilgilendirir." dedi ve atmadılar onu üniversiteden, devam etti. İşte, Yahudi lobileri böyleydiler. Filistin'deki mücadelede bugün ne yaparlarsa yapsınlar daima İsrail tarafından, Yahudi lobileri tarafından bunlar katil olarak, zalim olarak, işgalci olarak, korsan olarak takdim edilecekler ama bu son girişimde yani 7 ekimden sonra... Keşke Hamas bu eylemi yapmamış olsaydı, evet toprakları işgal altındaydı, evet topraklarıyla beraber vatanları işgal altındaydı, devletleri tanınmıyordu, sadece bayrağı vardı Birleşmiş Milletlerde ama onlar bu eylemi yaptıktan sonra bir noktada İsrail'e bir zemin hazırladılar. Aynen Hitlerin Reichstag Yangını'nı bahane ederek, ahlaki üstünlüğü kaybettiği andan itibaren Hitler orada Reichstag Yangını'nı bahane ederek Almanya'ya tamamen hâkim oldu ve İkinci Dünya Harbi'nin başlangıcına sebebiyet teşkil etti.
Değerli arkadaşlar, bu saldırıdan sonra İsrail bunu bahane ederek büyük bir katliama girişti. Hedefleri neydi? 7 Ekimde bu saldırı olduktan sonra yazdım değerli arkadaşlar, hemen yazdım: Bu, Çin'e karşı Tek Kuşak Tek Yol Projesi'nin bir noktada alternatifinin argümanlarıydı, zemin hazırlamasıydı. Neydi Tek Kuşak Tek Yol Projesi? Bunlar, Doğu Türkistan'dan başlayarak Kazakistan'dan Azerbaycan'a kadar devam eden, Çin'in tekrar tek kutuplu dünyadan, çift kutuplu dünya oluşturmasına karşı Amerika Birleşik Devletleri'nin, Gazze'yi, bu eylemi bahane ederek Hint Okyanusu üzerinden, Hint Körfezi üzerinden Yemen Körfezi'ne, Yemen Körfezi'nden Gazze'ye, Gazze'den Güney Kıbrıs'a, Güney Kıbrıs'tan Avrupa'ya bir emtia, demir yolu, deniz yolu ve de aynı zamanda kara yolu üzerinden Çin'e "Sen Çin Seddi'nin arkasında kal." mesajından başka bir şey değildi. Tek kutuplu dünyada Amerika Birleşik Devletleri "Dünyanın emperyalist devleti benim, emperyal de ben olacağım, sömürgeci de ben olacağım; Çin bunu yapamayacak." mesajını verdi ve ardından da bu mücadele devam ediyor şimdi.
Bir mıntıka temizliğidir bu, burada Hamas olmayacak, burada Hizbullah olmayacak, burada Husiler olmayacak, burada elinde silah olan hiçbir örgütü istemiyorlar; vekâlet savaşları üzerinden değil, devletçikler üzerinden yürümek istiyorlar. O zaman bize ne düşüyor değerli arkadaşlar? Bizlere şu düşüyor değerli arkadaşlar: Bu yetmiş yedi yıllık mücadelede iki devletli bir yapıyı oluşturmak adına Türkiye'ye büyük görev düşüyor, Pakistan'a büyük görev düşüyor, İran'a büyük görev düşüyor. Bu görevi birlikte yapmaları gerekiyor iki devletli bir yapıyı orada Filistin devleti... Ama İsrail bunu yapar mı? Yapmayacak. Bakın, ateşkesi tekrar yeniden bozacak arkadaşlar. Bugün şöyle yazdı televizyonların alt yazısı: "İsrail ateşkese rağmen Filistin'i, Gazze'yi bombalamaya devam etti." İki hafta sonra şöyle yazacaklar bundan emin olun: "İsrail ateşkese rağmen yeni topraklara yerleşimcileri yerleştirmeye devam edecek." Peki, bunlara karşı ne yapılması lazım? Bunlara karşı yapılacak iş bellidir değerli arkadaşlar, nirengi noktası Türkiye'dir, Türkiye güçlü olacak. Her zaman söylüyorum bu kürsüde, Osmanlı veya büyük imparatorluklar bu topraklardan geçerken iki şeyle ayakta kaldılar; bir, büyük ordularla; iki, büyük ekonomiyle ayakta kaldılar. Ulus devletlerden sonra ise büyük ordular, büyük ekonomi ve büyük, büyük, büyük demokrasiyle ayakta kalır devletler. Şimdi, burada Türkiye olarak büyük bir orduya sahip olacağız ama bu ordu her on yılda sâri bir hastalık gibi darbe yapmayacak veyahut da siyasetin tasallutu altında bulunmayacak; o ordu görevini yapacak ve ekonomi gerçekten büyük olacak o ekonomi, yer altı ve yer üstü kaynaklarınızı milletinize tahsis edeceksiniz. Üçüncü olarak, büyük demokrasiye sahip olacaksınız. İran'la, Pakistan'la, Suudi Arabistan'la ilişkileriniz veya Arap dünyasıyla Türk dünyasıyla ilişkilerinizi yaparken Türkiye'de buna dikkat edeceksiniz. Türkiye'nin bir noktada tespihin imamesi olduğunu asla unutmayacaksınız değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, vaktim az kalıyor ve şöyle bir sözle bitirmek istiyorum: Sumud Filosu. En son Sumud Filosu çıktı, ardından Özgürlük Filosu, ardından da biliyorsunuz Vicdan Gemisi; 3 milletvekili arkadaşımız vardı orada ve bu filolar bu zulmü bir noktada dünyaya bir kez daha takdim ettiler, dediler ki: "İsrail zalimdir, İsrail katildir, İsrail korsandır." O gemilere müdahale ederken de aynı şekilde yaptı. İsrail, kamuoyunda bu kadar tepki olmasaydı, başka ülkeler İsrail'e karşı Filistin'i tanımaya başlamamış olsalardı bu zulme devam edecekti. Edecekler, yine de devam edecekler bu zulme değerli arkadaşlar.
Son söz olarak şunları söylemek istiyorum: Biliyorsunuz, bir Ömer Muhtar vardı Libya'da. Ömer Muhtar Libya'da İtalyanlarla büyük mücadele verdi, yakalandı ve idam kararı verildi kendisine. İtalyanlar sordular, dediler ki: "'Savaşmayacağım.' de 'Dövüşmeyeceğim.' de senin idam kararını ortadan kaldıracağız." Dedi ki: "Savaşmayacağız." "Tamam." dediler, döndü ve dedi ki "Topraklarımızdan çıkarsanız sizinle savaşmayacağız." Şimdi Filistinliler dünyanın her yerinde şunu söylüyorlar... İsrail onların topraklarından çekil. Bundan sonra bir daha silah kullanmayacaklar ama bilgiyle, teknolojiyle ve diplomasiyle beraber de bir gün o topraklara tekrar yeniden sahip olacaklarına inanıyorum. Bunu yapabilecek olan da Türkiye'dir, başka bir devlet değildir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)