Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 5 |
Tarih: | 09.10.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, aslında buraya gelirken, tabii, Türkiye'nin yakıcı sorunları var, ekonomisi ciddi sıkıntıda; vatandaşı, emeklisi, işçisi, memuru, hepsi çok perişan. Bu perişanlığa bir de -özellikle son bir yıldır bunu çok daha fazla gündeme getiriyoruz- sanayicinin durumu, ihracatçının durumu ilave edildi, onlar da çok sıkıntıda. Aslında bunları konuşacaktım, Merkez Bankası Başkanının sunumunu da yanıma aldım geldim ancak buraya geldiğimizde yani "barış" adı altında bölücülük yapıldığını, "barış" adı altında Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve milletinin varlığına, birliğine, dirliğine, düzenine kastedildiğini görünce insan tabii birkaç kelime edemeden geçemiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, yani elbette hepimiz barış isteriz ama "barış" derken, tehdit yapılıyorsa, "barış" derken bölücülük yapılıyorsa, "barış" derken bir milletin, bir devletin varlığına, birliğine kastediliyorsa o zaman orada durup düşünmemiz gerekir. Şimdi, arkadaşlar çıkarmışlar, mesela ben sizinle birkaç şeyi paylaşacağım -bakın, bazen unutuyoruz, tabii, geriye doğru gidemiyoruz- özellikle bu terör örgütü tarafından yapılan bazı açıklamaları sizlerle paylaşmak istiyorum. Mart 2025'te PKK'nın bazı açıklamaları var, diyor ki: "Şu an eğer Türkiye taleplerimize karşılık vermezse sonu Osmanlı'dan da beter olacaktır." Şu tehdit dilini görüyor musunuz arkadaşlar? Ve bu arkadaşlar "Barış... Barış..." diye bağırıyorlar. "Sonu Osmanlı'dan da beter olacak." Osmanlı'nın ne olduğunu biliyoruz. Devam ediyor: "Tüm kuzey kürdistanı vurabilecek kuvvetimiz var, Hükûmet bunu çok iyi biliyor." Arkadaşlar, öyle 30 tane silahı orada işte yaktı, hani "sembolik" dedi ya Cumhurbaşkanı da en son, öyle yakmayla falan olmuyor "Tüm kürdistanı vuracak gücümüz, kuvvetimiz var." diyor. Yine devam ediyor: "Hani PKK'yı tasfiye edecektiniz, Apo gelsin Mecliste konuşsun noktasına geldiniz." diyor. Yani "Türk devleti terör örgütünün önünde diz çöktü." diyor. Hiç mi zorunuza gitmiyor arkadaşlar ya! Ve "Türk devleti gelip Apo'yla konuşmaya mecbur kaldı." diyor. Mart 2025 arkadaşlar, yani kamuoyuna açık yerlerden aldığımız bilgiler. 15 Mayıs 2025'te yine PKK açıklaması -hepsini okumayacağım- diyor ki: "PKK'nın mücadelesiyle yaratılan değerleri ortadan kalkmış sayabilir miyiz? Kim kaldırabilir, kim onları yok edebilir, kim silebilir? Hiç kimse yapamaz." deyip "kürdistan" diye devam ediyor. Yani, bakın "Biz bir başarı elde ettik." diyor, bir nedamet yok. Hani barış olacaksa bir pişmanlık olur değil mi, bir tövbe olur. Dersin ki: "Ya, biz hata yaptık, biz kırk yıldır bu milletin canına kastettik; bu milletin çocuğunu, öğretmenini, askerini, polisini -hani onların tabiriyle diyelim- öldürdük -biz "şehit" diyoruz, onlar bizim şehidimiz- ama bir hata yaptık." Öyle bir şey yok. "Bunlar bizim kazanımlarımız ve bu kazanımların sonucunda aslında Türk devleti bu noktaya geldi." diyor. Bunun aynısını aslında Abdullah Öcalan da söylüyor: "Bizden bazıları -kendi yandaşları için veya terör örgütü mensupları için- meseleyi anlamıyorlar. Aslında iş başka bir evreye geldi. Artık silahlı mücadele kısmı bitti, bir başarı kazandık, başka bir evreye geçmemiz gerekir." diyor, onların içerisinde bazı itiraz edenleri o şekilde ikna etmeye çalışıyor.
Şimdi, Murat Karayılan ne diyor bakın, bir kısmını okuyacağım: "Fakat Türk devleti bütün bunlara rağmen yola gelmezse, şiddette ısrar ederse o zaman anladıkları dilden gerekli cevabı vermesini de biliriz. Herkes bunu iyi bilsin." Arkadaşlar, Murat Karayılan, 21 Mayıs 2025. Bunu bana söylemedi, bunu hepiniz duymuş olmalısınız, bu devlete söylüyor, "Hizaya gelmezseniz biz yapacağımızı biliriz." diyor. Şimdi, bakın, bunları, "Bizim arkamızda bunlar var." diyen arkadaşlar burada bize barıştan bahsediyorlar ya! Biz bunları söylediğimiz zaman "Siz barışa mı karşısınız?" diyorlar. Böyle bir şey... Nerede burada barış dili? Tehdit var ya, "Öldürürüm." var, "50 bin kişiyi öldürdüm, gerekirse bir o kadar daha öldürürüm." diliyle. O zaman Türk devleti, Erdoğan ve onun dibindekiler, yanındakiler, ona destek verenler; ya bu ülke hakikaten bir tehdit altındaysa biz de bilelim arkadaş. Size şantaj mı yapılıyor, size ne yapılıyor da siz bütün bunlara rağmen bunlara bu cesareti veriyorsunuz, bu ödünleri, bu tavizleri veriyorsunuz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Akıl alacak bir şey değil ya, sözler ortada, sözler ortada.
Bakın, devam ediyorum, 26 Mayıs 2025, Sozdar Avesta, KCK: "Kimse PKK'yı yenemedi, en önemlisi de budur. Kongrede de bunun altı özellikle çizildi. Bu konuda kimsede üzüntü olmasın, PKK yenilmedi." Yani az önce söylediğimizi söylüyor, "Yeni bir evredeyiz, bu PKK'nın yenilmesi falan değil. Biz silah filan bırakmıyoruz, silahlar zaten YPG'de. Onlar 100 bin kişi, onlar öbür tarafa gitti, onlar orada. Onlar bizim teminatımız ve güvencemiz, bizim arkamızda orası var." diyor. Zaten başka bir yerde söylüyor, "Kim kürdistana eğer..." diyor... Kürdistan olarak 2 tane kürdistan oldu şimdi. 4'lüydü ya, Irak kuruldu, Suriye kuruldu.
Arkadaşlar, mesele... Bunlara devam edeceğim. Şimdi bazıları diyor ki: "Ya, buradan bir şey çıkmaz." Özellikle bizim milliyetçi kesimde, biraz da iktidar, Cumhur İttifakı tarafına daha yakın olan arkadaşlar "Bir şey çıkmaz bu Komisyondan, merak etmeyin siz. Bu iş sonunda kavgayla biter." filan diyorlar, kendilerini öyle rahatlatıyorlar. Geçmiş olsun, bir şey çıktı zaten; bundan sonra çıkacaklar bu işin bonusu onlar için. Çıktı. Ne çıktı? Bu işin iki ayağı var, bu işin birinci ayağı Suriye ayağıdır. Suriye'de bir Kürt devleti, bir terör devleti kuruldu arkadaşlar; kuruldu, bu net yani bunu hiç kimse inkâr edemez. Bakın, yarın olacak olanı söylüyorum: İki gün sonra -bu Hükûmet devam ederse bu Hükûmet, başka millî bir Hükûmet gelirse o demeyecek tabii ama bu Hükûmet devam ederse- diyecekler ki "Ya, ne yapalım, defakto bir durum oluştu; sınır komşumuz, artık tanımaktan başka çaremiz yok, ticaretimize bakacağız." Onlara da biraz orada havuç verecekler, onların da işte, petrolünü taşırlar, bilmem neyini taşırlar filan, çocukları oradan zengin olur, ondan sonra olacak olan bu yani alacak olanı aldı. Bu bir İsrail ve Amerikan projesidir, birinci ayağı bu işin tamamlanmıştır. Eş zamanlı gidiyor zaten bakın, geçen 1 Ekimden beri başlayan süreçte Türkiye'de olanlarla Suriye'de olanların aynısını... Ya, on üç-on dört yıldır hiç kimsenin söz geçiremediği Esad bir anda ne oldu da gitti? Esad'ı kim götürdü? Yani iki tane kamyonete mağlup mu oldu Esad? Bu bir İsrail-Amerikan projesidir, proje tıkır tıkır işliyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinden herhangi birisi burada, Suriye'de Kürdistan veya Kürt devleti kurulurken -terör devleti daha doğrusu, Kürt devletinden daha da önemlisi terör devleti- ağzını açıp bir tane kelime söyledi mi "Bu olmaz, bunu kabul edemeyiz." filan diye? Yok çünkü proje bu; teslim olunmuş, bunun içerideki ayağa tamamlanıyor. Ha, bundan sonra canı cehenneme, Komisyonundan bir şey çıkmış, çıkmamış; hiç önemi yok. Önemli olan Türkiye'nin kırmızı çizgisi Suriye'nin toprak bütünlüğüydü, Suriye'de bir terör devletinin, İsrail'in sömürgesi bir terör devletinin kurulması engelleyeceğimiz şeydi, o engellenemedi. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler susuyor. Dolayısıyla "Komisyondan Abdullah Öcalan'a özgürlük çıkacakmış." çıksın çıkmasın yani elbette çıkmasın da, çıkmayacak zaten. Bakın, ben hiçbir zaman kırmızı çizgimi de oraya koymadım. Eğer "Abdullah Öcalan'a, efendim, özgürlük çıkacak." deyip bunun üzerinden buna itiraz yükseltilirse bu olup bitenleri görmeden yarın bir gün bize Cumhur İttifakı tarafı "Abdullah Öcalan'a özgürlük çıkmadı, bak dediğiniz hiçbir şey olmadı, demek ki sorun yokmuş." diyecek hâlbuki olan oldu zaten, olan oldu, bundan sonrakiler bonustur. DEM yüreklendi, efendim, YPG meşrulaştı, PKK meşrulaştı, kurucu önder oldular, arkadaşlar itibar kazandı, televizyonlara çıkamıyorlardı, televizyonlara çıktılar. Daha bundan sonra gelecek olan şeylerin hepsi meşrulaşmaya dönük şeylerdir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Çıkmayalım mı? Çok mu zoruna gitti televizyona çıkmamız? Seni her gün çıkarsın, seni.
ERHAN USTA (Devamla) - Gülüstan Hanım, benden sonra konuşursunuz, tamam mı?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Hangi kanalı istiyorsun söyle, sana ayarlayalım. Tamam? Hangi kanalı istiyorsan söyle, sana ayarlayalım. Çok zoruna gitmiş bizim televizyona çıkmamız.
ERHAN USTA (Devamla) - Bunlar böyle, bunlar işin bonusu; alacaklarını aldılar. Orada bir terör devleti, kuruldu ve Türkiye Cumhuriyeti devleti buna karşı hiçbir şekilde sesini çıkarmadı.
Şimdi, bakın, Bese Hozat...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bakar mısın ya? Derdine bak "DEM'liler televizyona çıktı." Karalar bağla, karalar bağla(!)
ERHAN USTA (Devamla) - Hoplamayın, hoplamayın.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
Sayın Usta, bir saniye...
ERHAN USTA (Devamla) - "PKK'nın 12'nci kongresinin kararları: "...ancak Abdullah Öcalan'ın tezi, özgürlüğü hayata geçirilir..." Bu da kırmızı çizgiyi yukarıya koyuyor Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü falan.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Hangi kanalı istiyorsun, hangi kanalı, söyle, ayarlayacağız sana merak etme. Popülist olamadın galiba.
BAŞKAN -
Sayın milletvekili, bir müsaade eder misiniz. Hatip kürsüde konuşuyor, takip etmekte güçlük çekiyorum. Lütfen bir müsaade eder misiniz.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Takip edilecek bir şey yok.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Takip edilecek bir şey söylemiyor Başkan, kayda değer bir şey yok, çok da üzülmeyin yani.
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) - Zorunuza gitti değil mi?
Şimdi, Cemil Bayık da ne diyor? Sizin çok sevdiğiniz Cemil Bayık diyor ki: "O Anayasa'nın değişmesi lazım, bu işte 12 Eylül anayasasıdır falan." diyor.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ama referanslarınız iyi kürsüden; Karayılan, Cemil Bayık, hadi bakalım.
ERHAN USTA (Devamla) - Tek dile dayanan, tek millete dayanan şeyden çıkması gerekiyor. Bakın, doğrudan üniter yapıyı hedef alıyor arkadaşlar. Ya bunu özellikle sizlere söylemek istiyorum: Doğrudan üniter yapıyı hedef alan beyanatlar var ve bu çizgide şimdi bunlar götürüyor bu işi. Yani "Bundan sonra hâlâ nasıl barış olacak, bu ülke, efendim, birliğini, bütünlüğünü koruyacak, burada hiçbir şey yok falan." nasıl diyebilirsiniz? Ve özetle yani bir nedamet yok. "Ortak vatan" ifadesi kullanılıyor. Ya, biz aramızda konuşurken sizinle hiç Vedat Hocam "ortak vatan" diye bir ifadeyi kullandık mı birbirimizle? Ortak vatan ne zaman kullanılır? Yani başka farklı millet varsa biz "vatanımız" deriz değil mi "vatanımız" deriz normal şartlarda. Ortak vatan ancak ha burada iki millet var, farklı millet var, bunların ikisi gelecek burada, ikisi birlikte burayı kullanacak; bunu kabul ediyor musunuz?
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Bize kullanacağımız bir kavramlar listesi verin, onunla konuşalım!
YÜKSEL ARSLAN (Ankara) - Karayılan'dan mesaj geldi herhâlde!
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Herkes kendinden bilir işi...
ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi yani söylediklerimi ortak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım.
ERHAN USTA (Devamla) - Ana dil... Hangi ana dil? Hangi ana dil? Hadi, velev ki kabul ettiniz şimdi, değiştirdik, 42'nci maddeyi, 66'ncı maddeyi, Türkçe eğitimle ilgili, ana dil; hangi ana dili? Ya, bu yani Çerkezce mi...
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Ya, sizin Kürt'le derdiniz yok, Kürt'ün kendi olmasıyla derdiniz var.
ERHAN USTA (Devamla) - ...Kürtçe mi, Kürtçenin versiyonları mı, Gürcüce mi, şuca mı buca mı; böyle bir şey olabilir mi ya! Yani dünyanın neresinde var? İşte "Parlamentoda ana dilde konuşulacak." diyor. Ya, bu devletin, bu milletin bir dili vardır. Dolayısıyla, yani... Ama ben size bir şey demiyorum, sizin bir meseleniz var, siz onun peşindesiniz, siz peşindesiniz.
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Dünyadan haberin yok, konuşuyorsun orada.
ERHAN USTA (Devamla) - Size bu cesareti verenlere diyorum, benim sözüm onlara.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Bize cesaret veren bizden başka kimse yok.
ERHAN USTA (Devamla) - Bu Gazi Mecliste, Abdullah Öcalan, bebek katili, aşağılık Abdullah Öcalan'a tezahürat yaptıranlara diyorum ben, benim sözüm onlara. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bizim cesaretimizin sadakası sana beş bin yıl yeter Usta, tamam?
ERHAN USTA (Devamla) - Eğer birazcık vicdanınız varsa, bütün bunlardan sonra durup bir düşünmeniz gerekir diye düşünüyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sen bizim cesaretimize şey yapamazsın.
ERHAN USTA (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)