Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 6 |
Tarih: | 14.10.2025 |
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Az önce de ifade ettiğim gibi, 50 bin kişinin katili bir terör örgütünün elebaşının mesajları Türkiye'ye taşınmaz, taşınamaz. Kendisi medyaya yansıdığı kadarıyla şunu demiş: "Medyada bazı yorumcuların, bazı habercilerin, bazı kanalların sürecin aleyhine yorumlar yapmasından rahatsızım." Bunu sorun olarak ifade etmiş. Arzu edilen şu: Ne istiyorlarsa o konuşulsun, ne söyleniyorsa o alkışlasın, kimse itiraz etmesin, kimse farklı bir şey söylemesin. Tabii, teröristbaşının vermiş olduğu bu mesajla biz başka bir şey daha öğrendik, sözüm ona bunlar demokrattı, 50 bin kişinin katilinden bir barış elçisi çıkartmaya çalışıyorlardı. "Söyletmen, vurun!" diyerek aslında bir anlamda da ne kadar diktatoryal bir karakter olduğunu, ne kadar despotik olduğunu ve ne kadar faşist ruhlu olduğunu göstermiş oldu; biz bunu reddediyoruz. Bu ülkede dostluğun, kardeşliğin, huzurun, birlik ve beraberlik ruhunun tesisi için herkes üstüne düşeni yapmalı ama bunun yolu teröristbaşının mesajını bu millete getirip dayatmak değil. Şimdi, diyor ki teröristbaşı: "Bunun gereği yapılsın, susturulsun, farklı görüşleri ifade edenler konuşmasın, konuşulmasın." Peki, kim yapsın bunu? İktidar yapsın, iktidar nasıl yapacak? Medya da elinde, yargı da elinde gereğini yapsın. Ha, şu isteniyor belki de: Aynen kumpas davalarında olduğu gibi, gereken yeniden yapılsın, itiraz eden kim varsa, ihanet sürecine "Hayır!" diyen kim varsa kellesi uçurulsun. Adam, cezaevinden, bir teröristbaşı bu talimatları veriyor. Hayır, biz buna "Hayır!" diyoruz, her platformda "Hayır!" diyeceğiz. Millet iradesinin tecelligâhı olan bu çatının altında da "Hayır!" dedik, bundan sonra da "Hayır!" demeye devam edeceğiz.
Şimdi "özgürlük" lafı konuşanlara sesleniyorum: Nerede kaldı sizin basın özgürlüğünüz? Meğer teröristbaşına son günlerde Sözcü ve Tele1 televizyonunu izleme fırsatı verilmiş ve onları izleyince de aydınlanıvermiş birden "Aa, sürece itiraz edenler var." demiş. "O zaman bunların susturulması lazım." Şiddetle itiraz ediyoruz. Bu ülkede herkes görüşünü her yerde samimi olarak söyleyecek, paylaşacak ve muhatapları da bundan ders çıkartacak. "Ben ne dersem o olur, ben ne istersem o olur. Konuşturmam, söyletmem." diyenler, bunun sandıkta da millî iradenin tecelligâhı olan çatının altında da gereğini, karşılığını bulur.
Bir de deniyor ki: "Sürece karşı olanlar varmış. Kimmiş karşı olan?" İYİ Parti. Evet, biz sürece karşıyız, ihanet sürecine karşıyız, uygulananlara karşıyız, yapılanlara karşıyız; Mecliste de karşı çıkacağız, bütün platformlarda da karşı çıkacağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Terörle arasına mesafe koyamayanlarla, teröristle pazarlık yapanlarla, terörden talimat alanlarla biz aynı masada oturmadık, oturmayacağız. Millet iradesinin tecelligâhına kastedenlerle aynı masada oturmadık, oturmayacağız. Teröristlerden ve terör elebaşından barış elçisi çıkartmaya çalışanlarla da aynı masada oturmadık, oturmayacağız. İstiklal Marşı okunurken başını önüne eğip İstiklal Marşı'nı okuyamayan ve söyleyemeyenlerle, utanç içerisinde olanlarla da aynı masada olmadık, olmayacağız. Milletvekili rozetinin üzerinde ay yıldız bulunduğu için onu yakasına takmaktan utananlarla aynı masada olmadık ve olmayacağız ve Türk bayrağını eline alamayıp paçavra açanlarla da aynı masada olmadık, olmayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Bitirin.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Grup toplantılarına teröristbaşının takdis edildiği bir söylemle devam edenlerle, ona slogan attıranlarla, "Kürdistan'dan hoş geldiniz." diyerek Türkiye'de olmayan bir yeri var gibi gösterenlerle hiçbir zaman aynı platformda olmadık, aynı masada olmadık ve olmayacağız. Ve nihayetinde gencecik askerlerimiz şehit olurken, pırıl pırıl evlatlarımız toprağa düşerken onlara, onların aziz naaşlarına hakaret edenlerle, onlara "Ceset." diyenlerle aynı safta olmadık ve olmayacağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bakın, birkaç gün önce Dünya Kız Çocukları Günü'ydü; görün burada olanları. Burada pırıl pırıl kız çocukları babalarını toprağın altına gömdüler hepsi. Küçücük kız çocukları Türk Bayrağı'na sarılı tabutlarını toprağa gömdüler. Şu resmi görüyor musunuz, şu resmi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiyorum; son kez rica ediyorum, bitireceğim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Bitirin.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sekiz aylık bebesinin zıbınını, elbisesini eline alıp onunla terörle mücadele eden, sonra da canını feda eden kahramanların, onların küçücük çocuklarının sarıldığı tabutların olduğu bir yerde onlara saygı duymak yerine "Ceset." diyenlerle bir arada olmadık, olmayacağız. Biz bu ülkede demokrasinin kurum ve kuralları işlesin, hukukun üstünlüğü tesis edilsin, insan hakları ve özgürlükler olsun istiyoruz. Bunun için mücadelemiz sürecek; bunu Parlamentoda yapacağız, sahada yapacağız, milletimizle beraber yapacağız ama asla ve asla ne terörle ne terör sevicilerle ne de terörden talimat alanlarla, onlarla aynı mekânda, aynı mecrada, aynı masada olmadık, olmayacağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)