Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 7 |
Tarih: | 15.10.2025 |
İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına görüşlerimi arz edeceğim. Bu vesileyle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Yeni yasama döneminin de hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Umarım Meclisimiz, halkımızın ihtiyaç duyduğu yasaları bu dönemde hayata geçirecektir fakat halkın hiç ihtiyaç duymadığı bir yasadan başladınız, trafik cezalarını artırmaya çalışıyorsunuz. Zannediyorum bu yasayı teklif eden milletvekilleri de salonda yoktur yani ilk imza sahipleri herhâlde salonda yok, ben göremedim.
ADİL BİÇER (Kütahya) - Buradayız, buradayız.
İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Olsalardı şunu soracaktım: Türkiye'nin belki de en zengin milletvekillerinden, darphane sahibi bir milletvekili halkın, belki de 100 bin liralık, 150 bin liralık araç sahibi halkın 200 bin lira, 300 bin lira ceza ödemesini öneriyor teklifiyle, bu vicdan mıdır sayın milletvekilleri? İlk yasanın böyle olması tesadüf müdür? Değil. (CHP sıralarından alkışlar) Niye değil? Çünkü aslında bu bir bütçe yasası, örtülü bir bütçe yasası. Yüksek bir enflasyon ortamında ortamında yaşıyoruz, düşük bir kurla idare etmeye çalışıyorsunuz, çok acil kaynağa ihtiyacınız var ve ilk gözünüzü diktiğiniz yer vatandaşın cebi oluyor ve hemen nasıl para tahsil edebilirsiniz? Ceza yazarak tahsil edebilirsiniz. Kurban Bayramından önce yürürlüğe koymaya çalıştınız, herhâlde gelen tepkilerden dolayı bunu ertelediniz, bugün getirdiniz. Bunu geri çekmenizi tavsiye ediyorum. Sayın Başkanım ve Sayın Bakan Yardımcısı, niye geri çekmenizi tavsiye ediyorum? Çünkü bu kanun zaten uygulanamayacak, hız sınırları, hız limitlerini düşüren 14'üncü maddesi zaten uygulanamayacak. Niye uygulanamayacak? Çünkü bir Cumhurbaşkanlığı genelgesi var, siz zannediyorum bunu unutmuşsunuz, atlamışsınız. 15 Ağustos tarihinde yürürlüğe giren bir Cumhurbaşkanlığı genelgesi ve genelge Karayolları Trafik Güvenliği Eylem Planı kapsamında ülke genelindeki tüm trafik işaretlerinin yeknesak hâle getirilmesi için yeni bir düzenleme yapılmasını öngörüyor ve bu çalışmanın da 31 Aralık 2025 tarihine kadar bitirilmesini öneriyor Cumhurbaşkanı. Siz bu kanunu yürürlüğe koyarsanız henüz yeknesak hâle gelmemiş...
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Kanunun yürürlüğe girişi 2026 Ocak.
İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Geleceğim ona.
Henüz yürürlüğe girmemiş bir yeknesak uygulamaya ilişkin cezalar keseceksiniz.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Yok, kesmiyoruz.
İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Bu maddenin, 14'üncü maddenin yürürlük tarihini 1 Ocak olarak tespit etmişsiniz fakat yine 1 Ocağa kadar yapamazsınız Başkanım. Niye yapamazsınız? Çünkü 15 Ağustos tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı genelgesine istinaden Sayın İçişleri Bakanı ve Ulaştırma Bakanı bir protokol imzalıyorlar. Ne zaman imzalıyorlar bu protokolü? 8 Ekim tarihinde. 8 Ekime kadar bu genelgeyle ilgili Bakanlıklarınız hiçbir işlem yapmıyor, 8 Ekimde bir protokol imzalıyorlar ve ne diyorlar bu protokol kapsamında? "Trafik işaret levhalarının sadeleştirilmesi için tüm illerde komisyon kuracağız." diyorlar. Ekim ayına geldik, daha komisyonlar kurulacak. Mesela, Kars Valisi bir gün sonra bir toplantı yaptı, 9 Ekimde komisyon kuracağını açıkladı vali yardımcılarının başkanlığında. Bu komisyonlar kurulacak, tüm yurtta çalışılacak, tüm ülkedeki kara yolları incelenecek, oralardaki trafik levhalarına bakılacak, bu levhalar içerisinde hız limitlerine bakılacak, bunların hız limitleri düşürülecek, düşürülmüşler için yeni levhalar asılacak ve bunların hepsinin 31'ine kadar yapılması gerekiyor. Bu yapılamayacağına göre, bu yetişmeyeceğine göre, siz önceden kanunu yapıp, cezayı kesmeye başlayıp, ondan sonra levhaları değiştirerek halkımıza yeni bir eziyet edeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Kaos, kaos.
İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Siz, eğer bu yeknesaklığı sağlamış olsaydınız Sayın Başkanım, ondan sonra otururdunuz yeni yapılan düzenlemeye göre, yeni belirlenen hız limitlerine göre ceza ve kanunlar uygulanabilirdi. Buna istinaden, ben inanıyorum ki belki de burada müzakereler yapılacak ama günün sonunda bu kanunun uygulanamayacağını siz de fark edeceksiniz ve geri çekileceğini düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, bu kanun vesilesiyle bir de ülkemizde yürüyen toplumsal barış süreciyle bu kanunun bir ilgisi var, bu ilgiyi kurmaya çalışacağım. "Nedir?" diyeceksiniz "Karayolları Trafik Kanunu'yla toplumsal barış sürecinin ne ilgisi var?"
Sayın milletvekilleri, ben bu ehliyeti otuz sene önce Kars Emniyet Müdürü rahmetli Ali Gaffar Okan'dan aldım, o zaman bizim Emniyet Müdürümüzdü, otuz senedir de saklarım hatırasını yaşatmak için. Defalarca burada konuşma yaptım hatırlıyorsunuz belki, Kars'ta aşırı trafik cezaları kesiliyordu hatta Merkez Bankası Başkanına seslendim "Kars'taki cezalara güvenerek arka kapıdan dolar satmayın." diye, sonra bir emniyet müdürleri kararnamesi yayınlandı, Kars Emniyet Müdürü değişti. Değiştikten sonra, sayın milletvekilleri, Kars'ta trafik cezası uygulamasında bir rahatlık oldu, bir ferahlık oldu. Yeni gelen Müdür yeni bir vizyonuna geldi Herhâlde ki devam eden süreçte şefkatli bir devlet eline ihtiyaç olduğunu sizler de fark etmiştiniz ve bir rahatlama oldu. O rahatlama toplumda yavaş yavaş bir güven duygusu oluşturmaya başladı. Bakın, bizim bu dönemde devletin ceberut yüzünü değil devletin şefkatli yüzünü vatandaşa hissettirmemiz lazım. Biz otuz senedir bu ehliyeti cebimizde taşıyorsak Ali Gaffar Okkan'ın anısı için, o dönemdeki çocuklara Gaffar Okkan ismi verilmişse, Kars'ta hâlâ bulvarlara Gaffar Okkan ismi verilmişse, bu, devlet yöneticilerinin vizyonundan kaynaklanıyor. Yeni sürecin yeni bir vizyona ihtiyacı var.
Şimdi, kayyum valileri var bölgelerde. Az önce Van milletvekilleri Van'daki Rojin kızımızın cinayetiyle ilgili Valinin tutumunu eleştirdiler, ben de dün burada eleştirdim. Bir cinayet oluyor, Vali hemen intihar açıklaması yapıyor; delil toplanmamış, soruşturma derinleştirilmemiş, otopsi raporu gelmemiş. Aile daha ambulansta, Vali ambulansa kadar gidiyor yanında emniyet müdürüyle beraber, diyor ki: "Bu bir cinayet değil, bir intihardır." Fakat deliller toplanıyor, Adli Tıp Kurumu rapor veriyor, cinayet emareleri bulunuyor ve soruşturma bu yönde derinleşiyor. Peki, sen niye gidiyorsun, niye gidiyorsun Vali olarak daha delil toplanmadan ambulansa kadar gidip aileye bunun bir intihar olduğunu söylüyorsun? Burada bir zihniyet sorunu var. Kayyum valileriyle bölgeye şefkatli devlet elini hissettiremezsiniz. Kayyum valilerini de bir valiler kararnamesiyle emniyet müdürlerinde olduğu gibi değiştirmenizi öneriyorum, bunu bölge insanı olarak öneriyorum. Eğer öyle olursa yeni valiler, yeni emniyet müdürleri devletin şefkatli elini hissettirebilir diye düşünüyorum, Kars'taki örnek üzerinden de bunun ilgisini kurmaya çalıştım.
Sayın milletvekilleri, bu barış süreci biraz zorlu olacakmış gibi görünüyor. Burada bazı itirazlar var, halkın bazı kesimlerinde endişeler var, belli odaklarda bu çabalara karşı dirençler var ve barış çabalarının uzaması da bazı risklere yol açıyor. Yani bu itirazları cevaplamak, endişeleri gidermek, dirençleri aşmak ve riskleri bertaraf etmek siyasetin görevidir. Bunları yapabilmek için de bizim evvelemirde bir demokratik iklimi oluşturmamız ve bunu vatandaşa hissettirmemiz gerekiyor. İşte bu yolla kamu ajanlarının yeni dönemin ruhuna uygun şekilde değiştirilmesiyle ilk adımı atmanızı öneriyorum, tavsiye ediyorum. Bir valiler kararnamesine ihtiyaç vardır, bir değişime, ruh hâlinin değişmesine ihtiyaç vardır, kayyum belediyelerinin derhâl sahiplerine iade edilmesine ihtiyaç vardır; bunu sayın vekillerinin dikkatine sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, biz 12 Eylülü milat alırsak aslında son elli yılda kabul edelim ki yaşın yanında çok kuru yandı, büyük haksızlıklar olmuştur; burada hiçbir vekil çıkıp diyemez ki "Elli yılda her şey dört dörtlük oldu." Biz ülke olarak 12 Eylülde sıkıyönetim koşullarında yaşadık mı? Yaşadık, yıllarca sıkıyönetim koşullarında yaşadık. Sıkıyönetim bittikten sonra olağanüstü hâl ilan edildi, yıllarca olağanüstü hâl koşullarında yaşadık. Olağanüstü hâl ilanı sona erdikten sonra özel yetkili mahkemeler dönemi devreye girdi, yıllarca özel yetkili bir hukukla idare edildik. Bu mahkemelerin hâkim ve savcıları şimdi cezaevlerindedir. Hepsi terör örgütü üyesi olarak suçlandılar, bunlar olağanüstü kararlara imza attılar. Öyle bir dönem yaşadık ve sonrasında bunları tasfiye etmek için sizin getirdiğiniz yeni bir siyasi mahkemeler dönemi var. Bütün bu elli yılda çok haksızlıklar oldu, bölge insanında büyük mağduriyetler oldu, bunu kabul edelim, bunu bilelim. Yaşın yanında kuru da yandı ve haklı-haksız birbirine karıştı. Şimdi, bunu telafi etmek, bunu gidermek zorundayız. Bunu giderebilmek için de ilk önce yaşanan bu mağduriyetleri gidermemiz, ülkede bir demokrasi iklimini hâkim kılmamız gerekiyor ve bu iklim içerisinde ancak barış yaşayabilir, yeşerebilir, umutlar yeşerebilir. Hâlâ ceza mantığıyla, hâlâ "300 bin liralık, 500 bin liralık cezalar keselim." mantığıyla yaptığınız yasalarla değil...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Başkanım, sözümü bitirmeme müsaade eder misiniz?
BAŞKAN - Tabii, buyurun, tamamlayın.
İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Hâlâ cezalandırma mantığıyla yaptığınız yasalarla değil, biraz daha özgürlükler cephesini geliştirerek bu demokrasi iklimini hâkim kılabiliriz diye düşünüyorum.
Ben dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Saygılarımı arz ediyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)