GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:8
Tarih:16.10.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü vesilesiyle verdiğimiz araştırma önergesi hakkında söz aldım.

Bakalım, dünya yoksullukla mücadele ediyor mu gerçekten? Dünyaya ve Türkiye'ye baktığımızda yoksulluk tablosu gerçekten kalıcı eşitsizliği derinleştirmekten başka bir şey sunmuyor bize. Dünyanın büyük patronları yoksulların isyanından korktuğu için yoksullukla mücadele programları belirlese de bu programlar yardım ve sadaka vermekten öteye gitmediği için yoksulluk insanlık onurunu zedeleyen bir adaletsizlik biçimi olmaya devam ediyor. Oysa büyük patronların servetleri yoksullardan ve emekçilerden çaldıklarıdır, bu hırsızlar sadaka vererek kurtulacaklarını zannediyorlar ama çok yanılıyorlar. Türkiye'deki durum ise dünyadakinden çok daha vahim durumda. Avrupa İstatistik Ofisi 2024'te bir rapor yayınladı. Bu rapora göre Türkiye yoksulluk riski olarak dünyada 1'inci sırada, tekrar 1'inci sırada olduğumuz bir şey bulduk maalesef.

Şimdi, bir bakıyoruz, açlık sınırı açıklandı 37 bin lira, yoksulluk sınırı açıklandı 92 bin lira, asgari ücret 22 bin lira. 4 kişilik bir hanede 4 kişi bile asgari ücretle çalışsa ellerine geçen ücret, gelir yoksulluk sınırını aşamıyor, yoksulluk sınırının altında kalıyor. Yoksulluk toplumun bütün kesimlerini etkilerken en çok da kadınları ve çocukları etkiliyor. Kadınların kaldığı bu ortam kesinlikle görmezden geliniyor. Kadınlar hem düşük ücretli hem de güvencesiz işlerde çalıştırılıyor. Aynı zamanda ev içindeki yeniden üretim emeği ve bakım emeği kadınların sırtına yüklendiği için ek olarak bu yoksulluktan daha da fazla çekmektedir kadınlar. Kadınlar bir taraftan "Faturayı, kirayı nasıl ödeyeceğim?" diye düşünürken "Hangi harcamadan kısayım?" diye düşünmekten bir çare, bir yol bulamıyorlar. İşte, bu kadınlardan biri de Emine Akçay'dı. Hatırlatmak isterim: Emine Akçay çocuklarını ısıtamadığı için oduncuya gidiyor, onun bağışladığı 10 kilo odunu eve götürürken o odunlar ıslandığı için sobayı yakamıyor ve çocuklarının eline saç kurutma makinesini tutuşturarak hayatına son veriyor. Emine Akçay'ı da unutmadık, yoksulluk yüzünden çile çeken kadınları da unutmadık ve her geçen gün bunun derinleştiğini görüyoruz.

AKP döneminde dolar milyarderleri çoğalırken diğer yanda milyonlar yoksulluğu ve çaresizliği yaşıyorlar. Çocuk yoksulluğu da çok derin bir şekilde yaşanıyor. Çocuklar yetersiz besleniyor, okula aç giden çocukların sayısı dörtte 1 oranında açıklanan rakamlara göre. Eğitimde başarıdan çok hayatta kalma mücadelesi veriyor çocuklar ve yoksullukla mücadele etmesi gereken iktidar, okullarda bir öğün ücretsiz yemeği kaldırmayı marifet biliyor. Derhâl okullarda bir öğün yemek verilmeli ve çocuklar en azından okulda karınlarını doyurabilmeliler.

Yoksulluk, çocukların eğitim hakkını ortadan kaldırırken bir taraftan da onları erken yaşta işçileştiriyor, iktidar MESEM Projesi'yle bu durumu kalıcılaştırıyor. Çocuklar devlet eliyle piyasaya ucuz iş gücü olarak sürülüyorlar ve bu çocuklardan yani iş cinayetinde hayatını kaybeden çocuklardan biri de Ahmet Yıldız'dı. Ahmet Yıldız'ı da hatırlayalım, ruhsatsız bir atölyede çalışıyordu ve çalıştığı makinedeki sensör, makine daha hızlı çalışsın diye kapatılmıştı ve bir patrona sadece 30 bin lira ceza verildi, olayın üstünü örtmeye çalıştılar. Ahmet Yıldız gibi hayatını kaybeden bütün çocuk işçileri de tekrar buradan hatırlamamız gerekiyor sevgili arkadaşlar. Aynı zamanda bu ülkede yaş almış nüfus açısından da tablo son derece vahimdir. Emekli maaşları barınma ve sağlık giderlerini dahi karşılamamaktadır. Bu emekliler pazarlarda güvenlik elemanı olarak, temizlik işçisi olarak çalışmak zorunda kalmaktadır. Bir marifeti daha var AKP iktidarının "çalışan emekli" diye bir kavram türetti, akla ziyan bir kavram, bu kavramı dünyada bir yerde söylesek herhâlde bize gülerler ve bu kavram yüzünden, bu ortam yüzünden emekliler de geçinemediği için, 15 bin lirayla geçinemediği için çalışmak zorunda kalmaktadır. Her geçen gün bu ülkede dolar milyarderlerinin sayısı artmaktadır. En son yine bir rakam açıklandı: Ülkemizdeki dolar milyonerlerin sayısı dünyadakinden yüzde 8 oranında fazlaca artmış durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - Bu milyonerler artarken bir taraftan da çoğu emekçilerden toplanan 12 trilyon 651 milyar vergi var. Peki, nereye gidiyor bu vergiler? Bu vergiler acaba yoksullukla mücadele için mi harcanıyor? Kesinlikle hayır. En son 2026 bütçesi de açıklandı biliyorsunuz, buradaki bütçede faiz ödemeleri için yüzde 40 oranında bir artırma söz konusu olmuş. Yani sermayeyi yandaşı tekrar büyütme adına, faiz ödemeleri büyütülüyor. Bütçeden yoksulluğa pay ayırmak yerine, çocuklara kadınlara pay ayırmak yerine, siz patronları, yandaşları büyütmekten başka bir şey bilmiyorsunuz ancak halkın olanakları halka aktarılarak, vergide ve paylaşımda adalet sağlanarak yoksulluk ortadan kaldırılabilir.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)