Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 8 |
Tarih: | 16.10.2025 |
CHP GRUBU ADINA BARIŞ BEKTAŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, DEM PARTİ'nin önerisiyle ilgili, Türkiye'de milyonların artık görmezden gelinemeyecek sorunu olan yoksullukla ilgili grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Türkiye'de artık yoksulluk münferit bir sosyal sorun olmaktan çıkmış, iktidar eliyle üretilen bir sisteme dönüşmüştür. Bu sistemin mimarı yani siyasal sorumlusu belli, AKP iktidarı. Sendikaların ve bağımsız araştırmaların verilerine göre, Türkiye'de maalesef açlık sınırı 30 bin liraya dayanmış ve yoksulluk sınırı ise 90 bin lirayı aşmıştır. Peki, yurttaşlarımızın aldığı, milyonlarca emeklinin aldığı maaş 16.881 lira civarında, yine asgari ücret 22 bin lira, en düşük memur maaşı 47 bin lira. Yani bu ülkede emekliler ve işçiler açlık sınırının altında, memurlar ve beyaz yakalılar ise yoksulluk sınırı altında bir yaşam sürüyorlar. Şimdi sormak isterim: Bu ülkenin kaynakları yok mu? Var. Bu ülkenin potansiyeli mi yok? O da var. Halkımız mı tembel? Hayır, çok da çalışkan bir milletimiz var. O zaman bu yoksulluk neden bu kadar yaygın? Neden çocuklar okullara kahvaltısız gidiyor, neden ısınamayan evlerden sabahları yola çıkıyorlar? Önceki hatipler tarafından birçok nedeni anlatıldı ama ben saray özelinde bir çelişki üzerinden gitmek isterim. Türkiye'de milyonlarca insan açlık sınırındayken sarayın kapıları altında bambaşka bir tablo var. Rakamlar yalan söylemez; yalnızca 2025 yılının ilk dokuz ayında 452 bin 484 asgari ücretlinin yani bir saatte 70 asgari ücretlinin bir aylık geçim umudunu saray yutuyor. Aynı dönemde bu israfı emekli maaşı üzerinden hesapladığımızda tablo daha çarpıcı. Dokuz ayda 592 bin 833 emekli maaşını yani bir saatte 92 emekli maaşını, sarayın kapılarında, lüks araçlarında, altın varanklı koltuklarında buharlaştırıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir taraftan mutfakta tüpü dolduramayan, çocuğuna süt alamayan, kirayla boğuşan milyonlar, diğer tarafta milyonların alın teriyle kurulan bir israf düzeni. İşte, AKP'nin düzeni budur: Bir yanda yoksulluk, diğer tarafta şatafat; bir yanda açlık, diğer yanda israf. Bu ülkenin gençleri işsizlikten umudunu yitirirken, milyonlar açlıkla boğuşurken iktidar hâlâ itibardan tasarruf etmiyor. Oysa millet artık biliyor, itibar israfla değil adaletle mümkün, itibar sarayla değil halkla olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
BARIŞ BEKTAŞ (Devamla) - İktidara gelirken yoksullukla mücadele sözleri vererek çıktığınız yolculuğun sonunda yoksulluk bir kader, açlık ise alışılması gereken bir gerçek hâline dönüştü. Türk milletine bu yoksulluğu reva görenler bu ülkenin kaynaklarını üretime, istihdama, eğitime değil, yandaşa, ihaleye, lükse harcadı. Tarih kitaplarında bolca geçen klişeleşmiş bir cümleyi hatırlatmak isterim: Saray efradı zevküsefa içinde, lüks içinde yaşarken halk ağır vergiler altında pahalılıktan inim inim inliyordu. AKP iktidarının Türkiye'yi getirdiği manzarayı anlatan en iyi cümle bu. Bu kürsüden açıkça söylüyorum: Bu ülke bir avuç zenginin refahı için değil 85 milyonun onurlu yaşamı için vardır. İktidarın görevi sosyal adaleti sağlamak, yoksulluğu yönetmek değil ortadan kaldırmaktır. Yoksulluk kader değildir, yoksulluk kader olamaz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)