| Konu: | Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 23.10.2025 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vakıflarla ilgili kanun teklifinin 1'inci maddesi üzerine İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz teklifin 1'inci maddesiyle 1618 sayılı Kanun'a geçici bir madde ekleniyor. Buna göre Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya'da faaliyet gösteren seyahat acentelerinin 2025 yılına ait aidatları alınmayacak ve geçmiş borçları ise silinecek. Dolayısıyla, iyi niyetle hazırlanmış olsa da teklifin yalnızca 4 ille sınırlı olmasını eksik bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Elbette 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan o büyük felaketin yaralarını sarmaya dönük her çaba, her iyi niyetli girişim bizim için kıymetlidir ancak iyi niyetle hazırlanan bir teklifin kapsamı dar tutulduğu takdirde nasıl adaletsiz ve vicdani olarak sorunlu bir hâle dönüştürülebileceğini burada açıkça görmekteyiz.
Evet, bu düzenleme sadece 4 ilimizi kapsıyor. Peki ama 6 Şubat depremlerinden yalnızca bu 4 ilimiz mi etkilendi? Sadece seyahat acenteleri mi etkilendi, diğer esnaflarımız etkilenmedi mi? Hayır, 6 Şubat depremleri sadece 4 ili değil, bütün ülkenin yüreğini sarsmıştır; insanlarımız evsiz, işsiz, umutsuz kalmıştır. Aynı felaketi yaşayan vatandaşlarımız arasında nasıl ayrım yapabilirsiniz? Aynı yıkımda iş yerini kaybeden iki seyahat acentesinden birine borç affı getirip diğerine icra göndermek hangi adalet anlayışıyla bağdaştırılabilir?
Değerli milletvekilleri, devletin asli görevi, ayrım yapmak değil adaleti tesis etmektir. Sosyal devlet anlayışı, aynı felaketin gölgesinde kalan her vatandaşa, her esnafa eşit şekilde el uzatmayı gerektirir oysa bu düzenleme, eşitliği değil ayrıcalığı, adaleti değil keyfîliği getirmektedir. Deprem aynı, acı aynı, enkaz aynı ama farklı muamele; bu, sosyal devlet ilkesinin ruhuna da milletimizin vicdanına da aykırıdır.
Teklifin gerekçesinde "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ifadesi yer almaktadır oysa bu tanım yalnızca 4 ili değil, toplam 17 ili kapsamaktadır. 7491 sayılı Kanun'la 2023 ve 2024 yıllarında aidat alınmaması düzenlenmiş ancak geçmiş borçların silinmesi unutulmuştu. Şimdi, o eksikliği gidermeye çalışırken yine eksik ve dengesiz bir teklif getirilmektedir. Bir hatayı düzeltirken yeni bir adaletsizlik yaratmak doğru değildir, hakkaniyete sığmaz.
Buradan soruyorum: Gaziantep'te, Osmaniye'de, Şanlıurfa'da, velhasıl depremin etkisinden etkilenen diğer illerde ayakta kalmaya çalışan işletmeciler neden kapsam dışı bırakılmıştır? Depremin vurduğu Diyarbakır'daki seyahat acentesinin suçu nedir? Elâzığ'daki vatandaşımız neden bu haktan mahrumdur? Velhasıl, depremden etkilenen diğer illerde mesela ticaret odasına, esnaf odasına kayıtlı esnaflarımız neden kapsam dışı bırakılmıştır? Yıkımın yarattığı ekonomik enkaz bölge farkı gözetmeksizin her yere sirayet etmiştir. Turizm emekçileri, rehberler, acenteler hâlâ bu yıkımın ekonomik sonuçlarıyla boğuşmaktadır; birçoğu toparlanamamış, borç sarmalından çıkamamıştır. Bugün yapmamız gereken, yaraları eşit biçimde sarmaktadır ancak siz bir kesime pansuman yaparken diğerlerinin kanayan yarasını görmezden geliyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin bu hâliyle geçmesi aynı acıyı paylaşan insanlar arasında bir adaletsizlik duvarı örmek anlamına gelmektedir. Bu durum Anayasa’nın 10'uncu maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırıdır. Devlet, vatandaşını afetin şiddetine göre, ilçesinin konumuna göre ya da siyasi tercihine göre ayıramaz. Deprem doğal bir felakettir ama afetten sonra yapılan ayrımcılık insani bir kusurdur, vicdani bir yaradır.
Biz sizden afetin ardından yaraları sarmak için bütüncül bir yaklaşım beklerdik; turizmi yeniden canlandıracak, bölgesel kalkınmayı destekleyecek, esnafı ayakta tutacak bir ekonomik rehabilitasyon planı görmek isterdik ama yine karşımıza parça parça, eksik, dar kapsamlı bir düzenlemeyle çıktınız. Eğer gerçekten deprem bölgesine sahip çıkmak istiyorsak o bölgenin tamamına sahip çıkmalıyız; yaraları sadece 4 ilde değil, 17 ilde birlikte sarmalıyız.
Biz İYİ Parti olarak o maddenin kapsamının genişletilmesini, "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ifadesinin ilan edilen tüm illeri kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.
Depremden etkilenen tüm esnafa, tüm seyahat acentelerine eşit muamele yapılmalıdır. Yardım bir lütuf olarak değil, bir hak olarak görülmeli ve buna uygun davranılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu büyük felaket bize bir gerçeği öğretti; bu ülke ancak dayanışmayla ayağa kalkabilir. Adana'yı dışarıda bırakırsanız Hatay ayağa kalkamaz. Diyarbakır'ı görmezden gelirseniz Kahramanmaraş nefes alamaz. Birini unutursanız hepimiz eksik kalırız. Gelin, bu yanlıştan dönelim; gelin, adaleti ve dayanışmayı yeniden tesis edelim; depremzede vatandaşlarımız arasında ayrım yapmadan depremden etkilenen diğer illerimizin tüm esnaflarına da, herkese aynı şefkat elini uzatalım.
Adalet, güçlüden yana olunca değil mazlumdan yana olunca bir anlam kazanır. Bizim görevimiz de o mazlumun, o esnafın sesi olmaktadır.
Bu nedenle, bu maddenin mevcut hâliyle yasalaşmasına "hayır" diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)