GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’na, Gaziantep Milletvekili Ertuğrul Kaya'nın bu hafta Gaziantep'te meydana gelen gelişmelere dair notuna, Cumhurbaşkanının dün yaptığı açıklamalara, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına, bu sabah bir grup gazeteci hakkında uygulanan davete ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:06.11.2025

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Efendim, Sayın Akbaşoğlu'nun burada ifade edilen her görüşe cevap verme arzusunu, hassasiyetini buradan zaman zaman yadırgasak da merakla izliyoruz. Az sonra dört başlıkta bir şeyler ifade etmeye çalışacağım. Ümit ederim, burada Sayın Günaydın'a cevap vermekteki hassasiyetini ve hararetini bu konulara da cevap verme hususunda sürdürür.

Türkiye'de ekonominin içinde olduğu hâli anlamak için âdeta bir laboratuvar gibi, ölçek gibi ele alınacak illerden biri de Gaziantep'tir Sayın Akbaşoğlu. Şimdi, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kaya'nın sadece bu hafta Gaziantep'te meydana gelen gelişmelere dair değerlendirdiği notu dikkatinize sunmak ve cevabınızı da almak istiyoruz. 2025 yılının Ocak-Eylül döneminde Gaziantep'te 475 şirket kapanırken 488 şirket tasfiye edilmiştir. Aynı yıl bu dönemde kapanan şirket sayısı 368, tasfiye edilen şirket sayısı ise 379 idi. Yine, bu dönemde kapanan kooperatif sayısı 12'ye yükselmiştir ve yeni kurulan kooperatiflerin de sayısı önceki döneme göre maalesef gerilemiştir. Gaziantep'te işsizlik Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmektedir. Kadın istihdamı çok düşük seviyededir ve kentte yaşayan, bu sanayi kentinde yaşayan ailelerimizin yaklaşık yüzde 40'ı en alt ekonomik seviyede yaşamını sürdürmektedir. Bir işçi maaşı alması dahi bu gerçeği değiştirmemektedir. En yüksek gelir grubu ile en alt gelir grubundaki fark yüzde 99 oranında açılmıştır yani 2.936 ailenin eline geçen millî pay ile 95.313 ailenin eline geçen payı söylüyorum. Sadece 5 kasım günü çoğu tekstil fabrikası -6 adet- konkordato kararı almıştır. Gaziantep sanayisi Türkiye'nin göz bebeğidir. Gaziantep sanayisinin bu hâle gelmesinde Gaziantepli yatırımcının ve emekçinin büyük bir alın teri vardır ancak iktidarın uyguladığı yanlış ekonomik politikaların faturası sadece sanayicimize değil esnafımıza, çiftçimize, memurumuza, emeklimize ve işçi kardeşlerimize kesilmiştir. Bu gidişat gidişat değildir, işler yolundan çıkmıştır. Geçmişte, Sayın Ali Babacan döneminde âdeta otobanda süratle büyük hedeflere yürüyen sanayi sadece Gaziantep'te değil ülkede şarampole yuvarlanmıştır. Hasar büyüktür ancak bunun onarımı da mümkündür. İlk alınacak tedbir 2026 bütçesini tefe, rant, imtiyaz ve gelir transferi tedbirinden çıkartıp sanayicinin, çiftçinin, işçinin tedbiri hâline getirmektir.

Sayın Başkanım, dün Sayın Cumhurbaşkanımız bir tavsifte bulundu. Uzunca bir süredir Deli Emin'in Vizontele'de dediği gibi aklımıza gelen ama tavsif edemediğimiz bir durumdu bu. Bir süredir hukuk devleti iddiasından zaten vazgeçmişti Türkiye. Acaba bir kanun devleti midir diye merakla takip ediyorduk, onu da oturtamıyorduk çünkü kanunlara da uyulmuyor. Evet, bu bir yargı devleti olabilir ama bu yargı maalesef kanunun ve hukukun emrinde değil siyasetin emrinde olan bir yargıdır. Bu yargı, vatandaşını devlete karşı değil devletini, daha doğrusu siyasi iktidarı vatandaşına ve diğer bütün muhaliflerine karşı koruma altına alan bir yargıdır. Hukukun üstünlüğünü bırakınız, artık kanun dahi uygulanamaz hâle gelmiştir ve doğrudur. Sayın Erdoğan farkında olmadan bir gerçeği bir kere daha tespit etmiştir: Türkiye, siyasi iradenin emrinde bir yargı devletine dönüşmüştür. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 3 Kasımda FETÖ yargılamaları bağlamında aldığı Demirhan ve diğerleri kararı da bu durumu tescil eden bir hâl olmuştur. Tıpkı Yalçınkaya kararında olduğu gibi, tam 239 kişiyi kapsayan bu karar, uygulanan yöntemin genel ve soyut olduğunu, ceza hukukunun temel ilkelerinden olan kanunilik ölçüsünün uygulanmadığını, byLock kullanımının tek başına örgüt üyeliği için yeterli olmayacağını ifade ederek hukuk devleti ilkesi açısından aşırı temelsiz ve keyfî bir yaklaşım olarak tavsif etmiştir. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanından bir ricamız var: Türkiye bir yargı devletiyse -ona da razıyız- o zaman bu yargı kararı uygulansın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayayım.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Ancak maalesef, yargı kararlarının işimize geldiğinde hatırlandığını biliyoruz; tıpkı Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman -ki AYM kararına rağmen bu hafta bir ret kararıyla karşılaştık- Osman Kavala ve Demirtaş kararlarında olduğu gibi Yalçınkaya ve Demirhan kararının da Sayın Cumhurbaşkanının bahsettiği gibi bir yargı kararı olarak uygulanması ve -tırnak içerisinde aktarımda bulunuyorum- yargı ne derse ona uyulmasını bekliyoruz. Tabii, yargı sistemi derken çürümüşlük her yere sirayet ediyor. İki gündür tartışılan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının Eti Madenin Lüksemburg'daki bir şirketinde yönetim kurulu üyesi olması hâli Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 48'inci maddesine açık bir aykırılık teşkil etmektedir. Bugüne kadar, şu ana kadar HSK hiç olmazsa usulen, adet yerini bulsun diye bir soruşturma dahi başlatmamıştır. Bu konuda HSK'nin bir an önce bir soruşturma başlatarak, eğer basında yansıyan ve resmî belgelerle tevsik edilen iddialar doğrulanır ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı hakkında gerekli kararları vermesi beklenir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Son olarak... Gerçekten özgür basın hayat kurtarır çünkü birçok önemli sorun ancak özgür basın olduğunda görünür hâle gelir. Bu sabah Sayın Ruşen Çakır, Şaban Sevinç, Yavuz Oğhan, Soner Yalçın, Aslı Aydıntaşbaş ve Batuhan Çolak hakkında uygulanan davet fiilî bir gözaltıya dönüşmüştür ve haklarındaki tek suçlama -savcılığın da açıklamasında olduğu gibi- haber yapma hakkının iktidara karşı bir tehdit oluşturduğu algısından ibarettir. Bu gazeteciler gerçeğe aykırı haber yapmışlarsa zaten İletişim Başkanlığı, Dezenformasyon Başkanlığı bunları defalarca kez yayımlıyor. Bunun bir suç olarak tavsifi, bu kişiler hakkında fiilî bir gözaltı uygulaması kabul edilemez ki bu kişilerden Sayın Şaban Sevinç'in de savcılığa sevk edildiği haberi vardı erken saatlerde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Basın özgürlüğü iktidarların hoşuna giden haberleri yayınlama hakkı değildir.

Ben şimdi Sayın Akbaşoğlu'ndan Gaziantep sanayisinin içinde bulunduğu hâl ile sosyoekonomik duruma dair tespitlerini ve keza yargı kararlarının uygulanma hususundaki ikircikleri ve özellikle HSK Başkanından anlık bir bilgi alarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı hakkında bir soruşturma açılıp açılmadığı hususunda Genel Kurulumuzu ve milletimizi bilgilendirmesini bekliyorum.

Teşekkür ediyorum.