GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Birleşimi yöneten Başkan Vekili Pervin Buldan’a, Sezai Karakoç’un ve Naim Süleymanoğlu’nun vefat yıl dönümlerine, Fatih'te hayatını kaybeden aileye, Millî Takım'ın aldığı galibiyete, Ankara Milletvekili Murat Emir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:18
Tarih:18.11.2025

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Murat Emir ifade etti, ben de söylemek isterim; sizinle tuttuğumuz ilk nöbet, ben de size, bizlere hayırlı olmasını diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii, bir hazırlığınız oluyor, size sıra gelinceye kadar konuşulan konular zihninizde hepsini dağıtıyor. Ben yine kendi hazırlığım üzerinde kalmaya devam edeceğim ama bahsettiğiniz konulara da mümkün olduğu kadar değinmeye gayret edeceğim.

Tabii, Sezai Karakoç'u anmadan geçmek mümkün değil, vefatının 4'üncü yıl dönümü. Düşündüm kendisiyle ilgili şiirlerine tekrar bakarken, diriliş üzerine inşa ettiği fikirlerine tekrar bakarken. Sanıyorum Sezai Karakoç'un en önemli özelliği yazdıkları ile hayatının örtüşüyor olmasıydı yani kelimelerinde ne söylüyorsa, neyi iddia ediyorsa hayatı da öyleydi. O sebeple hep tek başına bir kişi oldu, tek başına yaşadı; tek başına bir dergiyi, tek başına eserleri, tek başına bir partiyi... Böyle baktığımda, kendi ideali için yaşayan ve kendi hayatını idealinin bir remzi, örneği hâline getiren bir insan idi; kendisini rahmetle yâd ediyorum. Onun fikirlerini anan, onun fikirleri etrafında hâlâ kendini geliştirmeye çalışan tüm insanlara da teşekkürlerimi sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir diğer önemli mesele Naim Süleymanoğlu. Özellikle benim kuşağımdaki insanlar için 1986 senesi Olimpiyatları fevkalade önemli. Bugün gibi hatırlıyorum televizyonda kendisinin o halteri kaldırışını. Çok büyük bir spor insanı, baktığımızda; 3 defa olimpiyat şampiyonu, 9 defa dünya 1'inciliği, 46 tane dünya rekoru ve en önemlisi bence Türkiye'de sporun her anlamda birinci sınıf yapılabileceğine bir örneklik teşkil etti. Türkiye'ye gelmesinde de rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın çok büyük bir gayreti oldu. Başta halter sporu olmak üzere, Türkiye için çok tanınmayan, belki başarılı olacağımız da düşünülmeyen bir spor alanında, farklı bir mecrada çok önemli işler yapmış oldu; onu da rahmetle yâd ediyorum. Bu arada, TİKA çok önemli bir şey yapmış oldu; Bulgaristan'ın Kırcaali ilinin Mestanlı ilçesinde kendi yaşadığı, doğup büyüdüğü ev, 15 yaşına kadar yaşadığı ev TİKA eliyle düzenlendi. Eminim, oraya gidenler de kendisinin hayatını, yaşadıklarını orada bir kez daha görerek böylesine büyük bir sporcuyu anmak için bir fırsat bulacaklardır.

Bir diğer önemli nokta, Fatih'te hayatını kaybeden çok değerli bir aile; bu konuyu yakından takip ettiğimizi bilmenizi istiyorum. 2 evladımız, önce Kadir Muhammet ve Masal vefat etti 13'ünde, 14'ünde annesi Çiğdem kardeşimiz ve 17'sinde de Servet Bey, babaları hayatını kaybetti. Şu anda Adli Tıpta yapılan çalışmalar devam ediyor. Aldığım bilgiyle ifade etmek istiyorum: Önümüzdeki hafta sonuna kadar Adli Tıptan bir rapor çıkacak ve bunun neticesinde de önce bu zehirlenmelerin, vefatın hangi sebeple olduğu ortaya çıkacak. Hem okuduklarımız hem kamuoyunda dinlediklerimiz otelin ilaçlanmasıyla alakalı ihtimali daha güçlendiriyor ama öncelikle Adli Tıptan bir sonuç ortaya çıkması lazım. Tabii ki adli süreç devam ediyor bu konuyla alakalı ve Adli Tıptan çıkan rapordan sonra da bu konuyla ilgili olarak ben yasal sürecin çok daha hızlanacağını düşünüyorum. Ailemizin tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum ve bu konu, başta oteller olmak üzere hem gıda sektöründe hem de insanların kaldıkları pek çok yerdeki bu tarz ilaçlamalar da dâhil olmak üzere, pek çok konunun hassasiyetle takip edilmesi gerektiğini hepimize bir kez daha göstermiş oldu.

Değerli arkadaşlarım, tüm bunların yanında güzel şeyler de var. Özellikle, Millî Takım'ımızın aldığı neticenin, 2-0 galibiyetin tüm bu acılar yanında pek çok insanı bir bilinç olarak mutlu ettiğini düşünüyorum; bu iyi haberi de buradan paylaşmak istiyorum.

Şimdi, Murat Emir Bey bahsettiler İsmail Bey'den. İsmail Ergüneş Bey'i ben çok eskiden tanıyorum. İsmail Ergüneş Bey bizim daha önceden zaten Gaziosmanpaşa İlçe Başkanımızdı, yeni değil yani daha önceden, sonrasında Aile Bakan Yardımcısı oldu ve buraya...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Daha kötü.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Duyamadım, bir şey mi söylediniz?

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Daha kötü dedim.

MURAT EMİR (Ankara) - Biz bir şey söyleyeceğiz, siz buyurun.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Laf atarken -bilemiyorum yani- duymadım diyerek nezaketen soruyorum yani neyi ne zaman söyleyeceğinize kendiniz karar verirsiniz ama müsaade ederseniz ben de kendimi ifade etmek istiyorum.

İsmail Ergüneş Bey, AK PARTİ'de Gaziosmanpaşa ilçesinde zaten İlçe Başkanlığı yapmıştır geçmişte, bizden aday adaylıkları vardır, daha sonra Aile Bakan Yardımcısı olarak görev ifa etti ve burada da kendisi başvurdu. Biz kimseye söylemiyoruz yani "Geliniz, HSK üyeliği için başvurunuz." demiyoruz, insanlar kendi iradesiyle başvuruda bulunuyorlar ve nihayetinde de bu süreç tamamlandıktan sonra, ilk defa değil... Bir taraf olmanız gerekmiyor bunun için yani siyaseti bu kadar değersizleştirmenize gerek yok, kaldı ki bunun pek çok örneği de vardır. Mesela, şimdi dönüp baktığımız zaman, Cumhuriyet Halk Partisinde Türkiye'nin çok iyi tanıdığı Yekta Güngör Özden, hatırlarsınız kendisini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Ankara) - Çok iyi bilirim.

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Kapatma davalarının en önemli isimlerinden birisi ve kendisinin ifadesi de şöyle: "Ben yirmi sekiz yıl Cumhuriyet Halk Partisine hizmet ettim." Şimdi, onun gibi, daha önceki pek çok isim yargıdan istifa ettikten sonra -eğer Google'da ararsanız göreceksiniz bu ifadeleri- emekli olduktan sonra Cumhuriyet Halk Partisinde görev almıştır ki bence alabilirler de siyaset değersiz bir şey değildir. Yani yüksek yargıda bulunanlar oy kullanmıyorlar mı? Mesela, yerel seçimler geldiğinde, genel seçim geldiğinde seçim sahasına gidip, sandığa gidip oy vermiyorlar mı? İnsanların oy veriyor olmaları, kafalarında siyasi bir fikir oluyor olması onları adaletli davranmaktan ayrı tutmamalı. Bizler de böyleyiz yani bizler burada bulunduğumuz yerde hepimizin yeri belli, herhâlde tarafı en belli insanlar bizleriz, milletvekilleri. Peki, bu bizim adaletle, tarafsız karar vermemize engel mi teşkil ediyor? Ben etmediğini düşünüyorum..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bu tavrın, bu üslubun siyaseti -hep yaptığınız gibi- daha daha değersiz kılmak için ortaya konan bir tavır olduğunu düşünüyorum.

Biraz evvel ifade ettiğim gibi, zaten daha evvel ifa edilen bir görevdir ve İsmail Bey, son derece saygın, işini iyi yapan, her anlamda işini iyi yapan, adaletli, işini iyi yaparken de iyi insan olmayı, hakkaniyetli insan olmayı da bir karakter olarak muhafaza eden bir insandır; bunun da altını çizmek istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.